Geçen sezonun şampiyonu Trabzonspor, bütçe ve hedef kriterleri açısından bu sezonun en başarısız takımlarından biri artık.
Hatta kaybedilen hedef sayısı baz alınırsa (ki sırası ile Şampiyonlar Ligi, lig şampiyonluğu, lig ikinciliği, lig üçüncülüğü, lig dördüncülüğü ve Türkiye Kupası) ligde sezonun en başarısız takımı” olduğu bile iddia edilebilir, geçen yılın en başarılı takımı olan bordo-mavililerin.
Başarısızlık skalasında Trabzonspor’un hemen yanına ise 6 yıldır görevde olan başkanına ve onun sayısız transferine rağmen tek kupa alamayan Fenerbahçe ve bu sezon Avrupa kupalarına katılmadan yarışma avantajı ve çok sayıda yıldız oyuncu transferine rağmen Beşiktaş yazılabilir.
Galatasaray ise son 8 haftaya girerken avantajlı ve ipi göğüslemeye en yakın aday olarak görünmekte.
Bir önceki yazıda, Trabzonspor’un geçen sezonun tepesinden bu sezonun dibine nasıl bu kadar hızla indiğine dair hasbihal etmiştik. Lakin ne kadar hasbihal edilirse edilsin izahı oldukça zor bir durum. Birkaç isabetli transfer ile “Şampiyonlar Liginden bütçesinin çoğunu tedarik etme” ve bu sezon da geçen sezonun tekrarını yakalama şansından, son yedi maçın altısında averaj takımı durumuna inmenin izahını bizzat hoca ve futbolcular dahi yapamamakta zaten…
ABDULLAH AVCI
Trabzonspor, 8. Şampiyonluğunun mimarı Abdullah Avcı Hoca ile gelecekte bir planlama, bir strateji hatta belki bir ekol üzerine kafa yormak ya da kısaca istikrar aramak yerine kendi klasiğini tercih etti ve hocayı şampiyonluktan altı ay sonra gönderdi.
Oysa Avcı göreve başladığında Trabzonspor, kalesindeki milli takım kalecisi Uğurcan’a rağmen “ligin en çok gol yiyen takımı” olarak ve eksi averajı ile ligde tam on yedinci sırada bulunuyordu.
Bu sezonun kötü sonuçları hemen hatırlanacaktır şüphesiz ancak geçen sezon şampiyonluk yarışının en yoğun yaşandığı haftalarda bile Trabzonspor kulübü çevrelerinde hocayı bir an önce göndermek için hararetli kulislerin döndüğünü camiada birçok kişi biliyordu. Tuhaf olanı bilenler de çok şaşırmıyordu.
38 yıl sonra gelecek şampiyonluk kupası söz konusu iken hocanın kovulması olacak iş miydi, akıl ve mantıkla bağdaşır mıydı?
Olsundu.
Hoca kovulmalıydı.
Çünkü o cenahın futbol bilgisi, futbol anlayışı, ya da futbolu çok iyi bilmesi aslında sadece “hoca kovmaktan “ibaretti.
Dile kolay, bunu tam 38 yıldır başarı ile yapıyorlardı.
Bir şampiyonluk mu onları durduracaktı?
Tabi durduramadı ve klasik tekrar etti.
Avcı gelmeden önce makine gibi gol yiyen Trabzonspor, Avcı’yı gönderme çabalarının bizzat takımın içine kadar ulaştığı ve zirve yaptığı dönemden itibaren yeniden çok gol yemeye, Avcı gider gitmez ise yeniden” makine gibi gol yemeye” başlıyordu.
Ancak hocanın gitmesinin şart olduğunu düşünenlerin birçoğunun sloganı olan “dik futbol” tam olarak bu muydu o nu henüz bilmiyoruz.
NENAD BJELİCA
Avcı gönderilince bir süre hoca arayışında bulunan Bordo-mavililer, birçok teknik direktör isminin gündeme gelmesinden sonra Hırvat teknik direktör Nenad Bjelica’da karar kıldı.
Karakteristik özellikleri ön plana çıkan hocanın fazlaca enternasyonal başarısı bulunmamakla birlikte ağırlıklı performansı Hırvatistan liginde gerçekleşmiş.
Hırvat ligindeki başarı Türkiye liginde ne derece etkili olabilir şu an için soru işareti.
Ancak hevesini ve hedeflerini kaybetmiş, motivasyonsuz, maaşını almamış, birçoğu şimdiden transfere odaklanmış bir futbolcu kitlesi ile hocanın işi çok ama çok zor.
Bu oyuncuların bazılarını hatta birçoğunu gönderip yeni oyuncular transfer etmek ve o transferlerle mevcut kalanları kaynaştırarak iddialı ve yarışmacı bir takım kurmak ise çok zordan da daha zor.
Tabi aynı zorluk başkan sayın Ertuğrul Doğan ve yönetimi içince geçerli.
Giyilen ateşten gömleğin sıcaklığı kelimenin tam anlamı ile kavurucu.
Bu zorlu gelecekte Trabzonspor’un tek avantajı ise artık Trabzonspor takımı ile transfer yarışı yapacak bir başkanı olmayışı…
