Anne karnındaki bebekleri sarmalayan plasentada ilk kez mikroplastik parçacıklar tespit edildi. Vücuttaki mikroplastiklerin sağlık üzerindeki etkileri henüz bilinmezken, araştırmacılar bunun 'çok kaygı verici' olduğunu söylüyor.
Anne karnındaki bebekleri sarmalayan ve anneyle bebek arasındaki besin, oksijen ve diğer maddelerin alışverişini sağlayan yapı olan plasentada ilk kez mikroplastik parçacıkları tespit edildi.
Vücuttaki mikroplastiklerin sağlık üzerindeki etkisi henüz bilinmiyor, ancak bilim insanları parçacıkların, uzun süreli hasara neden olabilecek ya da fetüsün gelişen bağışıklık sistemini bozabilecek kimyasallar taşıyabileceklerini söyledi.
Mikroplastik parçacıklarının, annenin yeme içme veya solunumu aracılığıyla plasentaya ulaştığı tahmin ediliyor.
HEM FETÜS HEM ANNE TARAFINDA HEM DE FETÜSÜN GELİŞTİĞİ ZARIN İÇİNDE
Çalışma, Environment International dergisinde yayımlandı ve İtalya’nın başkenti Roma’daki San Giovanni Calibita Fatebenefratelli Hastanesi’nde Doğum Bilim ve Jinekoloji Direktörü olan Antonio Ragusa tarafından yönetildi.
Çalışmada 6 plasentanın incelendiği ifade edilirken, mikroplastik parçacıkları, normal gebelik ve doğumları olan 4 sağlıklı kadından alınan plasentaların hem fetüs hem anne tarafında hem de fetüsün geliştiği zarın içinde tespit edildi. Ayrıca, bir düzine plastik parçacıklarının bulunduğu, her plasentanın sadece yüzde 4'ünün analiz edildiği bunun da toplam mikroplastik sayısının çok daha yüksek olduğuna işaret ettiği ifade edildi.
Analiz edilen tüm parçacıkların mavi, kırmızı, turuncu veya pembeye boyanmış plastikler olduğu ve parçacıkların kaynağının ambalaj, boya, kozmetik veya kişisel bakım ürünleri olabileceği belirtildi. Araştırmacılar, çalışmadaki diğer 2 kadının plasentasında parçacıkların bulunmadığını bunun da farklı fizyolojik yapı, diyet veya yaşam tarzının sonucu olabileceğini ifade etti.
'BÜYÜK BİR ENDİŞE KAYNAĞI'
Tespit edilen mikroplastiklerin çoğunlukla 10 mikron (0.01mm) boyutunda olduğu ve bunun da parçacıkların kan dolaşımında taşınabilecek kadar küçük olduğu anlamına geldiği ifade edildi. Parçacıkların bebeklerin bedenlerine girip girmediği ise araştırmacılar tarafından değerlendirilemedi.
Çalışmada araştırmacılar, plasentanın fetüsün gelişimini desteklemedeki ve dış çevre ile bir ara yüz görevi görmedeki önemli rolü nedeniyle, muhtemel olarak zararlı plastik parçacıklarının varlığının büyük bir endişe kaynağı olduğu sonucuna vardı.
Mikroplastiklerin fetüsler üzerindeki olası etkilerinin fetüsün yavaş gelişmesini de içerdiği belirtilirken, plasentadaki mikroplastiklerin etkisi üzerine bilgi edinmek için daha fazla çalışma yapılması gerektiğine vurgu yapıldı.
'BİR CYBORG BEBEĞE SAHİP OLMAK GİBİ'
Çalışmayı yöneten Antonio Ragusa konuyla ilgili olarak “Bir Cyborg (biyolojik ve yapay kısımları olan varlıklara verilen isim) bebeğe sahip olmak gibi; artık sadece insan hücrelerinden oluşmuyor, biyolojik ve inorganik varlıkların bir karışımından oluşuyor” ifadelerini kullandı. Ragusa ayrıca bulguların anneleri şoke ettiğini de belirtti.
PLASTİK İÇERMEYEN DOĞUM PROSEDÜRÜ
İtalyan araştırmacıların, plasentaların herhangi bir bulaşın önlenmesi için plastik içermeyen bir doğum prosedürü uyguladı. Doğum uzmanları ve ebelerin, doğum yapan kadınlara yardımcı olmak için pamuk eldiven kullandıkları, ayrıca doğum odasında sadece pamuklu havluların kullanıldığı ifade edildi.
Öte yandan mikroplastik kirliliği dünyanın en ücra köşelerine kadar ulaşmış boyutta. Yeme, içme ve soluma yoluyla bu parçacıkların vücudumuza girdiği önceden tespit edilmişti. Bunların vücuda etkisi henüz bilinmiyor ve bilim insanları, başta bebekler üzerinde olmak üzere bunların en kısa zamanda incelenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Ekim'de yapılan bir araştırmada, bebeklerin plastik mama şişelerinden günde milyonlarca plastik parçacık yuttukları belirlenmişti.
2019'daki bir araştırmada ise hava kirliliğine yol açan parçacıklara anne karnındaki bebeklerin plasentasında rastlanmıştı. Kimyasallarla ilgili Chem Trust vakfından Elizabeth Salter Green, "Bebekler daha doğmadan kirleniyor. Bu araştırma küçük çaplı olsa da çok büyük kaygılara işaret ediyor" dedi.
Daha yeni başka bir araştırmada ise gebe laboratuvar farelerinin soluduğu çok daha minik nanoplastik parçacıklara, fetüslerin karaciğer, akciğer, kalp, böbrek ve beyin dokularında da rastlandığı görüldü.