DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, kongreler için gittiği şehirlerdeki vatandaşlardan kulağına eğilip 'Destekliyoruz sizi' diyenler olduğunu ifade ederek, “Önemli olan vatandaşın sandıktaki nihai kararı. Biz bunu tuğla tuğla inşa ediyoruz” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, BiTaraf TV'nin Youtube yayınına katıldı. Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Babacan, kongreler için gittiği şehirlerde bir araya geldiği vatandaşlarla arasında geçenleri anlattı. Hükümette görev aldığı yıllara dair değerlendirmelerde bulunan Babacan "13 yıl boyunca her an ceketimi alıp çıkacakmış gibi çalıştım" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ ORTAĞIN İSTEDİĞİ İSTİKAMATE GİDİYOR"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve ittifaklara dair konuşan Babacan "Görünürde sistemin başında bir kişi var. En tepede bir kişi var o da Cumhurbaşkanı. Ama baktığımız zaman şu andaki iktidarın ortaklarına oldukça etkililer. Mesela ikinci ortak bazı konularda ısrarcı olduğu zaman Cumhurbaşkanı bu reddedemiyor, kabul etmek zorunda kalıyor. İkinci ortağın bazı konularda belirleyici bir rolü var. Üçüncü ortak daha geçen hafta açıkladı. ‘Rotayı biz çiziyoruz’ diyor. Bu ne demek. Türkiye üçüncü ortağın istediği istikamette gidiyor" dedi.
"BİZ VATANDAŞLA İTTİFAK KURUYORUZ"
Babacan "Şu anda ittifaklardan da cumhurbaşkanlığı adaylığından da bahsetmiyoruz. İkisi de gündemimizde yok. İttifaklar seçim öncesinde oluşturulan yapılar. Seçim dönemine girince konuşulur. Biz vatandaşlarımızın ittifak kurduğu bir parti olma çabasındayız" ifadelerini kullandı.
"AK PARTİ SİYASİ PARTİ GİBİ İŞLEMİYOR ARTIK"
"Şu an AK Parti diye bir partiden bahsetmek çok zor. Siyasi parti gibi işlemiyor artık. Eskidendi bir siyasi parti gibi işlemesi. Şu anda genel başkanın talimatlarını yerine getirmek için çırpınıp çabalayan bir grup insan var" diyen Babacan, şöyle devam etti: "Farklı bir ses duyuyor musunuz hiç. Bir özeleştiri duyuyor musunuz. Bu kadar yanlış bu kadar büyük problemler var ülkede. Bunlar hangi ortamda konuşuluyor.
"YANLIŞLARI SÖYLEDİM DİYE BANA CEPHE OLUŞTU"
Kim nasıl sesini çıkarabiliyor. Görmüyoruz. Benim hükümette olduğum dönemde çok yanlışlara işaret ediyorduk. Türkiye’nin milli geliri 12.500 doları gördüğünde ben orta gelir uzağından bahsediyordum. Hukuk, eğitim diyordum. Bunlar yapılmazsa ülke kötüye gider, orta gelir uzağına düşer diyordum. Düştü ülke. İnşaatla sanayi arasındaki denge bozulduğunda ilk işaret eden benim. Bu denge bozuldu bu ülke yarın krize girecek dedim. Ve düzeltmeyle ilgili hiçbir ye yapılmadı. Tam tersine ben ve arkadaşlarıma karşı bir cephe oluştu. Rant cephesi..."
"SİVİL ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR"
Babacan, Türkiye'nin normal bir dönemde hazırlanmış sivil anayasa ihtiyacı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni eleştiren Babacan "Şu anda uygulanan sistem tam bir sistemsizlik. Her şey bir kişinin iki dudağının arasına sıkışmış durumda. Sistem dediğimizde anayasa vardır, anayasaya bağlılık hissi vardır. Yasalarla kendini bağlı kılma vardır. Şu anda bunların hiçbiri yok. Dolayısıyla bir sistem yok ortada. Referandumda vatandaşlarımızın yüzde 50’sinden fazlası tarafından desteklendi ama bugün baktığımızda anketlerde, kamuoyu yoklamalarında bu sistemi destekleyen vatandaşlarımızın oranı hızla aşağı doğru düşüyor" diye konuştu.
