Türk bilim insanları büyük bir çalışmaya imza attı. Sürdürülebilir projeler kapsamında yeni çalışmalar yürütülürken karbondioksiti enerjiye dönüştürecek büyük bir çalışma için kollar sıvandı. 3 yıl içerisinde her şey tamamen değişiyor.
Türk bilim insanları, çevresel sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği adına çığır açacak bir projeye imza attı. Karbondioksiti enerji değeri yüksek bir kimyasal olan formik aside dönüştürmek amacıyla tasarlanan BIOCUF projesi, Avrupa Birliği Ufuk Avrupa Programı kapsamında 2,1 milyon avroluk destek aldı. İşte bu yenilikçi projenin detayları…
TÜRKİYE'NİN İLK CETP KOORDİNATÖR PROJESİ
Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Binay’ın koordinatörlüğünü üstlendiği “Formik Asit Üretimi İçin Biyomimetik CO2 Fiksasyonu ve Kullanımı (BIOCUF)” projesi, Türkiye’nin yürütücüsü olduğu ilk CETPartnership projesi olarak tarihe geçti. Finlandiya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’den 12 paydaşın ortak çalışmasıyla geliştirilen proje, 2024 Ufuk Avrupa Çağrısı kapsamında kabul edildi.
Projede, karbondioksiti ekonomik ve çevresel açıdan değerli bir molekül olan formik aside dönüştürebilecek yenilikçi bir cihazın geliştirilmesi hedefleniyor.
HEDEF: KARBONDİOKSİTİ YÜKSEK KATMA DEĞERLİ MOLEKÜLLERE DÖNÜŞTÜRMEK
Projenin temel amacı, karbondioksidi biyoteknolojik yöntemlerle enerji değeri taşıyan formik asit gibi yüksek katma değerli moleküllere dönüştürmek. Bu yenilikçi cihaz, karbondioksit salınımının yoğun olduğu araç egzozları ve fabrika bacalarına entegre edilerek hem çevresel sürdürülebilirliği destekleyecek hem de ekonomik fayda sağlayacak.
Prof. Dr. Barış Binay, "Dünya genelinde karbondioksit salınımı kaçınılmaz bir durum. Ancak biz bu salınımı depolamak veya ortadan kaldırmak yerine, enzimatik yöntemlerle değerli bir kaynağa dönüştürmenin daha etkili bir çözüm olduğunu gördük," dedi.
FORMİK ASİT: ENERJİ KAYNAĞI OLARAK YENİ BİR UFUK
Projede geliştirilecek cihaz, salınan karbondioksiti oda koşullarında ve ek enerji harcamadan formik aside dönüştürecek. Bu süreç, özellikle araçlarda ve endüstriyel tesislerde kullanılacak. Araçların egzozlarından çıkan karbondioksit, cihazdan geçerek formik aside dönüşecek ve bu formik asit yakıt olarak tekrar araçlarda kullanılabilecek.
Benzer şekilde, fabrika bacalarına entegre edilen sistemle, salınan karbondioksit formik aside dönüştürülecek. Elde edilen formik asit, piyasada talep gören bir ürün olarak ekonomik bir değer yaratacak.
GEBZE ENZİM TANIMA MERKEZİ’NDEN ULUSLARARASI BAŞARI
GTÜ bünyesinde 2018 yılında Doğu Marmara Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle kurulan Gebze Enzim Tanıma Merkezi (GETM), BIOCUF projesinin altyapısını hazırlayan kritik bir araştırma merkezi oldu. GETM, biyoproses yöntemlerini kullanarak yerli ve yabancı birçok işletmeye destek sağladı.
Prof. Binay, merkezin bilgi birikimi sayesinde uluslararası işbirliklerini güçlendirdiklerini ve BIOCUF projesi gibi global çapta yenilikçi projelere imza attıklarını belirtti.
YENİLİKÇİ TASARIMIN GELİŞTİRME SÜRECİ
BIOCUF projesinin 3 yıllık süre içinde tamamlanması planlanıyor. Proje kapsamında:
Yunanistan ve Finlandiya: Enzimlerin mutant versiyonlarını geliştirerek, daha etkili bir katalitik süreç tasarlayacak.
İtalya: Geliştirilen süreci otomotiv sektörüne adapte ederek, ticari kullanıma hazır hale getirecek.
Türkiye: GTÜ koordinatörlüğünde, tüm bu süreçlerin yönetimini ve tasarım entegrasyonunu sağlayacak.
Prof. Binay, "Bu proje ile enerji harcamadan, çevreye zarar vermeden ve atık oluşturmadan karbondioksiti enerji kaynağına dönüştüren bir sistem geliştireceğiz," ifadelerini kullandı.
3 YILDA HER ŞEY DEĞİŞECEK
Bu yenilikçi projeyle, çevresel sürdürülebilirlik adına büyük bir adım atılırken, enerji verimliliği konusuna da yeni bir soluk getirilmesi hedefleniyor. Araçların ve endüstriyel tesislerin karbondioksit salınımını sıfıra indirmek mümkün olmasa da, bu salınımı değerli bir kaynağa dönüştürmek, bilim dünyası ve sanayi için devrim niteliğinde bir yenilik olacak.
BIOCUF projesi, hem Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanındaki öncülüğünü pekiştirecek hem de global enerji ve çevre politikalarına yeni bir perspektif kazandıracak.