Gezi Parkı’ndaki çamlar nasıl bardak oldu?

AK Parti kurucularından Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, 79 yaşında hayatını kaybetti. Gürdoğan, Mavera dergisini çıkaran ekip içinde yer almış, uzun yıllar Yeni Şafak’ta da yazmış, İslami kesiminin önemli entelektüellerinden biriydi.

2013 yılında adı ilginç bir biçimde gündeme gelmişti.

Gezi Olayları sırasında.

Gezi Parkı’nda eylemciler ile Başbakan Erdoğan arasındaki ilk temas AK Parti’ye yakın bir işkadının organizasyonu ve Erdoğan’ın basın danışmanın davetiyle olmuştu.

İstanbul’dan Ankara’ya Başbakanlığa davet edilen çoğu birbirini ilk kez görmüş 11 kişilik heyetin içinde üniversite hocaları, yönetmenler, küratörler, mimarlar ve öğrenciler vardı.

Tek ortak özellikleri Gezi Parkı eylemlerine katılmalarıydı.

Heyetin üyeleri arasında AK Parti’ye yakın, muhafazakar çevrelerden gelen ama Gezi eylemlerine destek veren isimler de vardı.

Onlardan en dikkat çekici olanı da AK Parti kurucusu Nazif Gürdoğan’ın mimar olan kızı Selva Gürdoğan’dı.

Aslında o günlerde bunun çok da haber değeri yoktu.

Çok sayıda AK Partili siyasetçinin, kanaat önderinin, iş insanın çocukları da Gezi Parkı eylemlerine katılmıştı.

Hatta neden bunun böyle olduğu üzerine AK Parti kapalı toplantılar düzenlemiş, mesela A Haber’de olayın kriminal değil sosyolojik boyutu uzun uzun açık oturumlar yapılmıştı.

Sonra, Gezi olayları dönemin Fethullahçı polislerinin ürettiği komplo teorileriyle dış güçlerin operasyonuna bağlandı, siyaseten bu tez kullanışlı oldu ama yıllar içinde iktidar gücünü artırdıkça da Gezi Parkı olayları 17-25, 15 Temmuz silsilesi içine sokuldu.

2017’de Osman Kavala’nın gözaltına alınmasından sonra artık Gezi Parkı, büyük komplonun parçasıydı.

İddianameleri bir kez okuyanlar bile çıplak gözle buna somut bir delil gösterilmediğini görebilirdi. Ama o an bir türlü gelmedi.

Bir noktada buradan dönüleceği beklendi. Beraat kararları da geldi. Sonra AİHM kararları, AYM kararları…

Ama Gezi Olayları konusundaki radikallik her seferinde arttı.

AİHM kararları dinlenmedi, Anayasa Mahkemesi kararları ezilip geçildi ve en son Meclis’te yumruklarla AYM kararına direnildi.

Çünkü Gezi davası artık Türkiye’deki siyasi ve hukuki olağanüstü halin sürmesinin sembolü haline geldi.

Bu davalarda AİHM ve AYM kararlarını uygulamak demek hukuka artık tek başınasın, ben sana karışmıyorum da demek olacak.

Bu da iktidar için zannedildiğinden daha radikal bir karar demek.

Çünkü son 8 yılı diğer olağanüstü şartlarda ve bütün ipleri elinde tutarak yönetti. Onun konforunu yaşadı, bırakmak istemeyecektir.

Ama normalleşme istese bile buradan geri dönmesi hiç kolay değil. Çünkü bu şahinlik artık bir iktidar içi sadakat gösterisi ve tasfiye meselesine de dönüşmüş durumda.

Gezi meselesinde iktidar cephesindeki en tavizsiz olan, AYM ve AİHM kararlarının bile ezilip geçilmesini savunacak kadar ileri giden şahin kanat içinde özellikle MHP ve Cumhurbaşkanı’nın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum dikkat çekiyor.

Bu konuda birbirleriyle paralel açıklamalar yapıyorlar, AYM’ye karşı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin direnişini Halk Devrimi gibi Sovyetimsi tezlerle teorize edip savunuyorlar.

AK Partili siyasetçiler, grup başkanvekilleri, Adalet Bakanı, Meclis Başkanı bu meselede o kadar da radikal görünmüyor.

Peki, Gezi davası neden bu kadar radikal ve tavizsizler? Neden bunu surda gedik açtırmama meselesine çevirdiler?

