Dünya genelinde 65 yaş ve üzerindeki kişilerden oluşan yaşlı nüfusun, gençlerden daha fazla olacağı ve yaşlıların 5 yaş altı çocuk nüfusunu ikiye katlayacağı tahmin edilen tarih belli oldu. İşte detaylar...
Yaşlanan dünya nüfusunun sorunlarının ele alınması, yaşlıların sağlık, sosyal ve ekonomik açıdan koşullarının iyileştirilmesi ve bu konuda farkındalık oluşturulması amacıyla Birleşmiş Milletler'in (BM) 1990 yılında aldığı kararla 1 Ekim 'Dünya Yaşlılar Günü' ilan edildi.
BM tarafından yapılan son tahminler, küresel nüfusun 2030 yılında yaklaşık 8,5 milyara, 2050 yılında 9,7 milyara ve 2100 yılında ise 10,4 milyara ulaşacağını gösteriyor.
2030 yılına gelindiğinde küresel çapta 65 yaş ve üzerindekilerin sayısının genç nüfusu geçeceği ve yaşlı nüfusun 5 yaş altı çocuk nüfusunu ikiye katlayacağı tahmin ediliyor. Genç nüfus, BM tarafından 15-24 yaş arasındakileri tanımlamak için kullanılıyor.
Dünya genelinde 65 yaş ve üzeri kişilerin sayısının iki kattan fazla artarak 2050 yılında 1,6 milyara ulaşacağı öngörülüyor. Bu öngörünün gerçekleşmesi durumunda yaşlılar dünya nüfusunun yüzde 16'sından fazlasını oluşturacak.
Yaşlı nüfus olarak görülen 65 yaş ve üzerindekiler 1950'de dünyadaki 20 kişiden 1'ine, 2021'de 10 kişiden 1'ine tekabül ediyordu. 2050'de bu yaş grubunun dünyadaki 6 kişiden 1'ini oluşturacağı tahmin ediliyor.
EN YAŞLI NÜFUS ASYA VE AVRUPA'DA
BM'nin 2023 Dünya Sosyal Raporu'na göre Asya ve Avrupa, dünyanın en yaşlı nüfuslarına ev sahipliği yapıyor.
En yaşlı nüfusa sahip ülkelerin başında nüfusunun yüzde 30'u 65 yaş ve üzeri olan Japonya yer alıyor. Japonya'yı yüzde 23 ile İtalya takip ediyor. Ardından gelen Finlandiya, Portekiz ve Yunanistan'daki yaşlı oranı ise yüzde 22 civarında seyrediyor.
Öte yandan Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi ile Güney Kore'deki yaşlı nüfusun yüzde 40'a vararak Japonya'yı geçeceği düşünülüyor.
65 yaş üstü nüfusun yüzde 21'e ulaştığı Yunanistan, İtalya, Malta, Portekiz ve İspanya gibi ülkeleri içeren Güney Avrupa, 'dünyanın en yaşlı bölgesi' olarak nitelendiriliyor.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE YAŞLI NÜFUS ARTIYOR
Ancak nüfusun yaşlanması, gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelerde olduğundan daha hızlı ilerliyor. 2050 yılına kadar dünyadaki yaşlı nüfusun büyük çoğunluğunun gelişmekte olan ülkelerde bulunması bekleniyor.
Gelişmiş ülkelerin çoğu, nüfusun büyük bölümünü oluşturan yaşlıların toplumsal ihtiyaçlarını karşılamak için uzun süredir politikalar üretiyor. Gelişmekte olan birçok ülke ise hızla yaşlanan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak altyapıya sahip değil. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelere yaşlanan nüfusun ihtiyaçlarına karşı harekete geçmesi çağrısı yapılıyor.
YAŞLANAN NÜFUSA YÖNELİK POLİTİKALARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ İSTENİYOR
1 Ekim 'Dünya Yaşlılar Günü' kapsamında her yıl belirli bir tema çerçevesinde konferanslar ve etkinlikler düzenleniyor. BM tarafından bu yıl 34'üncü kez kutlanan Dünya Yaşlılar Günü'nün 2024 yılı teması 'Onurlu Yaşlanma: Dünya Genelinde Yaşlı Bireyler için Bakım ve Destek Sistemlerinin Güçlendirilmesinin Önemi' olarak belirlendi.
Yaşlanan nüfusa sahip toplumların, giderek yaşlanan nüfusa uyum sağlaması ve bu yaş grubu için ihtiyaç duyulan sosyal ve fiziksel çevreyi oluşturması gerekiyor.
Nüfusun yaşlanması ile özellikle bunama gibi rahatsızlıkları olan yaşlılar için sağlık, bakım ve sosyal hizmetlere olan talep önemli ölçüde arttı. Bu kapsamda, bakım altında olan yaşlıların haklarının korunması, onuruna, inançlarına, ihtiyaçlarına ve mahremiyetlerine saygı gösterilmesi ve bu tip yaklaşımların teşvik edilmesi hedefleniyor.
BM, ileri yaştakilere yönelik bakım ve refakat sistemlerini güçlendirilen politikaların oluşturulması ve bu konudaki mevzuatların yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyor.
DÜNYA NÜFUSU HIZLA YAŞLANIYOR
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü Prof. Dr. Emine Özmete, dünya nüfusunun daha önce hiç görülmediği şekilde hızla yaşlandığını ve buna bağlı olarak yaşlı nüfus oranının arttığını dile getirerek şöyle konuştu:
"Nüfus yaşlanması, dünya genelinde toplumları yeniden şekillendiren önemli bir küresel eğilimdir. Doğumda yaşam beklentisi artık dünya ülkelerinin yarısında 75 yılı aşmaktadır ve bu 1950 yılı ile kıyaslandığında 25 yıl daha uzundur. Dünyada 2030 yılına kadar, yaşlı nüfusunun genç nüfusu geride bırakması ve bu artışın gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı olması öngörülmektedir."
