Yoksullaşan toplum ‘arabesk’e döndü

Yoksullaşan toplum ‘arabesk’e döndü

Gazeteci-yazar Sibel Öz, arabeskin yükseliş trendini inceleyen makaleleri ‘Müzikte, Sinemada ve Edebiyatta 2000 Sonrası Arabesk Yeniden’ adlı çalışmada bir araya getirdi. Öz, yoksullaşma ve işsizliğe işaret etti: 2000 sonrası dikkat çekici bir tablo var önümüzde. Demokrasinin yara alması, toplumun yaşadığı güven bunalımı söz konusu. Arabesk tam da bugünkü toplumsal ruh halinin adı.

SEDAT PALUT | KARAR

Yazar-yayıncı Sibel Öz ve şair-gazeteci İsmail Afacan’ın hazırladığı arabeskin 2000’li yıllardaki serüvenini inceleyen ‘Müzikte, Sinemada ve Edebiyatta 2000 Sonrası Arabesk Yeniden’ derlemesi NotaBene Yayınları’ndan çıktı. Kitapta Naim Dilmener, Uğur Küçükkaplan, , Anıl Sayan, Hakan Güngör, Onur Serdan Çarboğa gibi birçok isim tarafından kaleme alınan makaleler edebiyat, sinema ve müzikte arabeskin nasıl yenilendiğini ve mevcut ekonomik/politik iklimden nasıl beslendiğini ele alıyor. Kitabı yayıma hazırlayan isimlerden Sibel Öz’le KARAR okuyucuları için arabesk müziğin günümüzde hala popüler olma nedenlerini konuştuk.

Arabeskin, özellikle XX. yüzyılın ikinci yarısında büyük şehirlere yaşanan göçün neticesinde ortaya çıktığını söylemek mümkündür, diye düşünüyorum. Önemli bir toplumsal değişim vardı o dönemde. 2000’lerden sonra böyle bir değişim söz konusu değil ama arabesk yine popüler. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Sorunuzda belirttiğiniz gibi, otuz-kırk yıl önce, arabeskin doğuşunu kırdan kente göç olgusuyla açıklıyorduk. Arabeski, köylerden kentlere göçün yol açtığı gecekondulaşma, kentlerin taşralaşması, büyük kentlere gelenlerin yaşadığı yoksulluk ve kimlik bunalımı üzerinden okuyorduk. Arabesk, köye ait olmayan ama kentin temsil ettiği modern değerlere de uzak, yeni kozmopolit bir kültürü işaret ediyordu. Günümüze baktığımızda ise köylerden kentlere göç dalgaları yok. Ancak özellikle 2000 sonrası oldukça dikkat çekici bir tablo var önümüzde: Kitlelerin yoksullaşması, güvencesizlik, çığ gibi büyüyen işsizlik, öte yandan bu süreçte hukukun, demokrasinin de yaralar alması, toplumun yaşadığı güven bunalımı söz konusu. Madalyonun diğer yüzünde ise başka bir gerçek var; yaşananlar karşısında demokratik mücadele ve dayanışma olanakları da son derece daraltılmış durumda. Bu son yirmi yıllık siyasi atmosfer bize umutsuz, mutsuz, tecrit edilmiş bir toplum gerçeği bıraktı.

"2000’Lİ YILLARDAN SONRA ‘SOYLULAŞTI’"

Kitapta en çok tartışılan konu arabeskin sadece kendini nasıl ve hangi biçimlerde güncellediği değil, hangi politik ekonomik iklimden beslendiği oldu. Bugünkü verili gerçeklik ideolojik, siyasal, sosyal, kültürel yönlerden arabeskin bugününü yarattı. Sorunuza buradan geri dönecek olursak, arabesk tam da bugünkü toplumsal ruh halinin adıdır. Umutsuzluk, kadercilik, teslimiyet… Ama bu süreç arabeskin geçmişte olduğu gibi alt sınıflarda değil üst sınıflar, seçkinler katında da kabul gördüğü, sadece kabul görmeyip bu kesimlerin, hatta entelektüellerin bir kısmının da arabeskin etki alanına girdiği, kitapta irdelendiği üzere sanatsal üretimlerin bir kısmının arabeski içerdiği, arabeskin deyim yerindeyse soylulaştığı bir süreç olarak değerlendirilebilir.