Tuhaftır bugün Gezi konusunda en şahin kanatta yer alanlar 2013’de Gezi Parkı olayları sırasında hiç de şahin değillerdi.

O günlerde Başbakan’ın Gezi Parkı eylemleri için suçladığı partilerden biri kimdi ?

Tabii ki MHP:

“Çok enteresan, biz CHP'ye, MHP'ye 'gelin doğuda, güneydoğuda gençler ölmesin bunu engelleyelim' diye çağrı yapıyoruz. Şiddetle karşı çıkıyorlar. Ancak 'ağaçlar katlediliyor' yalanı karşısında CHP, MHP, BDP kol kola eylem yapıyor.”

Bahçeli, ilk günden itibaren Gezi Parkı’ndaki eylemlere destek veren ve hükümeti sert biçimde eleştiren konuşmalar yapmıştı.

Bir kaçını hatırlayalım:

“İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda yaklaşık beş gündür yaşanan olaylar iktidarın tavrını ve tercihini göstermesi bakımından son derece anlamlıdır. Burada yaşanan ilkel görüntüler Türkiye’yi küçük düşürmüş ve ileri demokrasinin maskesini de aşağı indirmiştir. Ağacı sökerek, yeşil alanları kapatarak alış veriş merkezi yapma niyetinde olan ve Topçu Kışlası inşa etmek amacı güden AKP iktidarı ülkemizin her tarafına yayılan itirazlarla karşılaşmıştır. Biber gazlı müdahaleler, şafak vakti operasyonları, aşırı ve orantısız güç kullanımı, karşılıklı düşmanca muamelelere varan şiddet sahneleri ülkemizin ne duruma geldiğini açıkça kanıtlamıştır... Başbakan, bakanlar ve bazı AKP’li yöneticilerin polisi zan altında bırakan açıklamaları, fırsatçıların önüne atan yaklaşımları ve üstelik biber gazını ölçülü kullanma konusundaki uyarıları utanmazlıktır...”

“Gezi Parkı’na dozerlerle girilmesi, buna karşı koyanlara sert muameleler gösterilmesi toplumsal infialin ilk kıvılcımını tutuşturmuştur. Sabaha karşı düzenlenen polis baskınları, yaka paça yapılan gözaltılar, biber gazlı müdahaleler, insanlıkla bağdaşmayan şiddet sahneleri Gezi Parkı’nı kâbusa çevirmiştir. AKP hükümeti saldırdıkça kalabalıklar artmış, tahammülsüzlük gösterdikçe olaylar büyümüş ve yurt sathına yayılmıştır. Siyasi irade polisi göstericilerin üzerine salmıştır. Orantısız saldırıları ve yürekleri burkan şiddet tablosunu onaylamadığımız gibi telin ettiğimizi de buradan ifade etmek istiyorum. Ve mutlaka polise gazlı, plastik mermili ve tazyikli suyla saldırı emri verenler hakkında gerekli tüm hukuki işlemlerin yapılmasını ve bunun da geciktirilmemesini bekliyorum....”

“Başbakan Erdoğan’ın küçümseyici dili, sırtını dayadığı faiz lobisine birden bire saldırması; tencere, tava çalan vatandaşlarımızı aşağılaması ve Taksim’deki projelerden vazgeçmeyeceğini diklenerek duyurması Türkiye’yi ucu açık ve tahmini mümkün olmayan boğuşmalara götürme riski taşımaktadır. Herkes bilmelidir ki, Türk milletinin rahatını ve huzurunu bozacak her karışıklığın, her bunalımın ve her kaybın sorumlusu Başbakan Erdoğan ve hükümetinden başkası olmayacaktır. Unutulmamalıdır ki, sokakların sakin bir şekilde tahliyesi, tatmini ve teskini yerine Esadlaşmak, Hüsnü Mübarekleşmek ve Kaddafileşmek dirliğin imhasına, birlikte yaşamanın mahvına neden olacaktır.”

Bu kadar sert konuşmaları muhtemelen o günlerde Osman Kavala ya da hapiste tutulması bir vatan meselesine çevrilen Can Atalay bile yapmamıştı.

Gezi davasında 7 yıldır hapiste olan Kavala’yı AİHM ve milletvekili seçilmesine ve AYM kararına rağmen Can Atalay’ı hapiste tutmak için milli ve yerli hukuk teorileri geliştiren Cumhurbaşkanı’nın hukuk danışmanı da Gezi Olayları sırasında AK Partili olmayan, sol ve liberal çevrelere çok yakın bir aktivist avukat ve Çözüm Süreci’nde bir akil insandı.