Tıp ve teknolojideki gelişmeler, sağlık hizmetleri ve eğitim hizmetlerine daha fazla erişim, arz odaklı sosyal hizmetlerin sunulması gibi birçok olanağın beklenen yaşam süresini uzattığını belirten Prof. Dr. Emine Özmete, diğer yandan doğurganlık düzeyinin azalmasının toplam nüfus içinde yaşlı nüfusun hızla artmasına neden olduğunu söyledi.
"TÜRKİYE İÇİN DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİ 2005'TE AÇILDI"
Prof. Dr. Emine Özmete, 2050 yılına kadar dünyada 65 yaş ve üzeri kişi sayısının 1,6 milyara ulaşacağının tahmin edildiğini bildirdi.
Türkiye'de yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 yaş ve üzeri kişi sayısının 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişi olduğunu belirten Prof. Dr. Emine Özmete, son 5 yılda bu sayının yüzde 21,4 artarak 8 milyon 722 bin 806 kişiye ulaştığına dikkati çekti.
Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranın ise 2018 yılında yüzde 8,8 iken, 2023'te yüzde 10,2'ye yükseldiğini aktaran Prof. Dr. Emine Özmete, şunları söyledi:
"Yaşlı nüfusun 2023'te yüzde 44,5'ini erkek, yüzde 55,5'ini kadın nüfus oluşturdu. Türkiye İstatistik Kurumu'nun nüfus projeksiyonlarında yaşlı nüfus oranı 2030'da yüzde 12,9, 2040'ta yüzde 16,3, 2060'ta yüzde 22,6 ve 2080'de yüzde 25,6 olacağı öngörüldü. Bu verilere göre, ülkemiz kalkınma açısından çok önemli olan demografik fırsat penceresini iyi değerlendirmesi gereken bir noktadadır."
Prof. Dr. Emine Özmete, çalışma çağındaki nüfusun, genç ve yaşlı nüfusun toplamından fazla olduğu döneme 'demografik fırsat penceresi' olarak adlandırıldığını ve bunun genellikle 30 ila 40 yıl sürdüğünü belirterek şu bilgileri paylaştı:
"Bu dönemde daha fazla istihdam yaratılması ve kaynakların verimli kullanılması önem taşımaktadır. Doğurganlık oranının azalması ve yaşlı nüfusun artması süreci verimli değerlendirilemezse yük artar ve fırsatlar krize dönüşebilir. Türkiye için demografik fırsat penceresi 2005'te açıldı bu nedenle kaynakların hizmet modellerine ve nitelikli iş gücü oluşturmaya yönlendirilmesi önem arz etmektedir."
Prof. Dr. Emine Özmede, Türkiye'nin son yıllarda yaşlı refahı alanında önemli adımlar attığını, 10, 11 ve 12. kalkınma planlarında yaşlılara ve yaşlanmaya yönelik birçok çalışmalar yapıldığını dile getirdi.
3. YAŞ ÜNİVERSİTESİ: 50+ HAYAT OKULU
Prof. Dr. Emine Özmete, 2010 yılında üniversite bünyesinde kurulan ve müdürlüğünü de yaptığı YAŞAM'a ilişkin de bilgiler verdi.
Burada yaşlıların topluma katılımını, aktif ve sağlıklı yaşlanmalarını desteklemek amacıyla '3. Yaş Üniversitesi: 50+ Hayat Okulu' programının yürütüldüğünü belirten Prof. Dr. Emine Özmete, Türkiye'de ilk kez ilham verici, eğitici ve sosyal ekosistem olarak hayat boyu öğrenmenin sunulduğu okulun bu yıl Türk Patent ve Marka Kurumunca tescillendiğini bildirdi.
Okulda 50 yaş ve üstü kişilere eğitimin bahar ve güz aylarında verildiğini aktaran Prof. Dr. Emine Özmete, şöyle konuştu:
"Yaşamın anlamı ve felsefesi, alzheimer farkındalığı, sağlık okur yazarlığı, sağlıklı beslenme, Tai Chi gibi fiziksel egzersiz ve spor aktiviteleri, düşme ve denge, siber güvenlik, İngilizce, acil ile ilk yardım gibi konulara kadar geniş yelpazede interaktif olarak sürdürülen dersler, gönüllü öğretim elemanları tarafından yürütülüyor. Yıllık 72 saatlik ders programında, proje, vize ve finaller yapılıyor, derslerin sonunda mezuniyet töreni gerçekleştiriyoruz."
Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı ile protokol kapsamında huzurevi sakinlerinin birincil katılımcı olduğunu aktaran Prof. Dr. Emine Özmete, bu yıl okula gazilerin ve emeklilerin de katıldığını belirtti.
Prof. Dr. Emine Özmete, 50 yaş ve üzeri kişilerin kayıt formunu doldurarak okulda eğitim alabileceğini kaydederek, "Üniversitemizin topluma açılan kapısı olan okulumuzda, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik ilkesi ile sosyal etkileşimi sağlama, sağlıklı yaşam biçimini teşvik etme, koruyucu ve önleyici tutumları ve davranışları geliştirme gibi amaçlar ile hayat boyu öğrenme fırsatı sunuyoruz" dedi.