Meclis’te bir zamanlar
Meclis’te kan dökülen son kavga pek çok insanın aklına 1968’deki ünlü kavgayı getirdi.
Tuhaf bir tesadüf yine kavganın ortasında Türkiye İşçi Partisi vardı.
Bu kez hapisteki bir milletvekili değil, doğrudan partinin kendisi.
1965’de Meclis’e 15 milletvekiliyle giren TİP’i devlet için o günlerde o kadar tehlikeli hale getiren Kemalizmle uyumlu sosyalistlikleri değildi.
1967’deki Doğu Mitingleri’ydi.
Parti programında Kürt kimliğinin tanınması gibi o günler için ileri bir maddenin olduğu TİP’in öncülüğünde Silvan. Diyarbakır, Siverek, Batman, Dersim, Ağrı, Erzurum ve Ankara’da yapılan mitinglere o günlerde adına Kürt denemediği için Doğu denmişti ama mitinglerle Kürt meselesi uzun yıllar sonra uykusundan uyandırılmıştı.
Bu mitingler 1971’de TİP’in kapatma gerekçelerinin başında yer alacaktı.
Tabii bu mitinglerin en fazla tedirgin ettiği isim dönemin Adalet Partili İçişleri Bakanı Faruk Sükan’dı.
Sükan, Meclis’te milletvekillerinin odalarını dahi aratmış zehir hafiye lakaplı bir bakandı.
Konya’da belediye başkanlığı yapmış, ardından vekil olmuş bir taşra politikacısıydı.
Ama 19 Şubat 1968 günkü Meclis’te bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşma çok iyi hazırlanmış, iddianame gibi bir konuşmaydı.
İddianamede yargılanan da TİP’ti.
O günün Meclis zabıtlarını okurken Sükan’ın neredeyse bütün konuşmasında baştan aşağıya TİP’i hedef aldığı görülüyor.
TİP’i proleter diktatörlük kurmaya çalışmakla yani o zamanlar büyük bir anayasal suç olan komünistlikle, Avrupa’daki sosyalist partilerle değil, AKEL, İtalyan Komünistleri gibi komünist partilerle işbirliği yapmakla, Moskova’dan talimat almakla, Baas Partisi ile görüşmekle suçlamıştı.
Referansları, verdiği isimler, literatüre hakimiyeti şaşırtıcıydı.
O iddianameden okur gibi suçlamalarda bulundukça TİP’liler yerlerinden kalkarak itiraz ediyorlardı.
Ama Sükan daha da ileri gidip doğrudan TİP’i yargılamakla da tehdit etmeye başlamıştı:
“İÇİŞLERİ BAKANI FARUK SÜKAN: Mahkemeye de tevdi ettik. Doğu mitinglerinin hepsi T. i. P. tarafından tanzim edilmiştir ve Doğulu masum Türk vatandaşlarına, her zerresinde Türklük kokan ve millî tarihte büyük hissesi bulunan Doğulu vatandaşa ırk ayrımını telkin suretiyle siyasi istismar vasıtasıyla anarşi yaratmak maksadıyla bu işi tertip edenler Türkiye İşçi Partisidir, mahkemelerce tespit ve tescil edilmiştir, mahkemeleri derdesti rüyettir. 33 dâva açılmıştır haklarında 76 kişi konuşmuştur, 63 ü T. i. P.'lidir. Bunlar aynı zamanda mitinglerin tertipçisi bulunan kimselerdir. Tarık Ziya Bey, bunları bilmekte fayda vardır.”
Doğrudan isim vererek suçladığı kişi TİP’in geçen hafta 99 yaşında vefat eden Diyarbakır Milletvekili Tarık Ziya Ekinci’ydi.
Açık bir tehditti bu.
Kavgayı başlatan ise yine Sükan’ın sözleri oldu.