Gezi olaylarına destek vermemişti ama Gezi büyük uluslararası komplo teorisine de, polisimizin eline sağlık pozisyonuna da fersah fersah uzakta bir profildi.

Peki neden bugün Türkiye’yi geren, AİHM kararlarını uygulamayan ülke statüsüne düşüren, AYM-Yargıtay-Meclis arasındaki hiyerarşileri alt üst eden, insanları belirsiz suçlar ve olmayan delillerle yıllardır hapislerde çürüten bir davanın en güçlü müdafiyi oldular?

AK Parti iktidarı, Erdoğan bu konuda bir adım atacak diye beklenen her durumda en şahin pozisyonu alıp buna taş koydular?

Galiba bu sorunun cevabı sadece o günlerde Gezicilere yakın siyasi çizgilerinin üzerini örtmekten fazlası.

Eğer hükümet Gezi Davası’nda AİHM ve AYM kararlarını uygularsa hukuk alanı normalleşmeye başlayacak, muhalefet ile iktidar arasındaki tansiyon düşecek.

Böylece siyaset alanı da normalleşecek. Kavganın harareti azalacak.

Aktörler çoğalacak, güç ilişkilerinin demokratik, siyasi, hukuki normallere doğru kayacak.

Şahinler için en korkutucu senaryo bu.

Çünkü onlar güçlerini ve itibarlarını olağanüstü şartlara, kavgaya borçlular.

Normal bir siyasi ve hukuk düzeninde oynayabilecekleri rolleri küçük.

Ama olağanüstü şartlarda, şartsız ve koşulsuz liderin yanında olarak, en olmayacakları savunarak adam eksiltiyor ve başrolleri kapıyorlar.

Bu şahinlik iktidar cephesinde sürekli sadakat gösterilerinde kazanmalarını sağlıyor, onlara daha ılımlıları, müteredditleri, hukuk, demokrasi, ilkeler gibi ahlaki “zaafları” olanları tasfiye etmek, güçten düşürmek gibi büyük bir güç veriyor.

O yüzden dün 17-25 Aralık Yolsuzluklar Haftası ilan eden parti, bugün 17-25 Aralık kumpası diyebiliyor.

Çünkü haftasını kutlayarak artık sadece kriminalize olabilir ama “kumpası” dediği denklemde güçlü ve önemli.

Yani mesele Gezi Davası, kimin ne suç işlediğiyle çok da ilgili değil.

Mesele ağaç da Gezi Parkı da değil, sen daha anlamadın mı?

YORUMLAR (47)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
47 Yorum
  • Abdullah / 21 Ağustos 2024 21:49

    MHP, AKP, Türkiye'ye ne kastınız var? Niye ülkeyi geri götürme derdindesiniz? Yemin mı ettiniz? İki genel başkan da yapışmış koltuğa kalkmıyor! İkisinin yaş ortalaması 140'ı filan geçiyordur! (Allah ömür versin)

    Yanıtla (2) (0)
  • Okur / 21 Ağustos 2024 09:09

    Bu bir "Aslında Erdoğan çok demokrat bir insan ama MHP buna izin vermiyor" yazıdır. Güldürmeyin insanı. Ne demişti kendileri: Demokrasi bir tramvaydır . O durağa geldiler ve bir süre önce indiler. CHP lideri normalleşme adı altında kendisine vaadedilen başbakanlık koltuğu hayalleri kurarken partisine kilidi vurmak üzere. Muhalif seçmenin, son yerel seçimlerde Hüda'lı AkMhp'ye attığı tokadın daha büyüğünü CHP'ye atmaması için şimdiden bir sürü neden var.

    Yanıtla (2) (11)
  • Karar okuru / 21 Ağustos 2024 19:02

    ‘Bu bir "Aslında Erdoğan çok demokrat bir insan ama MHP buna izin vermiyor" yazıdır. Güldürmeyin insanı. Ne demişti kendileri: Demokrasi bir tramvaydır.”……Bizimkiler de AYM ye kişisel başvuru hakkı veriyor diye bunlara 2010 da yetmez ama evet demişti. Şimdi ise mesele Gezi parkı da, ağaç da değil diye uyarıyorlar! Bir Ingiliz deyişi derki “good morning after supper”. Şimdi durum o.

