Geçen yıl bu tarihlerde TEOG’un apar topar kaldırılmasını konuşuyorduk. Türkiye’de sınav düzenlemeleri üç yılda bir değişiyor. Teog’da üç yıllık miadını doldurmuştu. Başbakanımız herkes istediği okula gidebilecek diye TEOG’un kaldırıldığını müjdeliyordu meydanlarda. Kimi sekizinci sınıf öğrencisi bunun sevincini yaşıyorken kimi de bir yıldan beri TEOG’a hazırlanmanın hayal kırıklığını yaşıyordu. Türkiye’de eğitim Tanzimat’tan beri siyaset gibi değişken. Bir gecede nedeni ve sonuçları düşünülmeden kararların alındığını hem tarihte okuduk hem yaşarken gördük.
Geçen yıl TEOG’un kaldırılması bir şanstı. Ancak biz o şansı öğrencilerin ve ülkenin yararına olacak şekilde avantaja dönüştüremedik. Yerine konulacak sistem; eğitimciler, sivil toplum örgütleri, iş dünyası ve diğer paydaşlar tarafından paylaşılmadı. Onların fikrine başvurulmadı. Bürokratik çok bilmişlik, masa başına geçip her şeyin en iyisini halk adına kendilerinin bildiği yanlışını tekrar ettiler. Derin bir araştırma analiz yapmadan sınavın adını değiştirdiler. TEOG’un adı LGS oldu. Sınav zorunlu olmaktan çıkıp isteğe bağlı hale getirildi. Müfredatta var olan ancak öğretmenlerin dahi anlatmakta yetersiz kaldığı ve anlatmadığı yeni nesil sorularla bir sınava daha sokuldu çocuklar. Bir milyona yakın kişi sınava girdi. Bunların yüzde on üçü nitelikli diye tabir edilen okullara yerleştirildi. Geri kalan bir milyona yakın öğrenciden kimi evine yakın okullara yerleşirken kimi açıkta kaldı. Kimi de okulunu beğenmedi. “Herkes istediği okula yerleşecek” söyleminden aldığı güçle ilçe milli eğitimlerin kapısında ilçe milli eğitimi çalıştıramaz hale getirilen veli itirazları. Halen hiçbir okula yerleşmeyip okul açılmasına rağmen açıkta bekleyen öğrenciler.
Üniversitelere giriş sınavı da LGS’den faklı değil. Bir yıl önce övülen açık uçlu sorular kaldırıldı. Sınav soru sayıları Türkçe-matematik merkeze alınmak üzere değiştirildi. Temel Yeterlilik Sınavı’n bir gün sonraya Alan Yeterlilik Sınavı yapıldı. Yine bu sınavlarda da müfredatta var olup okullarda görülmeyen yeni nesil sorularla karşılaşan öğrenciler. Sınavların adı değiştirilse de özü değişmedi. Sonuç TYT’de barajı geçemeyen yüzbinlerce öğrenci. AYT’de bir yere yerleşemeyen ve hayal kırıklığı yaşayan yüzbinler. Tıp ve hukuk dahil boş kalan 300 bin kontenjan.
Bütün bunların sebepleri saymakla bitmez amacım zaten sebepleri üzerinde de durmak değil.
Geldiğimiz nokta itibarıyla LGS ve YKS ismi değişmese de içeriği değişiyor. Okulun açıldığı gün ve daha önceki konuşmalarında da Ziya Selçuk Bey konuşmalarının satır aralarında bunu net bir şekilde ifade etti.
“Yeni yerleştirmeyle ilgili getirmek istediğimiz sistemi iki ay içinde açıklayacağız. Bu yerleştirmeyle herkes çok rahat yerleşecek. Sistemin çocuğun ve ailenin lehine dönüştürülmesi mümkün... Öğrencilerin formül ezberlemesi gerekmeyecek. Sınavda formülü soruda vereceğiz... Sınavın tipini değiştirmeyeceğiz, sadece adını değiştirerek sorunu çözmeye çalışmayacağız. Üç yıllık program sonunda bu konu toplum için net biçimde algılanacak.”
Özet verdiğim yukarıdaki konuşmalardan şunu anlıyoruz. Merkezi bir sınav sitemi yapılacak. Sınava girmek bu yıl olduğu gibi isteğe bağlı olacak. Üniversite sınavlarına giriş için bu kural geçerli olmayabilir. Kesin olan bir şey var oda şu ana kadar sorulan soru tarzlarının değişeceği. Kitabi bilgilerden ziyade öğrencilerin aklını kullanarak doğruya ulaşabileceği soru tarzları sorulacak. Sınavda formül verilerek öğrenciye veriden sonuca ulaşma tarzı sorular sorulacak. Dolayısıyla şu an okul ve dersanelerde sorulan sorulardan farklı bir soru tarzı sorulacak.
Ziya Selçuk Bey, 15 Ekim’de izleyeceği eğitimin yol haritasını açıklarken bu konu ile ilgili daha detaylı bilgi vereceğini söyledi. Bekleyip nasıl bir değişim ile karşılaşacağımızı göreceğiz.
