‘Hikaye’nin heyecanlı kısmı
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Üff. Hiç sevmiyorum böyle ‘belliydi’ laflarını.
İptal edileceğinden emin olduğunu daha ilk günden söyleyenler vardı. İlk gün dediğim 1 Nisan.
Sonraları 6-5 dediler. Demek bir kişi daha ikna olmuş.
Küçük bir farkla kazanmıştı İmamoğlu.
Halbuki fizik kurallarına aykırı İmamoğlu’nun kazanması. Mutlaka bir yanlışlık olmuştur.
Oyları sayalım.
Sayalım, sayalım, sayalım. ‘Ocak bara bağa çıkana kadar.’
Bir tuhaflık var. Seçmenler taşınmış oraya buraya.
Seçmen bu, taşınır. Muhtar seçmek için taşınır, belediye reisi seçmek için taşınır. Bizim halkımız önem veriyor böyle şeylere. Köyün muhtarlığı için büyükşehir belediyesini feda edebiliyor.
Benim dayım muhtar olsun, İstanbul’da nasıl olsa dayı çok!
Ama CHP taşıdı.
AK Parti de taşır.
Biz vatandaşlar ikisini de çok iyi biliriz.
Taşırız biz. İşimize gelince hangi partiden olursak olalım, taşırız.
Bizim oralarda derler ki, “Kumarcının kumarcıya senede 25 kuruşu geçer.”
Kim kazanıyor peki?
Kahveci kazanıyor.
Sandık başkanları değişikmiş. Fetöcü metöcü.
İyi de sandık başındaki müşahitlerin, partililerin eli armut mu topluyormuş?
Eh... Yeni nesil sandık müşahitleri biraz gevşekmiş. Metal yorgunu mahalle başkanları gönderildikten sonra yerlerine getirilenler randıman vermemiş.
Bir şey olmuştur mutlaka. Çünkü İmamoğlu kazanmış olamaz!
Allem ettiler kallem ettiler, çok da ince düşünmeden, seçimi iptal ettiler.
İster ‘ettiler’ de ister ‘ettirdiler,’ ister ‘ettirdik.’
İnsanlar gerçeğe değil, neyin gerçek olmasını istiyorsa ona inanıyor.
Baştan alalım.
Belki de gerçekten yanlışlık var seçimde.
Belki küçük küçük yanlışlar sonucu Binali Yıldırım mesela 95 oyla, 100 oyla kazanıyor. Veya bin oyla, iki bin oyla.
Bununla mutlu olabilirsin.
Fakat insanların zihninde oluşan imajı önleyemezsin.
Tamam bütün insanlar aynı değil. İnsanların bir kısmı iptale seviniyor.
Seviniyor ama, çok adilane bir süreç sonunda iptal olduğundan emin değiller.
Bir kısmı öyle.
Öteki kısım?
Her şeyden çok eminler.
İktidar gücüyle seçim iptal edildi.
Onları bu düşünceden uzaklaştırmamın imkanı yoktur.
Şimdi ne olur?
İmamoğlu yüzde 60’la kazanır. Hayır 55’le kazanır. Hayır 51’le, hayır kaybeder...
Hepsini diyorlar. AK Partililerden de diyen var, başka partilerden de. ‘İmamoğlu kazanır’ diyen ‘Yıldırım kazanır’ diyenden daha çok.
Kazanır mı? Ben emin değilim.
İmamoğlu’nun Psikolojik üstünlüğü var şu anda. Kazanma ihtimali yüksek.
Ama Binali Bey de kazanabilir.
Fakat bu mudur kazanmak?
Binali Bey’e sakin, başkasının işitmeyeceği bir yerde sorsak, ne der acaba?
‘Bir hikaye yazılıyor.’
Hepimizin gözleri önünde.
Yazımına devlet, millet, herkes katkıda bulunuyor.
Ve biz, ‘hikaye’nin en heyecanlı safhasındayız.
***
YSK’nın bir kamu spotu vardı seçimden önce. Hangi radyoyu açsak rastlıyorduk. Tok bir sesle, güven veren bir sesle söylüyordu adamın biri.
“Seçimler demokrasinin bayramıdır. Sandıklar açılır sayım başlar.”
Her oyun ayrı ayrı sayıldığını, listelere yazıldığını, sandık kurulu üyelerinin her birinin imzaladığını, ıslak imzalı tutanakların ilçe seçim kurullarına gittiğini... Ezcümle Türkiye’de seçimlerden şüpheye mahal olmadığını, sayım sistemimizin sağlam olduğunu anlatan bir kamu spotu.
Ürün bozuk çıktı.
YSK o spotu önümüzdeki seçimde yayınlatır mı acaba?