ÇETİN ALTAN (İstanbul) — Böyle konuşamazsın. (Soldan, bağrışmalar)
İÇİŞLERİ BAKANI FARUK SÜKAN (Devamla) — Siz Türk mahkemelerinin...
ÇETİN ALTAN (İstanbul) — Böyle konuşamaz.
BAŞKAN — Efendim, böyle konuşur, öyle konuşur, konuşmayı biz mi öğretelim?
İÇİŞLERİ BAKANI FARUK SÜKAN (Devamla) — Çetin Altan siz, Türk mahkemelerinin mahkûm ettiği...
ÇETİN ALTAN (İstanbul) — Evet.
İÇİŞLERİ BAKANI FARUK SÜKAN (Devamla) — Nazım Hikmet'i, millî şair, vatan şairi olarak gösterdiniz mi?
ÇETİN ALTAN (İstanbul) — En büyük şairdir Nazım Hikmet.
AP sıralarından bağrışmalar ve T. i. P. sıralarına doğru koşuşmalar, kavga, bağırmalar ve bir karışıklık.. TİP sıraları önünde döğüşmeler, yumruklaşmalar..”
Zabıtlarda neredeyse linçe dönen olaylar bu cümleyle özetlenmişti.
Kavganın bilançosu ağırdı o günlerin Alpay Özalan’ı Malatya Milletvekili Hamido’nun silahın kabzasıyla başlarına vurduğu TİP’liler yaralanmıştı. Çetin Altan’ın üzerine 20 kişi atlamıştı.
Başbakan ve AP lideri Demirel’in savunması da çok tanıdıktı:
“Meclis’e yakışmayan her tür beyanda bulunuyorlar. Bunların maksadı AP’lileri tahrik etmektir. Bir üye Cumhuriyet’i ve onun hakimlerini hiçe sayarak Nazım Hikmet’e vatan şairidir demiştir. Bunun adına tahrik denir. Yapmayınız.”
Ertesi gün Meclis’te pek de rutin olmayan bir şey oldu ve 84 yaşındaki CHP lideri İsmet İnönü söz istedi.
Kürsüye çıktı ve ders gibi bir konuşma yaptı:
“Dün gece olan hâdiseler her manasıyla esef vericidir, her hangi bir sebep, bahane ve ittiham ile izah olunacak, hazm olunacak yeri yoktur. Hükümet tasmim ettikleri, zararlı gördükleri bir partinin hareketi aleyhinde Meclisi tahrik etmek için bütün çabasını sarf etmiştir. İçişleri Bakanı bu kürsüde türlü misaller getirmeye çalışarak bir partiyi insanları ile, mevcudiyeti ile ittiham etmiştir. Bu ithamlar vicdanının hâkimiyeti altında bulunan aklı başında hiç kimseyi ikna etmez. Sebep aşikârdır. Anayasamız siyasi partilerin kaderi nasıl hallolunur, bunu tâyin etmiştir. Her memlekette, her Mecliste vazifesini aşan, iyi niyetten uzak insanlar bulunabilir, bu şüphe altında olanlar bulunabilir. Bunların kaderi ve mesuliyetinin nasıl tayin olunacağını Anayasa bir büyük Mahkeme kurarak halletmiştir. Anayasa Mahkemesinden karar alınmayan, oradan bir hüküm istihsal edilmeyen hiçbir itham meşru değildir ve böyle bir itham zor kuvveti ile yürütmeye çalışan bir idare mahkûmdur.
