Köpeklere de bir TOKİ lazım!
Bu defa tuhaf bir şekilde bölündük. Alışık olduğumuz geleneksel sağcı-solcu, muhafazakâr-modern kutuplaşması gibi değil bu. Memleketin yarısı köpek yanlısı, yarısı köpek karşıtı oldu.
Kullanılan dil ırkçılığı çağrıştırıyor.
Köpekler üzerinden ırkçılık.
İdeoloji hiç mi yok işin içinde?
Biraz var. Köpeklerin öldürülmesine taraftar değilsiniz ama iktidarı destekliyorsunuz.
Ya da köpeklerden fena tırsıyorsunuz ama muhalifsiniz.
İki arada bir deredesiniz.
Köpek alerjinizi bastırıp ama yine köpekler üzerinden dünya görüşünüze göre konum alıyorsunuz.
Ne kadar kalitesiz bir insan hali!
Köpek yanlısı, köpek karşıtı, kaba tabirler. Demeyelim köpek. Canlı diyelim. Can dostlarımız diyelim.
Köpek karşıtı da demeyelim. İnsandan yana diyelim.
Olur, diyelim.
Fakat köpekler üzerinden bölünme şeklimiz hiç medeni değil.
İnsanların bir kısmı diğer kısmına hayvan katili gözüyle bakıyor. Öbür kısmı da kendisi gibi düşünmeyenlere insan katili.
Şöyle yapsak daha doğru olur muydu?
Can dostlarımız insana saldırdığı zaman insandan yana, insanlar can dostlarımıza saldırdığı zaman can dostlarımızdan yana olalım.
Böyle vakalara rastlıyoruz değil mi? Can dostlarımızdan biri bir çocuğa, bir genç ya da yaşlı kadına, bir abiye, amcaya, bir dedeye saldırabiliyor.
Yüzünü parçalayabiliyor, etinden parça koparabiliyor. Hatta ölümüne sebep olabiliyor.
Ya da ortalıkta ‘insan’ sıfatıyla dolaşan biri bir can dostumuza, bir köpeğe ya da kediye işkence edebiliyor, döve döve öldürebiliyor.
Dikkat ettiniz mi? İnsanın köpeğe saldırdığı durumda insana insan demek külfetli oluyor. İnsanın canına kasteden bir köpeğe de ‘can dostu’ demek...
Yine de biz insan olduğumuz için onların da hakkını hukukunu gözetmemiz lazım.
Hayvanların hakkı hukuku var mı?
Aynı ‘insan hakları evrensel beyannamesi’ gibi ‘hayvan hakları evrensel beyannamesi’ var.
“Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olmak hakkına sahiptir. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir tür hayvan olan insan, öbür hayvanları yok edemez, bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez, bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanlarca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.”
“Bir tür hayvan olan insan” ifadesini yadırgayanlar olabilir ama kastedilen şey doğru, şu alemi birlikte bir müddet paylaşıyoruz, saygılı olalım, birbirimize kastetmeyelim.
Dün hayvanları koruma yasası Meclis’teydi. Muhtemelen gece yarısına doğru geçer.
Bizim, toplum olarak konuyu ele alış tarzımızdaki arızalar, o arızaların yasaya da sirayet edeceğini, yasanın alaca bulaca, haşlak bir şekilde çıkacağını düşündürüyor.
Yani yasa çıktıktan sonra kimse memnun olmayacak. Daha şiddetli ve daha ölçüsüz tartışacağız.
Yasa çıktıktan sonra belediyeler ‘can dostlarımız’ı öldürecek mi?
‘Ötanazi’ tabiri tasarıdan çıkarıldı. Zaten saçmaydı. Ötanazi kendi ölümüne karar vermeyle ilgilidir. Hayvancık nasıl karar versin kendi ölümüne?
Ama, anladığım kadarıyla saldırgan ya da tedavi edilmesi mümkün olmayan köpeklerin öldürülmesi veteriner kararıyla mümkün.
İş yüklerini azaltmak isteyen belediyeler kestirmeden sonuç almak için köpekleri itlaf eder mi?
Türkiye’de dört milyon sahipsiz köpek olduğu söyleniyor. Doğru sayıyı kimse bilmiyor çünkü yasayı hazırlayanlar dahil kimse çalışmamış.
4 milyon köpeği barındırmak için kaç tane barınak lazım?
Her barınakta bin köpek barınsa 4 bin barınak.
Türkiye’de kaç barınak var?
Sadece 322.
Geri kalan 3 bin 678 barınağı kim yapacak, hangi bütçeyle yapacak, ne kadar zamanda yapacak?
Köpeklere de bir TOKİ lazım!
4 milyon köpeğin bakımı için kaç bakıcı gerekiyor?
Her 50 köpeğe bir bakıcı deseniz, yetmez ya yetti diyelim, 80 bin personel.
Bunlar büyük, hacimli işler. Yasayı hazırlayanlar bu işlerin hangi parayla ve nasıl kotarılacağını düşündü mü? Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e sordular mı mesela?
Aslında Ak Parti 2004 yılında şimdikine benzer bir yasa çıkarmış. İçinde kısırlaştırmak, barınaklarda bakmak, aşılamak, rehabilite etmek, hepsi var.
Fakat yasayı 22 senedir kimse uygulamamış.
Şimdi uygulanacak mı?
Kimse kimseyi dinlemeden, kimse kimseyi anlamadan yasa çıkarılıyor.
Öyle bir yasa sorunu çözer mi?
Ama vekillerimizin acelesi var, tatile gidecekler.
Öyleyse armudun sapına, üzümün çöpüne bakmadan yasayı geçirelim, tatilimize gidelim.