Komşumuz, kardeşimiz, teyze çocukları
Akdoğan Ailesi Nureddin ile Besna’yı evlendirmek için toplanmış. Soyadları aynı çünkü amca çocukları. Televizyonlarda bütün insanların darbe itirafçılarını dinlediği saatte gerçekleşti dünyanın en namert saldırılarından biri. Haber ilk sosyal medyaya düştü, “artık daha kötü ne yaşayabiliriz ki” diyen insanların üzerine. Düğün ve patlama kelimelerini yan yana gören ve insanım! diyen her kişinin kalbi kanamış feryat etmiştir; hangi şehir, kim yapmış, kime yapmış dememiştir bildiğimiz tanıdığımız hiçbir insan. Halkın kahiri ekseriyeti bu ülkede yaşanan şiddeti çeşitlerine ayırıp Kürtlere, Türklere, Alevilere, Sünnilere, dindar olanlara, dindar olmayanlara yöneliyor diye düşünseydi çoktan çözülüp dağılıp gitmiştik karşılıklı mevzilenerek. Meclis’in bombalanması çok acı verdi ama zihinleri iyice berraklaştırdı, az biraz kuşkular varsa onları da sel gibi alıp götürdü. Darbeler, terör örgütleri ve şiddet her seferinde başka bir sosyal, etnik, dini ya da politik gruba yapılmış gibi algılanarak topyekun karşı duruşu engelliyordu kısmen de olsa. Oysa bir merkezden planlanmış gibi tümü kimlik sormadan, ideoloji gözetmeden, kadın, çocuk hiç aldırmadan hepimizi hedefliyor ve doğrudan ülkenin iç barışına, insanların kader birliğine ateş ediyor.
***
Gaziantep Beybahçe Mahallesi 7 No’lu sokakta yaşanan bu alçaklığa üzülmeyen yanmayan bir kimseyle karşılaşmadım içinde yer aldığım hiçbir çevrede. Eğer orada patlatılan gerçekten oniki yaşlarında bir çocuksa onun da masumlarla birlikte anılması icabeder. Yavrucağın cinayete kurban gittiği çok açık. Namert ve korkak DAEŞ, bir çocuğun parçalanmış bedeniyle başka çocukları, kadınları, halis bir kalple düğüne gelmiş insanları öldürerek zihinlere ayar vermek istedi.
Terör, gözleri yıldırmak, toplumları kuşatıp istediği doğrultuda yönlendirmek ister. Korku ve dehşetle güvensizlik, umutsuzluk yaratmayı, toplumsal bağları çözmeyi ve herkesi kendi dünyasında yalnızlaştırıp teslim almayı öngörür. Şiddet ve nefret duyguları ne kadar yayılırsa o oranda amacına ulaşır.
Hayatını bu zulümle kaybedenler bizim komşumuz, kardeşimiz, teyze çocuklarımız gibi. “PKK yanlılarının yoğun yaşadığı bölge” diyerek ortak acıyı bulandırmaya çalışan zihniyetle, bu zihniyeti esas alıp biz kardeş olamayız; yollar, acılar, düğünler, cenazeler tamamen ayrışmıştır diyen kim varsa bilerek ya da bilmeyerek terörün amaçlarına hizmet etmiş oluyor. DAEŞ’in bu hain saldırısına lanet okuyan kimi insanların sosyal medya hesaplarında ya da yazılarında PKK’nn katlettiği siviller için tek cümle sarfetmemesi, bu insanlara yok muamelesi yapması da teröre boyun eğmenin bir başka tezahürü. Bazı terör eylemlerinin gerekli ve desteklenebilir, onların öldürdüğü bazı insanların da “değersiz kurban” olarak görülebilir olmasını savunmak nasıl mümkün olur.
***
PKK’nın nice sivil katliamlarının son hedeflerinden biriydi Diyarbakır’ın Sur ilçesi Dürümlü mezrası. Ortalıkta pervasızca dolaşan bomba yüklü kamyonu patlatarak bu ülkenin Kürt yurttaşlarını öldüren, 36 çocuğu yetim bırakan katiller muteber mi? Yine Sur’da Yıldırım Ailesi’nin bütün fertlerini, bir anneyle iki kızı ve iki torununu ortadan kaldıran saldırı tek bir kınama cümlesini bile hak etmedi mi? Silaha sarılarak bir devletle savaşma kararı alanlar, meselesini müzakereyle çözmek isteyen halktan destek görmedikleri halde ne amaçla şehirleri şiddete teslim ettiler ve devletin en ceberut taarruzunu şehirlerin üzerine çekmek için ellerinden geleni yaptılar? Birçok objektif analizcinin bile artık meselenin Kürtlerin hak arayışıyla ilgisi yok dediği bir noktada, örgüt kim için sivilleri, polisleri ve askerleri öldürmeye devam ediyor? Son zamanlarda birkaç yazar dışında PKK’nın Kürt halkının haklarıyla ilgilenmediğine, saldırıların iç savaşı tetiklemeye matuf oluşuna dikkat çeken, itiraz eden oldu mu bilemiyorum.
Türkiye’deki hiçbir sosyal, siyasal gurup iç savaş tarafı kıvamına gelmiyor, terör duyguları ve zihinleri kontrol etme, insanları teslim alma, iradelerini ortadan kaldırmada başarı kaydedemiyor. Bunun nedenlerini hakkıyla analiz etmek yolumuzu aydınlatacaktır. Sadece kısaca şu: Bu ülkenin yurttaşları hak ve batıl ayrışmasının netliğini gördüğü anda kimlik politikası, kırgınlık, ayrışma diye bir şey kalmıyor, canını birlikte siper ediyor.