Hakkı Paşa’nın adamları Romanov’u ormanda vursaydı

Biz, birkaç yüz yıldır Avrupa’da geriliyoruz. Gitgide fakirleşiyoruz.

Avrupa ise aynı zaman dilimi içinde sürekli zenginleşiyor.

1. Dünya Savaşı bizim fakirliğimizin son haddine geldiği bir dönemde patlak veriyor.

Savaşa Almanların tarafında giriyoruz. Almanların desteği olmasa savaşa girmeye bile dermanımız yok.

Bunun için kimseyi suçlamak zorunda değiliz. İngilizler ve Ruslar bizi yanlarında istemiyorlar. Çünkü biz ya da Osmanlı toprakları, bilhassa İstanbul savaşın hedeflerinden biri.

Adam işgal etmeyi düşündüğü bir ülkeyle neden müttefik olsun?

Osmanlı ordusunu Alman ve Türk komutanlar müştereken yönetiyor.

Bu da sık sık emirlerin çelişmesine, önceliklerin çatışmasına sebep oluyor.

Muhtemelen Almanlar, Ruslar Avrupa’daki cephelere fazla kuvvet tahsis etmesin diye bizim doğu cephesinde önemli miktarda Rus kuvvetini meşgul etmemizi istiyorlar.

Bizim de muhayyilemiz hudutsuz.

Kafkasya’dan İran’a, Hindistan’a, Afganistan’a kadar erişmek istiyoruz.

Hafız Hakkı Paşa hatıratında yazıyor (Hafız Hakkı Paşa’nın Sarıkamış Günlüğü, Murat Bardakçı, İş Bankası Yayınları.) Tarih 10 Kasım 1914. Sarıkamış bozgununa birkaç hafta var.

“Ah! Şu Hasan İzzet Paşa bu Rus kolordusundan birkaç bin esir, 10-20 top alarak mahv ü perişan etse de bu kış seferini Kafkasya’da yapsak ve bu kış şu Kafkasya’yı zapt edebilsek.

Alman komutanlarla tartışıyor. Bilhassa (Osmanlı ordusunun Genelkurmay 2. Başkanı) Bronsart Paşa’yla.

“Bugün uzun münakaşalar neticesinde nihayet akşama doğru şu emir yazıldı:

“Ric’at eden düşmanın hatt-ı ric’atini keserek kamilen mahvedecek surette muvazi ve şiddetli takip ile behemahal mahvediniz ve Kars istikametinde düşman arazisine giriniz.”

“Ümid olunur ki ordumuzun süratle hahareketi halinde Rus toprağında lüzumu gibi erzak bulursunuz.”

Birkaç gün sonra Ruslar Köprüköy muharebesinde mağlup ediliyor.

Hasan İzzet Paşa’nın telgrafı:

“Şimdiye kadar takdim kılınan takrirlerden anlaşılacağı gibi düşman kati surette mağlup edilememiştir. İkinci bir taarruzumuz için bir müddet hazırlanmaklığımız lazım gelir.”

Hasan izzet Paşa cephedeki sorunları, eksikleri sıralıyor, sonra diyor ki:

“Bu mütalaadan ordunun bu haliyle ileri gitmek arzusunda olmadığı istidlal buyurulması. Birinci maddede arz olunduğu veçhile hazırlıkla meşgulüz.”

Sarıkamış bozgununa doğru, başka küçük muharebelerde de başarılı oluyoruz.

“Artvin’in 20 kilometre garbında Kura civarında Ruslar iyice mağlup edildi. Dört top 65 nefer, bir binbaşı, bir yüzbaşı, birkaç askeri memur esir, bir otomobil, bir sancak ve birçok erzak iğtinam edildi.” (19 Kasım 1914.)

Sarıkamış’a birkaç gün kala, 29 Aralık’ta Ruslar’ı bozarak Ardahan’ı ele geçiriyoruz.

Hasan İzzet Paşa durumu parlak görmüyor. Taarruz yapmayalım. Narman’daki düşmanı uzaklaştıralım, ilerisi için taarruza ümidimiz olur demeye getiriyor.

3. Ordu’nun Alman kurmay Başkanı binbaşı Guze’un değerlendirmesi:

“3. Orduda keşif taarruzu fikri vardı. Kafkasya’da isyan çıkarmak ve bu şekilde Almanya ve Avusturya’ya yardım etmek mümkün görülüyordu.

“Her taraftan yapılan sıkıştırmayla taarruz için gelmiş bir başkomutan (Enver Paşa, harekata yakın günlerde Sarıkamış’a gelmişti) Hasan İzzet Paşa’yı makamında tutamazdı. Başka komutan yoktu. Enver Paşa komutayı bizzat üstlendi. Burada her tarafta üç şahsiyet gözüküyor. Bizim tarafta Hasan İzzet Paşa pasif, Hafız Hakkı Paşa ve Enver Paşa olağanüstü aktifti. İşin başında ikisinin ortası soğukkanlı birinin bulunmamasından Sarıkamış felaketi meydana gelmiştir. Ruslarda ise 1. Kolordu komutanı Berhman aktif, kurmay başkanı Yudenich pasif, ordu komutan yardımcısı Mişlayevsky ise kuruntulu olmakla beraber planları uygularken normal sayılabilirdi. Bu durum ortalama bir harekât şeklini doğurmuş ve Ruslar başarılı olmuşlardır.” (Fevzi Çakmak, Büyük Harpte Şark Cephesi Harekâtı, İş Bankası Yayınları.)

Mareşal Fevzi Çakmak’ın kitabındaki şu ayrıntı ilginç:

“12 Aralık 1914’te Erzurum’a gelen Enver Paşa Sarıkamış harekâtına hazırlanırken Rus Çarı da ordusunu ziyaret etmiş, konuşmalar yapmış ve ordunun moralini yükseltmişti. Albay (Muharebe sırasında Paşa) Hafız Hakkı’nın ileri gönderdiği silahlı gruplar ormanda bulunurlarken Çar’ın önlerinden geçtiğini görmüşler, ancak emir olmadığından ateş açmamışlardı. Bu şekilde Çar büyük bir tehlike atlatmıştı.”

Çar’ı vursalardı ne olurdu?

Sarıkamış’ı kazanır mıydık?

Bu tür fikir yürütmelerin saçma olduğunu biliyorum. Ama pek zararı da yok.

Fikri biraz daha ileri yürütelim, nasıl olsa vergi almıyorlar.

Hafız Hakkı Paşa’nın adamları Rus Çarı Romanov’u vursaydı, Bolşevik İhtilali’nin tarihinde takdim ya da tehir olur muydu?

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum