Suriyeliler
Suriyeliler 2011 Mart’ında başlayan savaş ve yıkımın bu kadar uzun süreceğini düşünmüyorlardı. Burada yıllarca kalmaya da hevesli değillerdi çünkü gerçekten her şehri birbirinden güzel ve asude olan bir ülkeleri var. Ancak savaş uzadı ve dünyanın dört bir yanına sığınan mülteciler kendilerine geçici de olsa yeni bir yaşam kurmak zorunda kaldılar. Bu günlük hayatta birçok sorunu da beraberinde getirdi ister istemez. Kamplarda kalmak da şehirlerde yaşama tutunmak da kolay değil.
Dayanışma yardımlaşma hatta kültürel iddiayı taşıma adına kendi aralarında örgütlenmeleri çok kıymetli. El Cezire’ye konuşan Suriyeli Sivil Toplum Kuruluşları Birliği başkanı Muhammed Ala, Lübnan, Ürdün ve Türkiye’de kurulan dernek sayısının 150 civarında olduğunu ve sadece Türkiye’de otuz derneğin faaliyet gösterdiğini bildiriyor. Her dernek kendi uzmanlık alanında çalışıyor mesela Fatih’teki merkezde günde yüz civarında hastaya bakan, hasta ile doktor arasındaki dil problemini böylelikle ortadan kaldıran bir merkez var. Evlerden toplanan ilaçları değerlendirip hastalara ücretsiz ilaç ulaştırmaya çalışıyorlar. Suriye’den kaçmak zorunda kalan doktorların Avrupa’ya göç etmesini engellemek için de Türkiye’de istihdam yaratmaya çalışmışlar.
***
Suriyeli kadın psikologlar psikolojik desteğin yanı sıra kadınları Türk adetleri, çalışma prensipleri, kültürleri hakkında bilgilendiren seminerler veriyorlar ve çalışmalar arasında çocuklara ve yetişkinlere Türkçe eğitim de var. Suriyeli gençlerin birbirini tanımasını sağlayan, izcilik kulübü kuran, geziler düzenleyen, İslami kültürü tanıtmayı amaçlayan, körfez ülkelerinden gelen yardımları dağıtan, öğrencilere ücretsiz okul malzemeleri sağlayan kurumlar var. Öğretmenleri eğitmek için de emek veriliyor çünkü sadece matematik öğretmeyecekler, aynı zamanda çocukların her türlü meselesine eğilmek durumundalar.
Mültecilik sadaka değil bir hak olarak görülmeli. Bütün dünyada dışarıdan gelenlerin entegrasyonundan söz edilir fakat onurlu bir yaşam hakkını savunmak insani olarak daha ileri bir adıma işaret eder. Türkiye’de Suriyeliler’i potansiyel terörist olan gören insanlara karşı koymanın yolu halklar arasındaki ilişkilerin artması ve onların bizim kültürümüzü yaşam biçimimizi öğrenme çabalarına karşılık bizim de Suriyeli kardeşlerimizin kültürü hakkında bilgilenmemiz.
***
Dünyanın bütün savaşlarında olduğu gibi Suriye’deki kadınlar da cinsel şiddete maruz kaldı, kalıyor. Onların Türkiye’de rehabilitasyonu gerekirken bir de burada parayla satılmak ikinci eş adı altında uygunsuz koşullarda yaşamak gibi meselelere düçar oldular. Toplumsal dokumuzu bozdukları iddia edilirken asıl istismara uğrayan taraf olarak başlarına gelenlere karşı koruyucu çalışmalar lazım.
Suriye meselesinde bize düşen şey sadece Esad ve müttefiklerine lanet okumakla sınırlı olmamalı. Suriye’nin önemli yazarlarından Yassin Al Haj Saleh’in Türkiyeli yol arkadaşlarıyla birlikte kurduğu Hamiş Suriye Kültür Evi, silah ve sefalet dışında, başka bir yerden konuşmak ve buluşmak için bir araya gelmiş insanlardan oluşuyor. Devrimi kültürel düzeyde sürdürmek ve eleştirel düşünme yoluyla yaşananları analiz etmek istiyorlar. Burada temel hedeflerden biri de entelektüel ve entelektüel olmayan ayrımlarını reddederek, toplum devlet kimlik kültür vatan ve politika kavramları üzerine kapsamlı çalışmalar yapmak. Devrimin bastırılmış ve görünmeyen yanına eğilmek.
***
Aslında Suriye halkının birikimi şehirlerini yeniden inşa etmeye, çoğulculuk zeminini oluşturmaya, insanca bir yaşam kurmaya yeterli. Hamiş’in temel arzusu siyasetin ve diplomasinin ötesinde gerçek insan ve kültür deneyimini ortaya çıkarmak ve bunu sahaya taşımak üzerine kurulu. Bütün bu kuruluşları tanımak desteklemek ve Suriye halkının değerleriyle kendi değerlerimizi ortaklaştırmak hepimize çok iyi gelecek.