    Yanıtla (7) (0)
  • Temel / 21 Ağustos 2024 19:34

    Ne diyorsunuz? Adana, anlaşılmadı, anlaşılan da fecaat. Siz iktidara talime devam edin oldu olacak..

    Yanıtla (4) (0)
  • efedamat / 21 Ağustos 2024 10:02

    bu ülke bu kafayla ne yoksulluktan ne yolsuzluktan ne adaletsizlikten kurtulabilir.
    adalet ve kalkınma dediler.ortada ne adalet ne kalkınma var.
    iktidara geldikleri gündeki adaleti ülkenin durumunu mumla arıyoruz.
    binmişiz bir alamete gidiyoruz cehennemin dibine.
    ülke titanik gibi batıyor bunu reva görenler güvertede orkestra eşliğinde dans ediyor.
    gemi biraz sonra ortasından ikiye ayrılacak farkında değiller.
    titanikten farklı olarak binilecek tahliye sandalları da yok.

    Yanıtla (8) (2)
  • Temel / 21 Ağustos 2024 19:31

    Onlar uçaklar, saraylar, çifter maaşlar, rantlar, evler, arsalar, ihaleleler, Londralarda evler, sonsuz zenginleşmelerle saltanat sürüyor.. yani aynı gemide filan değilsiniz zaten.

    Yanıtla (8) (0)
  • İlhan / 21 Ağustos 2024 12:08

    Meselenin Gezi olmadığını halkımız da anladı ancak geçmiş olsun. Sonuçta millet baskı seviyor. Taki cebinde parası kalmayana kadar. Bakıyorumda yüzde 80 oy alan memleketim de Akp li kalmamış. Umarım sayın Erdoğan durumu kavrayabilir. Zira muhalefetten umut yok.

    Yanıtla (4) (5)
  • İzci / 21 Ağustos 2024 19:23

    Erdoğan'dan mı umut beklesin millet? Muhalefeti gömmek zaten tek derdiniz..Anlamadınız hala galiba..ülke gitti..elden gitti ülke.. bunu akp yaptı. Başarı ile devam ediyor. Bu milletin kinden beslenmesi işlerini kolaylaştırıyor, öyle yetiştirdiler seçmeni de. Sorumlu kim....yukardaki yazı bunun da bir özeti.

    Yanıtla (3) (0)
  • Hikaye / 21 Ağustos 2024 18:08

    Yazılarınızın çoğunu -taraflı olduğu için -eleştirmişimdir.Ama bugünkü gibi gayet akıcı ,gayet,tarafsız,gayet bilgilendirici yazarsanız da ilk ben tebrik ederim.Bu Gezi meselesini dürüstlükle ele almanız çok önemli bence.Bir çok yazar bile bu gerçekleri yazamıyor maalesef.

    Yanıtla (3) (1)
  • A.Derin / 21 Ağustos 2024 17:21

    Gezi parkı olayıyla ilgili Bahçeli'nin hükümete ve Erdoğan'a karşı yaptığı sert eleştiriler içeren açıklamaları animsattiginiz için teşekkürler... Bu yazıyı paylaşalım ki bilmeyenler de görsün öğrensin.. Osman Kavalanin içerde kalmasından adeta hastalıklı bir zevk alan nasıl bir kişiliktir, bir kez daha görülsün...

    Yanıtla (10) (1)
  • HAYRETI MUCIP / 21 Ağustos 2024 16:33

    Rezillik diz boyu değil, boylu boyunca!

    Yanıtla (7) (0)
  • Alp Demir / 21 Ağustos 2024 16:06

    MHP dün ne idiyse bugün de odur. Değişen tek şey taktiktir.

    Yanıtla (4) (0)
  • Matrakçı... / 21 Ağustos 2024 15:53

    Mesele ağaç da Gezi Parkı da değil, sen daha anlamadın mı?...Biraz dusununce cok.basit anlamak...Konu coook daha derinlerde..Plansız,kontrolsuz ic göçler ile şehirlerin mimarisi bozuldu..istabulda kişi başına düşen YEŞİL ALAN ne kadar..?..Temele inmek gerekir..Değiştirilemez madde ile yasa konup CIVI CAKILAMAZ istanbulda..sosyal 1. derede sit durumu ilan edilmeli...Yoksa o şunu dedi,,bu bunu dedi beri ki de söylemişti falan,filan bitmez...Yeşil Alan bedene ve ruha neşedir..

    Yanıtla (10) (0)
  • hüseyin adıyaman / 21 Ağustos 2024 15:27

    saygı değer yıldıray bey son pasajınızda ortaya koyduğunuz gerçek ülkenin son on yılının acı gerçeğinin fotoğrafıama nerde anlayan ve de gereğini yapan.

    Yanıtla (3) (0)
  • O k u r / 21 Ağustos 2024 15:15

    Gezi olayları başlangıcı ve büyütülmesi ve maya tuttugu da görülünce artarak devam ettirilmesi, işin ağaç mevzusu olmadığı ispatlanmıştır..
    İktidarın çok yanlışı olmuştur doğru, buna yakıp yıkmadan, hukukun dışına çıkmadan, iktidarın yanlışlarına itiraz edilebilinseydi, millet zaten iktidara oyunu kısarak cevap verecek ve iktidar da kendine çeki düzen verecekti,
    nitekim 2015 de millet AKP nin oyunu kısmıştı..
    İtiraz evet, ama kırmadan dökmeden..

    Yanıtla (0) (5)
  • karar okunur / 21 Ağustos 2024 13:53

    Tamam bunun böyle olduğunu anlayan anladı da, anlaması gerekler anladı mı? Nihai amaç nedir? MHP iktidar olmak istemiyor. Güven vermeyen, el öpen emniyet kuvvetleri. Mayfa özentisiyle büyüyen gençler. Sokak ortasında işlenen cinayetler. Kahraman olmuş azılı suçlular. Giderek artan fakirlik. Giderek artan saygısızlık, sevgisizlik, zorbalık. Giderek yok olan Türk kültürü. Böyle bir ülkede kim yaşamak ister. „Buradan nereye varmak istemektirler“ diye sormazlar mı? Sen nerenin vatan severisin?

    Yanıtla (17) (1)
  • Fuzuli / 21 Ağustos 2024 13:23

    Bal tutan parmagini fena halde yaliyor. Iktidarda bulunmak cok balli. Iktidara yakin olan ve destek veren herkes kendine gore arpalik edinmis. Kimse bu karli hayattan vaz gecmek istemiyor. Gerekirse zorla o makamda kalmaya calisiyorlar. Gezi bahane, iktidar sahane. Gezi olaylarina karisanlar adeta hain ilan edildi, rusvetciler makam vevkii sahibi. Akp nin palavralarina karnimiz tok.

    Yanıtla (11) (0)
  • Imla / 21 Ağustos 2024 12:25

    müdafiyi degil mudafii olacak

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur yazar / 21 Ağustos 2024 11:55

    Bahçelinin medyaya servis edilen son ofis resminde tekrar ortaya çıkan 17/25’e sabitlenmiş saatin anlamı ne bu resim içinde? Ona değinmemişsiniz. Üstelik muhalif bir spor klübü başkanı ile veriliyor resim. Ve ayrıca resmi AA kesmeden servis ediyor. Tesadüfler mi? Galiba sopa ve havuç meselesi. Bir de dosya resmi var arada servis edilen.

    Yanıtla (3) (0)
  • Samil has / 21 Ağustos 2024 11:38

    Artık Ak Parti zirvede yanlız değil ortağıvar. Ôyle libaral ve diğer sol gruplar ile bazı Alevi inançlı gruplar gibi işi bittmi sırtondan atacak bir grup da değil MHP yani eline dosya alıp veya 17-25 veya " Allah bana yeter" yüzüklü ve Ferdi TAYFUR. Şarkosı ile uyar8rbhatta bunu icraata da döket ve aüt dökmüş kediye çevirir yanonada en zengin Türkiyeli' i alır kulak çeker Kendim ettim kendim buldum gül gibi sararıp soldum veya düştüm mapus damlarına öğüt veren çok olur nokta

    Yanıtla (0) (0)
  • Hakkı / 21 Ağustos 2024 11:27

    Geziyi de fetöye bağladın ya.

    Yanıtla (7) (3)
  • Ali İncirci / 21 Ağustos 2024 10:58

    İddia ediyorum: Perinçek grubu Geziyi planlayan, darbeyi esas kışkırtan gruptur, öncesinde "Fetö" hakkında, Genkur'da, zemin katta IGHD'de uzun yıllar her hafta değerlendirme toplantıları yapıldı, Artan Perinçek kimdir, ne yapar, bakın derim. Darbe girişimi ile kabak gibi "Fetöcü"ler ortaya çıktı, avlandılar!. Bu sırada askerden polisten çok sayıda MHP kökenli "Fetö"cüler de temizlenecekti, Bahçeli bunu görünce çark etti, sebep budur. Uçumları filan şu anda değişimi değiştiremez.

    Yanıtla (2) (7)
  • OKUR / 21 Ağustos 2024 10:44

    İktidar sahiplerinin gerçek ile bir bağı kalmadı. Sadece işlerine nasıl yarar, ona bakıyorlar. Ancak kötü bir alış veriş yaptılar. En başta kendi çocuklarını kaybediyorlar.

    Yanıtla (9) (1)
  • Ekrem Hayri Peker / 21 Ağustos 2024 10:11

    ACI BİR DURUM. Ülkemiz bedelini ağır ödeyecek. "Rahip Bronson" balonu ABD''deki geleneksel destekleyicimiz Cumhuriyetçileri bize düşman etti. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar Türkiye karşıtlığında birleştiler.

    Yanıtla (3) (1)
  • Ali / 21 Ağustos 2024 09:59

    Siyaset bir zenginleşme kapısı olmaktan çıkmadığı sürece Türkiye gelişemez. Adam, vekil secilmeden önce anca karnını doyurabiliyordu seçildikten sonra servetinin hesabını yapamaz hale geliyor. Hiçbir vekil servetini aldığı maaşa ile yapamaz.

    Yanıtla (10) (0)
  • Av. Muharrem Balcı / 21 Ağustos 2024 09:57

    Bu ülkenin bundan daha önemli hangi sorunu olabilir?

    Yanıtla (3) (1)
  • Av. Muharrem Balcı / 21 Ağustos 2024 09:57

    Anayasal Denetim yoksa veya hükmü yoksa o ülkede Anayasa da yok hükmündedir.
    Türkiye Anayasasız yönetiliyor. Anayasa yok hükmünde ise tüm Anayasal kurumlar (Hükümet, yasama, yargı) yok hükmündedir.
    Türkiye en son 1980 ihtilalinde 2,5 sene Anayasasız yönetilmişti ve o dönemin adı "askeri darbe" idi.
    Şimdiki dönemin adı nedir?
    Hukukçular Derneği ve 2. Baro ve diğer tüm barolar anayasa ve anayasal denetimin yokluğunu, anayasal kurumların yokluğunu, bu kaos ortamını ne zaman konuşacaklar.

    Yanıtla (9) (1)
  • Av. Muharrem Balcı / 21 Ağustos 2024 09:56

    Sosyal medyada paylaştığım görüşümü değerlendirir misiniz?

    Bu konu bugün Türkiye'nin en acil konusudur.
    Heyy 2. Baro, Hukukçular Derneği!!!

    Şu anda Türkiye'de bir AYM yok. Varsa da kağıt üzerinde. Kararları uygulanmayan, Yargı ve Yönetimce kadük bırakılan bir kurum. AYM Anayasal Denetim yapamıyor. Yapsa da kimse takmıyor. Üstelik üyeleri yargılanmakla hedef gösteriliyor.

    Anayasal Denetim yoksa veya hükmü yoksa o ülkede +++

    Yanıtla (6) (1)
  • Necmi / 21 Ağustos 2024 09:17

    Siyasetin sefaletine hüngür hüngür ağlayasım geliyor.

    Yanıtla (5) (0)
  • Abdullah / 21 Ağustos 2024 09:09

    Anlamadım abi ne ???

    Yanıtla (0) (0)
  • Bilmemki / 21 Ağustos 2024 08:04

    Güzel yazı. Teşekkürler

    Yanıtla (5) (1)
  • Okur / 21 Ağustos 2024 07:39

    Nihayet dişe dokunur bir yazı gördüm. Şu anki AKP ve MHP siyasetçilerinin ne kadar vicdansız olabildiklerinin resmini çekmişsin. Merhameti hak etmiyorlar.

    Yanıtla (8) (1)
  • karar okuru - ... / 21 Ağustos 2024 02:54

    türkiyede siyaset, sosis yapımından farksız, bir de siyasetçinin dinsiz, imansız, utanmaz, vicdansız ve yalancı iftiracı olmasını gerektiriyor.

    Yanıtla (13) (1)