(C. H. P. ve T.İ.P sıralarından alkışlar ve bravo sesleri)
“Bizim milletin tekâmülü, demokratik rejim içinde milletin kalkınmasını, idaresini arzu etmesi arzusu, istidadı bu istikamettedir, insaf etmez misiniz, bu istidatta olan milletin kabiliyetini irticaın taarruzu ile, Anayasa Mahkemesinin vereceği hükümleri zorla Meclis içinde vermek hevesiyle, tamamıyla iptidai bir cemiyet haline getirinceye kadar zorlayacaksınız. Ayıp değil mi? Günah değil mi? Millete acımaz mısınız? Memleketi idare edenlere söylüyorum. (C. H. P. sıralarından «bravo» sesleri, alkışlar) idare eden partiye soyluyorum. (C. H. P. sıralarından alkışlar). Yol haksızdır, itham hiçbir vicdan sahibini ilzam etmez. Mahkeme vardır, oraya gidersiniz.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilk kez kan akmadı. Daha önce üç cinayet işlendi, yumrukla adam öldürüldü. Kalp krizi geçirenler, silahla yaralananlar oldu.
Tabii bolca yumruk ve kan.
1968 ile 2024 arasındaki en büyük benzerlik ise TİP’liler ve yumruklar değil, Meclis ile mahkemeler arasındaki özellikle Anayasa Mahkemesi arasındaki yetki tartışmalarıydı.
İki kriz de siyasetin mahkemenin yerine geçmesinden çıkmıştı.
Ama 1968 ile 2024 arasında büyük bir fark var.
Şiddete karşı tavır.
Parlamento gibi adı konuşmadan gelen siyasetin merkezinde yumrukları konuşturmak ilkel bir davranış. Ama bir yerden sonra bu şiddet anlık bir patlamayla açıklanabilir.
Ama serin kafayla, sonradan, oturup düşünerek yumruğu savunmak, hatta övmek…
İşte en korkutucusu o.
O sınır geçildikten sonra Meclis’te oturup konuşmanın, siyaset yapmanın bir anlamı da kalmaz.
1968’den sonra olduğu gibi.
1968 yılında parlamenter demokrasi içinde mücadele eden sivil bir sosyalist siyasi parti olan TİP’i kriminalize etmeye çalışmanın, partiyi kapatmaya çalışmanın, devletin kafayı TİP’e takmasının, Meclis’te TİP’lileri Nazım Hikmet’i savundular diye dövmenin sonucu ne oldu?
Siyaset yerine şiddetin bir yol olarak popülerleşmesi, TİP’in gençleri kesmemesi, cuntacılık, silahlı sol grupların ortaya çıkması ve gençlerin radikalleşmesi…
Nazım Hikmet’e vatan şairi denmesine bile tahammülsüzlüğün sonucu ne oldu?
Gerçekten Moskova kontrolünde bir komünist hareketin güçlenmesi, DİSK’i ele geçirecek noktaya gelmesi…
Peki, sivil Doğu Mitingleri’ni parti kapatma gerekçesi yapmanın, Kürt meselesine sahip çıkan bir siyasi partiye tahammülsüzlüğün sonucu ne oldu?
Kürt meselesinde silahlı örgütlerin ortaya çıkması, PKK…
İsmet İnönü’nün dediği gibi; Ayıp değil mi? Günah değil mi? Millete acımaz mısınız?















Demek ki devir degisiyor zorba yalaka hep ayni,isimleri farklilasiyor.
Yanıtla (3) (0)Yüzyıldır böyle maalasef
Yanıtla (1) (0)Hırsızın hiç suçu yok mu.?..diye bir deyim var..!..Kürsüye çıktığı andan itibaren 1 TANE kelimesi yok üzüm yemek maksatlı..Ağzına geldiğini söylemek fikir özgürlüğü değildir..Şiddeti tasvip etmek mümkün değil. Kısaca orada Akil devre dışı idi..Birbirine hakaret ve hirpalama için zeka lazım değil.. Onu mağaradan çıkmışta yapabilir..
Yanıtla (4) (14)Sonuçta Can Atalay olayı ve bu olay hakkındaki anayasa mahkemesi kararı elbirligi ile gömülmüş oldu.
Yanıtla (1) (1)TİP milletvekilinin söylediği her kelime iktidarın ülkeyi getirdiği durumun acı bir özeti. Zorunuza mı gitti? Cibilliyetimiz, zilletimiz, sürtüklüğümüz daha neler neleri dinleyerek 24 yıl geçirdik, insanlıktan çıktık. Var mı lafınız?
Yanıtla (7) (2)14:26..Hayat bize çoktann öğretti. Cook yillar evvel ve gozlem yaparak,..misal:Cok bağıran, ağlayıp,sızlayan Hoca'dan hemen kac
Yanıtla (0) (0)!.Atip,tutan yapacagiz,edeceğiz,verecegiz, halledeceğiz slogani yapan politikacidan kacc..Sivri dilli boyundan büyük laflar eden yıkacağız, bozacağız,soracağız tip'te olanlardan hemen uzaklaş..!..biz bunları en yakinlamiza sürekli tavsiye ederiz...formul basit.!....Hayat iki elin ile başardığın kadar kişiyi değerli kılar..Bir başkası kisiyi değerli kilamaz.. vesselam.
Bir tane kemalist CHP li bu yazıya yorum yapamaz .olmuş elli küsur sene..geçmişten niye bahsediyorsunuz..bugüne gelin...geçmişten konuşmanın ne faydası var..o zamanın şartları öyleydi vd vd bir cok laf üretenler geçmiş konusulunca...demek konusulurmus...
Yanıtla (2) (28)Okuduğunu anlamıyorsun galiba. AP adalet bakanı Faruk Sükan dan bahsediyor. AP lilerin TİP lileri mecliste dövdüğünden bahsediyor. CHP ile ne ilgisi var. İftiranın ve aptallığın bile bir hududu olur.
Yanıtla (32) (1)İftiranın ve aptalligin hududu senin için yok .okuduğunu anlamıyorsun.baska derde gerek yok..
Yanıtla (2) (16)"Deha ile aptallığın farkı birincisinin bir sınırı olmasıdır." Albert Einstein
Yanıtla (2) (0)NET küçükken altına kaçırmakla, büyüyünce kaçırmak arasında ciddi fark vardır. Düne sığınmak taşra kültürümüzün artık çok da geçer akçe olmayan bir alışkanlığı
Yanıtla (13) (2)Bu yoruma iyi güldüm. Yazıyı okuduktan sonra düşündüğüm şey en kısa nasıl formüle edilebilir diyordum. Bu yorum basbaya on numara olmuş.
Yanıtla (5) (2)Yazar CHP nin 2. Adamının ders niteliğindeki konuşmasını örnek vermiş? Ders almak gerek.
Yanıtla (12) (1)Bazı yorumcular işine gelmediği için Yıldıray Oğur´un geçmişten verdiği örneklere bozuluyorlar. Toy´un makaleyi anlamadığı savına katılmıyorum. “Ya buna ne diyorsunuz“ demeye getirilmiş bir sitem. Ama, Yıldıray Oğur´u savunmak isterken, özneden ve dolaylı tümleçden kırık notu kapmış.:) Yıldıray Oğur, geçmiş zaman, şimdiki zaman karşılaştırmasını bazen tutturamıyor. Bu da ayrı bir gerçek.
Yanıtla (6) (1)Hakeza netgil.
Yanıtla (1) (0)Mecliste hadi diyelim Köyden,Kasabadan çıkmamış ve kişiliği bozuk hertürlü fikir,mesrebli adamlar olsun ve yetiştikleri ortama uygun birbirini hirplama tek başarılı halleri olsun..Ama adam En iyi okullardan mezun,,Dede'den zengin dev şirketlerde yöneticilik yapmış. Futbol maçında olan kuralları tanımayıp Zengin Şımarık motivasyonu ile bize Hakaret etmiş olmuyor mu.?..Zengin olmak kişiye kafasina göre davranış özgürlüğü verir mi.?..Bunu gören bir akıl garibanı nasıl algılar.!..
Yanıtla (7) (4)Bir de meseleleri kendi içinde konuşmayı öğrenin yahu. Ali KOÇ ne ara bu konunun parçası oldu? Pes yahu. Kafanızdakini dökmek için her konu bahane... Elmayı konuşuyoruz, Marslıyı değil. Ayrıca eleştirenler, beyefendi Ali Koç'a kurban olsunlar.
Yanıtla (6) (4)Toplumu etkileyen bütün ama bütün sorumsuz ve disiplinsiz davranışların kökü minik hareketletin sonucudur. Misal:Biri yaya kaldırımına park edip,,kırmızı ışık kural vb ihlali yaparsa o kişi firsat buldumu çok daha fenasını yapabilir.örnek:Bir ülkeye gittinizmi sokaklarini gezin. toplumun hal ve hareketlerine gozlemleyin o toplumun Medeniyet seviyesi belli olur.Toplumda yasanmayan Medeni yaşam konforun yukarıda olması çok zorrr..Kimseye şahsi onyargimiz yoktur.! Politikacilar dahil.."dem hariç"!
Yanıtla (0) (0)Benim anladığım (veya anlamadığım) bu ülkenin sağcısı solcusu, demokratı, liberali, özellikle de sözüm ona dindarı ve milliyetcisi, kendi koyduğu kurallara uymuyor. Korumak için uğrunda ölmeye hazır olduğu değerleri kendisi çiğniyor. Sanki “o sınırı başları geçemez ben geçerim“ saplantısı genlerimize işlemiş gibi hiç gitmiyor. İsmet İnönü kitabın ortasından konuşmuş ama, geldiğimiz yerde o kitap yok hükmünde. Ne denebilir ki? Hiç mi ders almayız?
Yanıtla (5) (0)Bunları yapan esas sağcı iktidar ve zihnyetler.İşinize geldiği gibi suç samur kürk olmuş gel sağcılar sizin ama solcuları düzledik ama mezarından çıkarır onların omzuna asarız kurnazlığı. Geçiniz.
Yanıtla (4) (3)Geç bunları burnundan kıl aldırmayan solcu kardeş. Suç ne ola ki? Sırtına almak şöyle dursun neredeyse kahramlık madalyası takacaklar. Mezardan bir şey çıkaracak olsaydım, Behice Boran´ın “Bizi sokağa çekemeyeceksiniz”çığlıkları olurdu. Sanki Türk´e özgü genetik bir hastalık gibi. Üzüm üzüme baka baka hikayesine döndü. Çiğnediğiniz değerleri „bizi sattı“ dediğiniz İsmet İnönü sahiplenmiş. Bırakkın da ilk taşı değişmeyi becermiş birisi atsın.
Yanıtla (5) (0)Beşiktaş'ın sözüne güvenilir ahlâklı sporcusu Feyyaz Uçar'ın Alpay Özalan için daha önce anlattıkları ortada!
Yanıtla (2) (0)Ortada derken? Yazın da okuyalım
Yanıtla (0) (0)Geçtiğimiz yıl Saadet partisi milletvekili Hasan Bitmez, Akp'nin şaibeli milletvekili Özlem Zengin ile tartışmış ve tartışmanın ardından kürsüde kalp krizi geçirerek vefat etmişti. Akp'nin Zengin vekili tartışmanın şiddetini düşürmek yerine belki de Hasan Bey'in vefatına yol açan krizin tetikleyicisi olarak büyük bir vebalin altına girmiş oldu. Allah layığını versin.
Yanıtla (13) (0)Bu duaya amin desek kanunen suç işlemiş sayılır mıyız?
Yanıtla (4) (0)Özgür Özel eğer kurt bir politikacı olsaydı bu olayın üzerine bu olayı hatırlatır ve AKP'yi köşeye sıkıştırırdı.Ama o Kemal dedesi gibi çok utandık deyip, çenesini kapattı.
Yanıtla (2) (1)hakikate ulaşmak zor değil,
Yanıtla (0) (0)zor olan hakikakti kabullenmektir.
başarısızlık arttıkça, destekleri azaldıkça nemrutlaşacakları ortada. bir an önce gitmeleri ya da gönderilmeleri....
Yanıtla (8) (0)Seçimle, seçimle, seçimle...
Yanıtla (5) (0)Bizim niye adam olamadığımız ve olamayacağımız işte bu yazıda ortya çıkmaktadır.
Yanıtla (2) (0)Demek ki o günden bu güne ortada değişen bir şey yok !
Ben hep şunu diyorum ; bizde siyaset ta başından beri ahlaktan yoksundur ve seçmen de devamlı olarak bunun mükafatını vermektedir!
Yani bu kısır döngü kırılamiyor !
Karar Gazetesi yazarlarina özgü olsa gerek. Ataturk zamanında da demokrasi yoktu, bagimsiz mahkemeler yoktu Ben de derim ki 1933 lerin hangi Kara Avrupa Ülkesinde demokrasi vardi. Istiklal Mahkemeleri ile soykırımı bir tutmak size özgü olsa gerek. Her olay kendi tarihi içinde değerlendirilir . 1967 ile 2024 kiyaslamak gülünç .
Yanıtla (10) (8)1923'te Avrupa'da mevcut otuz iki devletten yirmi sekizi "çoğulcu demokrasi" idi. Yorum yazmakla uğraşmak istemiyorum ama doğulu ülkede yalan ve ilkokul masalı anlatan çok olunca batılı üniversitelerde ders veren Prof.Dr.Şükrü Hanioglu gibi gerçek batılılara kulak vermek gerekiyor.
Yanıtla (3) (5)https://www.google.com/amp/s/m.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2017/02/05/kemalizm-ve-demokrasi/amp
Bozacının şahidi şıracı olumuş. 1923'te Avrupa'daki demokrasilerin çoğu savaştan 5 yıl önce çıkmışlardı. En kötüsünün okuma yazma oranı Türkiye'nin en az birkaç katıydı. Çoğu Osmanının aksine sanayi devrimini ıskalamamıştı ve hatırı sayılır birer orta sınıfa sahipti. Demokrasi burjuva rejimidir. Cahil köylüyle demokrasi olmaz. Ne kadar olabildğini 1950'den sonra demirkıratla gördük.
Yanıtla (9) (0)Türkiye bile 1925 takriri sukun kanununa kadar eksikliklerine rağmen demokrasi ligindeydi , fırsattan istifade karanlık tarafa geçti.Reictag yangını kararnamesi neyse Takriri sukun kanunu da odur.1968 solcularının lokomotifi olan milli demokratik devrimciler, 9 mart cuntacıları biz ittihatçıyız diyorlardı.Mussolininin dejenere solculuğu(ulusal sol ) , Türkiye ve Arap ülkelerinde çok yaygın, evrensel sol zayıf.
Yanıtla (0) (6)Dünyadaki en güvenilir demokrasi endeksi Polity, rejimleri demokratik bakımdan - 10 ila +10 arasında sınıflandırır. 1923de dünyada ABD, İng, Alm, Fra ve İskandinav ülkeleri dışında demokrasi falan yoktu. 30 lu yıllarda ise 29 krizine ve emperyalizme/kolonyalizme sebep gösterilen demokratik rejimler en kötü devrini yaşıyordu. 2.dünya savaşından sonra dünyada demokrasinin kıymeti anlaşıldı. Not:Şu anda biz - 3 puandayız.
Yanıtla (5) (0)https://ourworldindata.org/grapher/democracy-index-polity
maalesef bu tür olayların hiç biri halkımızı olumlu veya olumsuz etkilemiyor, herkes herşeye duyarsız ve olayları çekirdek çiğneyerek izliyor. bildikleri tek şey var, bir yere memur olacak mıyım, çalışmadan, üretmeden havadan para gelecek mi?
Yanıtla (3) (0)Etkilemiyor değil.Artık halk olarak bunların sağcısının da solcusunun da holdingleşmiş mecliste kim daha çok bu ülkeyi sömürecek ve kendisini zengin edecek yarışına döndüğünü biliyor .Yeni bir meclis ,yeni bir toplum ve yeni siyasiler gerekiyor.
Yanıtla (4) (0)Solcuyu da diye aklınız sıra ana muhalefeti karalayın Yağma yok. Akp yıkım iktidarı gibi bu ülkeyi kimse dişine kadar soymadı. Millet uyuyor, vergi verdiğinin, insanca yaşama hakkının elinden alındığını, hiç sıkıntı yokken ülkenin zenginliklerinin iktidarın , yzübinlerce yandaşın ihale, arazi, ayrıcalık, kadrolar, mallar mülkler, vergi istisnaları, YİDlerle ceplerine aktığına kör, afiyet olsun diyerek izliyor. Kindar olmakla at gözlüğü takıp hepsine kör sağır oldular. Geleceğimiz kursaklarında.
Yanıtla (2) (0)Çiftçiler uyumuyor , depremzede uyumuyor ,emekliler uyumuyor... uyuyan sadece Özgür Özel. Sağ partilere mavi boncuk dağıtmaktan fırsat bulursa bir iki tane tweet atıyor. Köpekler öldürülüyor ,o bakıyor . Özgür Özel, muhalefeti oyalamak için 2. Kemal Kılıçdaroğlu olmak istiyor ama halktan en büyük tokatı AKP'den önce bu gidişle CHP yiyecek. Çünkü kimsenin saf numaraları yapan ,hırs küpü - Kemal Kılıçdaroğlu gibi - çakal politikacılara tahammülü yok.
Yanıtla (2) (0)Adam pijamayla odadan fırlayıp elinde terlikle sokaklarda sn Özalan'ı veya Ahmed Şık'ı mi arasın?
Yanıtla (0) (0)Utanman yoksa dilediğini yap Alpay Özalan! Hadis....
Yanıtla (0) (0)O dönem ciddi Rusya tehlikesi vardı. Komünizm hızla yayiliyordu. Ülkenin hafife alınamayacak korkulari vardı. Bugün kimsenin korkusu, vatan endişesi falan yok. Süleyman demirele hakaret ettirmem gibi bir derd her şeyin üstünde değildi. Tip-chp ve merkez sağ gibi dejavu hissi uyandıran taraflar dışında, olayın saikleri yönünden hiç bir benzerlik yok. Sn Özalan'ın meclis etkinliğinin gerekçesinin herkes farkında. Demirel ile reisi aynı paralele koymak doğru değil.
Yanıtla (1) (3)Mecliste Akp döneminde ilk defa kan dökülmedi . Akp'nin dişi Alpay'ı Özlem Zengin , Saadet partili vekil Hasan Bitmez ile tartışmış .Tarışma sonucunda Hasan Bitmez kürsüde kalp krizi geçirip hayatını kaybetmişti.
Yanıtla (4) (0)Armudun dibinden üzüm toplanmaz. Ne ekersen onu biçersin. Cehaletin alkışlandığı yerden bilim de bilim adamı da çıkmaz. Yarım asırdan fazla zaman geçmiş değişen ne? "Tarih tekerrürden ibarettir" sözü hangi millete aittir?
Yanıtla (4) (1)şu paradoxa bakarmısınız ? geçmişle bugün arasında bağ ancak yarını daha yaşanılır kılmak için yapılır ama??
Yanıtla (1) (0)sağ parti sözcüsü tam resmi ideoloji askeri gibi konuşmuş.
vesayetçi , darbeci diye adlandırdıkları chp nin savaş meydanlarından gelen lideri de meselenin halli için demokrasiyi işaret etmiş,,
( soğuk savaş nedeni ile abd eksenli politika yapılınca herşey karışıyor)
Meclisteki şiddetin faili ve onun destekçilerinin herhangi bir mahcubiyet veya pişmanlık duymamaları, bizzat olayın kendisinden daha vahimdir. Günlük hayatımızda yeterince zorbalık örnekleri var iken, ihtiyacımız olan tek şey medenileşmektir. Bu zihniyet ile imkansızdır.
Yanıtla (6) (0)cumhurbaşkanlığı makamının tarafsız olmasının önemi çok net ortaya çıkmış oldu.
Yanıtla (8) (0)mecliste kan akıyor maganda diyorum ama magandalığın bile bir raconu vardır nasibini almamışa cumhurbaşkanlığı yüksek makamından bir yorum yok.
günlerdir ülke ateşler içinde market açılışında demeç veren cumhurbaşkanlığından ses yok.
çünkü demeç verirse olumsuzlukla anılacak ondan.
Türkiye taşra kültürünü aşamıyor. Halk ise bilgisiz ve etkisiz doku bu olunca sonuç da bu oluyor. Ülke her alanda dökülüyor; niteliksiz nüfus göçle artarken, nitelikli nüfus artan ölçüde ülkeyi terk ediyor. Hayat bu zeminde harcamak için çok kısa.
Yanıtla (9) (0)KUTLARIM SİZİ. Ne kadar geriye gitmişiz.
Yanıtla (3) (0)Demokrasi kulağa hoş gelir ama uygulaması kolay bir rejim değildir. Milli geliri 8-10 bin doların, ortalama eğitim seviyesi 10 yılın altında olan ülkelerde başarı şansı zayıftır. Biz şu anda sınırdayız diye düşünüyorum.
Yanıtla (10) (0)"O sınır geçildikten sonra Meclis’te oturup konuşmanın, siyaset yapmanın bir anlamı da kalmaz"
Yanıtla (11) (0)Çubuk daki kara kuru herifin attığı yumruktan sonra vurduğu eli öpmek için sıraya girilip ve hatıra fotoğrafı çekinilip ve kahraman ilan edildiği gün "sınır" geçildi yol oldu hatta yola "asfalt" bile döküldü !
Bence hüneri olan, faize enflasyona pahalılığa, emekli ve asgari ücretlilerin maaşına, çiftiçinin tarlada bıraktığı ve satamadığı ürüne çare bulur,
Yumruğu inek hırsızları bile atabiliyor !
Aynen katılıyorum
Yanıtla (2) (0)MHP ve Bahçeli ülkeyi taş devrine döndürmeye kararlı. Medeniyetten hukuktan adaletten ışıktan korkan yarasalar gibi korkuyorlar. Daimi karanlık olsun ki pis işlerimizi tıkır tıkır yürütelim derdindeler.
Yanıtla (16) (1)Sağın aydınlanması , modernleşmesi özgürlük,eşitlik ve kardeşlik algılarının yerleşmesi çok gecikerek gerçekleşiyo ve ağır bedeller ödenerek öğreniliyor. Bunun temelinde yanlış öğretilen islami engeller bariyeri var.Ama cehalet utanmazlığı kişisel egolar ile sınır tanımıyo...Dün vatan haini diyenlerden ,Kürt sorununun adını bile koymaktan korkanlar savrulup duruyorlar.
Yanıtla (7) (0)yazının başlığını görünce acaba dedim sahiden o günleriyazmışsınız hatırladım bu sağ siyasetin en büyük sorunlarından biride rakiplerine cevap yerine hücum etmesidir en son buişi yapan arkadaş bu özelliğinden dolayı hazır kuvvet olarak ÜÇ dönemdir seçilmiş şimdi yerine de yenisi hazırlanmıştır.
Yanıtla (11) (1)