"YENİ SİSTEMLE BORÇ İKİYE KATLANDI"
Sistem değişikliğinin ardından ekonomideki gelişmelere işaret eden Babacan "Sadece ekonomik sonuçları bile çok ürkütücü. Partili Cumhurbaşkanlığı başladıktan sonra ülkenin borcu ikiye katlandı. Bütçe açığı biz bıraktığımızda 24 milyardı. Şu anda 247 milyar. Tam 10 katı artmış. Son iki yılda Merkez Bankası rezervleri 130 milyar erimiş ve eksi 48 milyar dolara düşmüş. Batmışız yani. Yine son iki yılda Merkez Bankası’nın yedek akçe hesabı da bir çırpıda sıfırlandı. Bu ülke için hiçbir hayırlı hizmet üretemedi. Çünkü bu sistemsizliğin bizzat kendisi" dedi.
"İNSANLAR KAVGA DİLİNDEN BIKTI"
Sokakta vatandaşla, esnafla bir araya geldiği buluşmaları anlatan Babacan, şöyle devam etti: "İnsanlar kavga dilinden bıktı. Bağırmaktan, çağırmaktan insanlar sıkıldı. Sürekli bir öfke, ayrıştırma, ötekileştirme. Sürekli bir düşman arayışı.
Bu millet bunlardan yoruldu. Bu ülke artık gerçekleri dinlemek istiyor. Sesiniz daha çok çıktığı zaman bağırdığınız zaman daha çok inanılır olmuyorsunuz. Şu anda tam tersine? Vatandaş şu an güvenilecek, tutabileceği bir dal arıyor. Biz vatandaşlara problemleri anlatıyoruz, neler yapabileceğini anlatıyoruz. Bu da karşılık buluyor.
Bizden ne bekliyorsunuz diye soruyorum. STK’ları dinliyorum. Çok faydalı oluyor. Olayları yerinde teşhis etmek çok farklı perspektif kazandırıyor bize. Türkiye’nin her yerinde partimize olan ilgi son derece olumlu. Samsun’daki ilgi alaka neyse Kars’taki Iğdır’daki ilgi alaka da aynı.
"KULAĞIMIZA EĞİLİP SİZİ DESTEKLİYORUZ DİYORLAR"
En ufak bir olumsuz tabloyla karşılaşmıyoruz. Kulağımıza eğilip “Destekliyoruz sizi” diyenler oluyor. Ama kucağımıza söylüyor. Ya da vücut diliyle, gözleriyle anlatıyorlar. Sıkıntı var biliyoruz. Açıktan ifade etmesine gerek yok. Çocuğa KPSS’ye girmiştir. Mülakat olacak. Her şeyine bakıyorlar. Ya da sosyal yardımlar. Bunlar dağıtılırken objektif kriterlere göre dağıtılmıyor. Sosyal yardım almanın şartı neredeyse parti üyeliği olmuş durumda. Özellikle yoksul vatandaşı kendine bağlayan bir tutum var. Ama önemli olan vatandaşın sandığa gittiğinde nihai kararı. Biz bunu tuğla tuğla inşa ediyoruz şu an."
PARA BASMAK UYUŞTURUCU GİBİDİR ALIŞTIRIR
Babacan, salgın desteklerine işaret ederek şunları söyledi: Almanya’da sadece sanatçılara 10 milyar Euro destek açıkladı. Almanya’da mali kural var. Bizim zamanında çok ısrarcı olduğumuz ama o günkü başbakan ve bazı bakanlar tarafından engellenen mali kural hazırlığımız vardı bizim. Eğer o mali kuralı etseler de bugün o pandeminin maliyetini çok rahat karşılarlardı.
Para basılır karşılanırdı. Merkez Bankası bu günler için vardır. Sağlam ülkelerdeki merkez bankaları harıl harıl basıyor. Ama para basabilmeniz için önce güvenilir olmanız lazım. Güvenilir olmazsanız para basmak uyuşturucu gibidir, eroin gibidir alıştırır.
Ondan sonra ondan vazgeçemezsiniz. Şu andaki hükümete güven de olmadığı için para basma gibi yöntemleri uygulayamıyorlar. Bir ara denediler pandemi başında. Kur 7 lirayı geçti. Baktılar iş kötü hemen durdurdular. Mali kural olsaydı izin verdiği ölçüde para basılırdı ve bütün bu yaralar rahatlıkla sarılırdı.