Ürün benim kime ne?

Yüzlerce, hatta çoğunlukla binlerce lira verip teknoloji ürün ve hizmetleri, pahalı oyuncaklar satın alıyoruz. Oyuncak nitelemesini kasten kullandım. Zira bu ürün ve hizmetler çoğunlukla belirli bir alanda "oynamamıza" müsaade eden elektronik, dijital prangalar.

Bir ürün ve hizmeti satın aldığımızda, gerçekten tüm haklarıyla satın alıyor muyuz?

Soğuk gerçekle yüzleşmeye hazırsanız hayır!

Bir cep telefonunu, bir akıllı televizyonu, bir akıllı saati hangi şartlarda, hangi amaçlarla kullanabileceğiniz peşinen hizmet sözleşmelerinde sabitlenmiş maddelerle ipotek altında.

Bu serüvenimiz okumadan onayladığımız hizmet sözleşmeleri ile başlıyor. Bu hususu daha önce başka bir yazımda dile getirdiğim için burada ayrıntısına girmeyeceğim. [1]

Aslında bu kısmı anlaşılabilir. Hizmet alan taraf olarak bu sözleşmeyi didik didik etmek, âli çıkarlarımızla uyuşmayan maddeler için "hayır" diyebilmek bizim elimizde.

Fakat ürün ve hizmetleri dilediğimizce kullanmaya mani olan başka bir husus daha var: üretici kaprisi.

Yaklaşık bir yıl önce oğlum için Wicky Watch marka bir akıllı saat almış, keratayı elektronik çit ile kuşatmıştık. Konum bilgisinden anında haberdar oluyor; çoğunlukla biz O'nu, bir maruzatı olduğunda da oğlum bizi arayabiliyor idi.

Gel zaman git zaman kader pusulası gurbeti gösterdiğinde, tası tarağı toplayıp yaban ellere göçtük. Esas faydasını bu yolunu, izini bilmediğimiz yerde sağlar, o kadar parayı boşuna vermedik, diye bu saati de valizimizin müstesna bir köşesine sıkıştırdık.

Bizim oğlanın okul serencamı başladığında, "hanım çıkar bizim köstekliyi" deyip saati rica edip, kullanıma hazır hale getirmek istedim. O da ne? Saat bir türlü şebekeye bağlanamıyor, kullanamıyoruz!

Allah'tan şanslıyız. Saati satın aldığımız firmanın daha evvel kullandığımız bir WhatsApp müşteri hattı var. Meseleyi izah edip, saati neden kullanamadığımızı sordum.

El cevap: "Saatinizi sıfırlamamız gerekiyor . İlk giriş yaparken asya ve okyanusya yerine afrika ve avrupa yı seçeceğiz."

"Cihazın faturasını gönderebilirseniz eğer işlemlerini yapalım ."

(Yazım hataları firmanın müşteri destek ekibine aittir.)

Aman etmeyin eylemeyin. Fatura yanımızda değil, biz yurtdışındayız. Zaten sizinle daha önce bu WhatsApp hattı üzerinden irtibat kurmuş, ürünümüzü başka bir arızadan dolayı teknik servis için size göndermiş idik. Bu bilgiler sizde kayıtlı olmalı diye elpençe divan aman dilendim.

Razı olduklarını düşündüğüm bir an "saatin id numarasını alabilir miyim? Saatin arkasında yazan 10 haneli numara .." yanıtını aldım. Saatin her açıdan çekilmiş fotoğraflarını gönderip deva diledim.

"Saatin içindeki hat numarasını alabilir miyim?" yanıtı ile gönlüm şenlendi, ah ne iyi insanlar. Sorunumuzu çözecekler şimdi, diye düşünüp; numaramızı da paylaştım. Buradan yazamayacağım :)

"Saati teknik servise gönderebilir misiniz?" La havle vela kuvvete İlla billahi'l-aliiyi'l-azim!

Yurtdışındayız sayın yetkili, etmeyin eylemeyin!

"Uzaktan maalesef işlem yapamıyoruz bu konu hakkında"

Ama uzaktan sıfırlayabileceğinizi söylemiştiniz?

"Tamam fakat fatura gerekli .."

Heyhat! Kime dert anlatacaksınız? Belki Marko Paşa'ya... İş iyice körler sağırlar diyaloğuna dönmeye başlayınca, bastım feveranı:

"Parasını verip aldığımız cihazda böyle bir tasarrufta bulunmanız ayrıca hukuk dışı. Bu hususların hepsini yargıya taşıyacağım. Çocuğumun güvenliği için önemli olan bir cihazı kullanmama mani oluyorsunuz. Ayrıca cihazı yurtdışında kullanmak için müdahaleniz gerektiğine dair ya da böyle bir lokasyon kısıtına dair sözleşmenizdeki ilgili maddeyi paylaşmanızı rica ediyorum."

Tabii ki bu taleplerimin hiçbiri karşılanmadı.

Saati çalmış olabilirmişim, nereden bileceklermiş benim yetkili kimse olduğumu falan da filan da.

Başka şartlar altında bu kaygıyı anlar hak veririm.

Ama değil mi WhatsApp'dan müşteri destek hattı kurup, önceki talep geçmişini tutuyorsunuz; kullanıcıya gerektiğinde aynı telefon numarasından ulaşabiliyorsunuz. Çok mu zor kardeşim telefonla arayıp durumu teyit etmek?

Ayrıca hangi hakla lokasyon kısıtlaması getiriyor ve ilgili madde size sorulduğunda derin bir sükutla mukabele ediyorsunuz?

Demem o ki ürün ve hizmetleri satın almak demek, aslında "satın almak" değil; ömrü billah kaprisli bir ev sahibinden kiracı muamelesi görmek...

Ev sahibinin bir evi varsa, kiracının bin evi var. Buraya da yazıyoruz, bir daha asla!

Hem ne diyordu Nesim'i?

Ben aldım, kullanırım;
Ürün benim kime ne?


[1] https://www.karar.com/yazarlar/ziyahan-albeniz/internetin-en-buyuk-yalani-hizmet-sozlesmesini-okudum-ve-kabul-ediyorum-7479



YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum