Facebook’la katliam yapılabilir mi?
Bilgisayarların düğmesinin elimizin altında. Onları istediğimiz zaman kapatabiliriz, istediğimiz zaman durdurabiliriz.
Bir komutumuza bakar. Yap dediğimizi yaptırırız, yapma dediğimizi yaptırmayız.
Kendinden böylesine emin olan son kuşak iyice yaşlandı artık. Literatürde ‘misafir’ sayılıyorlar. Bir süre sonra bu dünyadan gidecekler.
Ayrıca bu kuşak, alemin kontrolü algoritmaların eline geçerse ne yapacağız diye paniğe kapılma ihtimali olan son kuşak.
Bugünlerde başka bir dünyaya doğru adımlarımızı atıyoruz.
Ne Amerikan Yüzyılı ne Türkiye Yüzyılı.
Muhtemelen insan-sonrası yüzyıl.
Algoritmaların, yapay zekanın bütün yaşam alanlarımıza sokulduğu dünyada artık her şey kontrolümüz altında değil.
Biz Harari’den devam edelim. (Yuval Noah Harari, Neksus, Kolektif Kitap.)
“Bilgisayar 1940’larda sadece matematiksel hesaplamalar yapabilen hantal bir elektronik cihaz olarak doğdu. İnsanlar bir zamanlar bilgisayarların asla satranç oynayamayacağını, araba kullanamayacağını ya da şiir yazamayacağını yana yakıla savunsa da “asla” ile kastettiklerinin aslında “önümüzdeki birkaç yıl” olduğu ortaya çıktı.”
“Şimdilik bilgisayarların iki önemli şeyi yapabilen makineler olduğunu söylemek yeterli: Kendi başlarına karar alabilir ve yeni fikirler yaratabilirler.”
“Radyo, politik tartışmaları ve senfonileri dört bir yana ulaştırdı ama hangi politik tartışmaları veya senfonileri yayınlayacağının kararını vermediği gibi besteleri de yapmadı. Bilgisayarlar tüm bunları yapabiliyor.”
Arakan’daki Müslüman katliamı hakkında ne biliyoruz?
Adı batasıca Budist rahipler kendi halinde yaşayan yoksul Müslümanları Budizm’in sükunetiyle, barışçıllığıyla hiç bağdaşmayacak bir vahşetle katlettiler.
Her zaman olduğu gibi, dünya da bu katliama seyirci kaldı.
Bizler ara sıra “Arakan, Mynmar, Burma” diye mırıldandık ama bunlar hiçbir işe yaramadı.
Tam olarak öyle değil. Hani derler ya, “işin içinde iş var.”
Yine Harari’ye bakalım:
“Bilgisayarların kazandığı bu eşsiz gücün nasıl etkili olabileceğini kavramak için sosyal medya algoritmalarının nefret söylemlerinin yayılmasında ve toplumsal uyumun baltalanmasındaki rolüne bakmalıyız. Bunun ilk ve en berbat örneklerinden biri 2016-2017 yıllarında Facebook algoritmalarının Myanmar’daki (Burma) Rohingya karşıtı şiddetin körüklenmesindeki gözle görülür payıdır.”
2010’ların ilk yıllarında Burma’da bir liberalleşme dönemi başlıyor. Seçimler yapılıyor, askeri rejim son buluyor. Bu arada Facebook da erişime açılıyor.
Harari’nin ifadesine göre 2016-2017 yıllarında Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu adlı bir örgüt çok sayıda Müslüman olmayan sivili kaçırıp öldürmüş bazı askeri karakollara saldırı düzenlemişti.
“Myanmar ordusu ve Budist radikaller bu saldırılara tüm Rohingya toplumunu hedef alan geniş çaplı bir etnik temizlik başlatarak karşılık verdi. Yüzlerce Rohingya köyünü yerle bir ettiler. 7 bin ila 25 bin silahsız sivili öldürdüler. 18 bin ila 60 bin kadın ve erkeğe tecavüz ettiler veya cinsel istismarda bulundular ve yaklaşık 730 bin Rohingyalıyı acımasızca ülkeden sürdüler. Bütün bu şiddet Rohingyalılara duyulan yoğun nefretten besleniyordu. Ve bu nefret 2016 itibarıyla milyonlarca insanın ana haber kaynağı ve Myanmar’da siyasi seferberliğin merkez üssüne dönüşen Facebook’ta yayılan Rohingya karşıtı propagandalarla körüklenmişti.”
“2017’de Myanmar’da yaşayan yardım görevlisi Michael o dönemlerde sıradanlaşan bir Facebook haber akışını şöyle tarif ediyor: ‘Rohingyalılara karşı günden güne artan öfkenin ve kinin yoğunluğu, şiddeti inanılmazdı. Çok kuvvetliydi. Myanmar’da yaşayan insanların haber akışları bunlarla doluydu. Roghingyalıların hiçbir hakka sahip olmaması gereken teröristler olduğu düşüncesi böylece pekiştirildi.”
“Bu propaganda çalışması yapılmasaydı Arakan Kurtuluş Ordusu’nun gerçekleştirdiği zayıf saldırılara bu kadar güçlü bir karşılık verilmesi için hiçbir neden bulamayacaklardı. Bu kampanyada en önemli görevi de bir şekilde Facebook algoritmaları üstlenmişti.””
“Kışkırtıcı mesajlar Budist rahip Wirathu gibi kanlı canlı marjinallerin eliyle yaratılmıştı ama hangi paylaşımların öne çıkarılacağına Facebook algoritmaları karar vermişti. Uluslararası Af Örgütü Facebook algoritmalarının Rohingyalılara karşı şiddet ve ayrımcılığı teşvik eden içeriklerin sesini proaktif bir şekilde yükselttiğini ve desteklediğini tespit etti. 2018’de BM’ye bağlı bir araştırma grubu Facebook’un nefret söylemlerini yayarak etnik temizlik kampanyasında belirleyici bir rol oynadığı sonucuna vardı.”