‘Arabesk Yeniden’ adlı derleme kitabında arabeski çeşitli sebeplerle gündemde olduğuna işaret ediyorsunuz. Fakat gündemde olan arabesk, eskinin güncellenmiş hali. 2000’lere özgü bir arabesk neden yok?

2000’lere özgü arabeski belki, arabeskin rap müzikle, hip hop’la, pop ve rock’la kurduğu ilişkide aramak gerekir. 2000’lerin başında AK Parti’nin iktidara gelişi öncesi, hatta iktidara gelişini hazırlayan ekonomik kriz ortamında, hatırlayalım, belli isimler dışında pop müziğe olan ilgi sönüktü. Belki de bu kriz ortamından çıkışın ilk sinyali rock müzikten geldi. Duman’ın yükselişi ardından Seksendört, Gripin gibi grupların da hızla bu yola girdiği belirtilebilir. Bu süreçte pop müziğin de giderek arabeskin etki alanına girmeye başladığını görüyoruz. Müslüm Gürses’in ise ‘Olmadı Yar’ parçası ile sadece eski dinleyicilerinin değil, gençlerin ve orta sınıfların da bu dönemde -biraz da nostaljik bir sunumla- arabeski yeniden keşfettiği, sevdiği söylenebilir. Arabesk müzik böylelikle gizlisiz saklısız emekçisinden entelektüeline herkesin ayıpsız dinlediği, “Neden dinlenmesin?” kıvamında bir sürece taşındı.

Gürses, daha sonra Teoman ve Kenan Doğulu’nun şarkılarını seslendirdi…

Evet, Gürses modern zamanların arabeskinin yenilenmiş ikonuna dönüştü ve ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ albümüyle süreci zirveye taşıdı… Yine bu dönemde Sezen Aksu ‘Tanrı İstemezse’yi seslendirirken, pek çok sanatçı arabeskin eski temsilcilerinden şarkılar söyledi. Yorumlama biçiminde de bir tarz ya da moda olarak arabeskleşme yükseldi. Belirttiğimiz gibi zaten ülkenin ekonomik, siyasi iklimi, neşeli, hayat dolu parçalardan çok bu tarzı önceliyordu. Diğer taraftan sadece arabesk müzik ve eski ikonları keşfedilmedi. Arabesk bütünüyle güncellenerek çağın ritmine uygun olarak pop ya da rock ritimleri üzerinden yeniden yorumlandı, deyim yerindeyse modernleştirildi. Pop ve rock müziğin yanısıra muhalif yönlerine karşın rap ve hiphop açısından da büyük oranda aynı şeyden söz etmek mümkün. Kitapta bu konu, ‘Kenardan Merkeze: Popüler Müziğin Kalbinde Yaşayan Arabesk’ başlığı altında müzikolog ve akademisyen arkadaşlar tarafından çok daha ayrıntılı bir şekilde incelendi.

"SINIF ATLADI AMA BOĞAZDAKİ YALIYA GİREMEDİ"

Geçmişte arabesk ile takipçilerinin eğitim seviyesi arasında bir paralellik vardı. 2000’lerde arabeskin popüler olmasıyla şimdi bunu söylemek zor. Arabeskin sınıf atladığını söylemek mümkün müdür?

Evet, arabeskin 2000 sonrası sınıf atladığı belirtmek yanlış olmaz. Ancak bu tespite, arabeskin olsa olsa gecekondudan apartman dairesine atladığını, ‘yeni zengin’ değilse, Boğazdaki yalılarda hâlâ pek de karşılık bulmadığını eklemek gerekir. Uluslararası sermayeye eklemlenmiş burjuvazinin arabesk dinlediğini pek sanmıyorum. Bu, dünyada da böyledir. Ulusal ve uluslararası burjuvazi, insanlığa mâl olmuş sanattan, hatta yüksek sanattan yararlanabildiği kadar yararlanır, kendisinin tarihteki rolünü bilimle ve sanatla pekiştirmeye de çalışır. Burada arabeskin sınıf atladığını belirtirken, 2000 sonrası taşralaşan şehirlere, taşralaşan siyasete ve devlet kurumuna dikkat etmek gerekir. Sermayenin 2000 sonrası yerel ve bölgesel ellerde yeniden biriktiği bu süreçte arabeskin kültürel temsili de iktidara taşınmış oldu. Arabeskin etki alanı genişledi ve güçlendi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN