Adamlar İsrail’e taş attı
Durumumuz hiç parlak değil, İsrail hepimizi sıraya dizdi, haşlanacak kestane gibi hepimizi çizdi ama bizim ağzımız durmuyor, car car car car.
Arap alemi ne yapıyor bir senedir?
Pek bir şey yapmıyor.
İsrail Gazze’yi vururken üzerimize kan sıçramasın, fistanlarımızı lekelemesin, kim yıkayacak onları eğer lekelenirse, diye tedirgin bakınıyor.
İslam alemi?
Gördük, acele toplandılar. Nutuklar attılar.
Rahmetli Kral Faysal’ın yaptığı gibi bir petrol ambargosu bile ilan edemediler.
İlan etmeleri şart değildi, içlerindeki delegelerden biri yalandan laf arasında cümle içinde kullansaydı, onun bile faydası olurdu.
Yapamadılar.
İslam İş birliği Teşkilatı’nın ve Arap Birliği’nin müşterek toplantısı ancak muhayyel bir ‘kanatlı hayvanları sevenler derneği’nin tüzük toplantısı kadar etkiledi İsrail’in ABD ile müştereken icra ettiği soykırım kampanyasının gidişatını.
Ya Türk dünyası? Orta Asya’daki Kafkasya’daki akrabalarımız, Azerbaycan falan?
Herhangi bir beyanat, herhangi bir telin, protesto işiten oldu mu?
Konu onları hiç ilgilendirmedi.
Hayır hayır, bu akrabalıklara, bu aidiyetlere değer vermediğimden değil.
İnşallah bir gün faydasını görürüz.
Ama gerçekliğimiz bu.
Arada bu toplulukların içindeki unsurlardan sadır olmuş iyi fiilleri hiç görmüyor değilim. Mesela Katar, Gazze konusundaki görüşmelerin ev sahipliğini üstlenerek önemli bir fonksiyon icra ediyor.
Bir ara Malezya İsrail bayraklı gemilere limanlarını kapatmıştı. Bunun da bir kıymeti var.
Sonucu değiştirmiyor ama kıymeti var.
Bizim idarecilerimizin de bu konulara duyarsız olduğunu söylemek haksızlık olur.
En azından uluslararası toplantılarda Filistin lehine sözler söylüyorlar, oy kullanıyorlar.
Evet, İsrail’le ticareti kesmekte geç kaldılar. Galiba onu da tam kesemediler, tüccarlar dolambaçlı yollardan satacaklarını satmaya devam ediyorlar.
Kolluk kuvvetleri kimi zaman İsrail’i protesto eden gençleri haşin bir şekilde, ters kelepçeyle falan, gözaltına da alıyor. Biz de gördükçe yazıyoruz.
Yazmamamız mı lazım?
Hayır! Bizim işimiz, görevimiz yanlışları millete göstermek. Tenkitlerimizi tarafların hizmetine sunmak. İstifade ederlerse ederler, etmezlerse kendilerine kalmış.
Bazen, Türklükle, Araplıkla, Müslümanlıkla alakası olmayan Güney Afrika, İspanya gibi ülkeler bizim dünyamızdan daha hassas, daha cesur davranabiliyor.
Böyle bir alemdeyiz.
Böyle bir alemde, İran, kimi zaman vekil güçleriyle, kimi zaman doğrudan İsrail’le aşikare çatışıyor.
“500 tane füze attı ama bir kişiyi bile öldüremedi.”
Doğru, öldüremedi.
Gücü bu kadar. Kapasitesi bu kadar. Ayrıca, böyle bir savaşta, ölmeyi hak etmeyen kimsenin ölmesi temenni edilmemeli değil midir? Sokaktaki insanların, evlerinde oturanların…
İsrail’i masumları öldürüyor diye kınamıyor muyuz?
Ama İran mezhepçilik yapıyor.
Doğru, yapıyorlar ve yaptıkları yanlış.
Ama biz de az mezhepçilik yapmıyoruz. Adamları, politik düzlemde olmasa bile itikadi bağlamda boyuna cehenneme gönderiyoruz.
Biz de yapmayalım.
Bizdeki trolleri İran’ın İsrail’i hedef alan alaycı paylaşımlara motive eden mezhepçilik midir?
Yoksa milliyetçilik midir?
İkisi de olabilir.
Filistin’e faydası var mı?
Yok.
Şu da bir ihtimal:
Trolleri harekete geçiren ikisi de değildir, belki daha fazlasıdır.
İran’ı hedef alan ABD ve İsrail menşeli daha büyük bir kampanyanın parçasıdır.
Yahu, adamlar gece gündüz Müslüman katleden İsrail’e bir taş attı.
Hiç kimsenin atmaya cesaret edemediği bir veya birkaç taş.
Bari bu kadarını teslim et.
Hiç olmazsa bugün için.
Sonra mezhepçiliğini, milliyetçiliğini eleştirirsin.