Trabzonspor-Fenerbahçe; Türkiye derbisi

Uzunca sayılabilecek Dünya Kupası arasından sonra Spor Toto Süper Lig maçları kaldığı yerden yani 15. Haftadan itibaren başladı. 15. Haftanın en önemli karşılaşması şüphesiz Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmasıydı. Ve yine şüphesiz sadece haftanın değil sezonun da en önemli karşılaşmalarından biriydi Trabzonspor ve Fenerbahçe arasındaki Türkiye Derbisi…

“Türkiye Derbisi” tabirini bilerek ve belki de ilk defa kullanıyoruz. Zira 3 İstanbul takımı arasında ta Osmanlı’dan beri devam eden ezeli rekabete, 1974-75 sezonundan itibaren” resmi olarak” dahil olan Trabzonspor’un, İstanbul’un 3 büyük takımı ve özellikle Fenerbahçe ile oynadığı maçların ismi telaffuz edilirken sürekli bir anlam boşluğu tartışması sürüp gitmekte. Ligde birçok sezonun kaderini tayin eden önemde ve tarihi final niteliğinde maçlar oynayan Trabzonspor ve Fenerbahçe’nin kendi arasındaki maçlara, her iki kulüp aynı şehrin takımı olmadığı için “derbi” tabiri kullanmak teknik olarak doğru olmayabilir. “Büyük maç” tabiri ise göreceli bir ifade olabileceğinden, muhteva olarak iki takım arasındaki olağanüstü mücadeleyi tanımlamak için yeterli bir ifade değil sanki.

İki takım arasında 50 yıla yakındır devam eden amansız rekabeti, çok uzun yıllardır farklı şehirlerden gelerek zirve mücadelesi yapagelen Manchester United-Liverpool ya da El Clasico diye de anılan R.Madrid- Barcelona mücadeleleri misali, ulusal nitelikle dev bir kavram olarak “Türkiye Derbisi” diye adlandırmak en doğru ifade bize göre.

İstanbul gibi bir metropolden çıkan 115 yıllık Fenerbahçe kulübü ile Anadolu’nun Kuzeydoğusundan çıkmış ve kuruluşu 55 yıl ancak tarihi en az Fenerbahçe kadar eski olan Trabzonspor’un ezeli rekabeti bu tür özel bir tanımlamayı çoktan hak etmişti bize göre.

Türkiye Derbisi kavramını bu denli açıkladıktan sonra “kırılma maçı” ya da “liderlik mücadelesi” gibi kavramların bu maç için neler ifade ettiği üzerinde fazlaca durmadan direk müsabakaya değinmeye
çalışacağız.

Bu maça gelene kadar ligde ilk 13 hafta sonucunda 29 puan toplamayı başaran Fenerbahçe, sezon başında sansasyonel bir hamle ile takımın başına getirdiği Jorge Jesus önderliğinde, oldukça dominant ve hücumda kaydettiği ortalama üstü gol yüzdesi ile bir o kadar fantastik bir görünüm arz etmekteydi. J. Jesus hücum anlayışı ile oluşturduğu format ile Avrupa Liginde de grubunu lider olarak tamamlamayı başarmıştı. Bütün bu verilerden sonra, Dünya Kupası arasına 14. hafta Giresun spor mağlubiyeti ile girmiş olmasına rağmen şampiyonluk için “birinci favori” olarak zikredilmeye çoktan başlanmıştı Fenerbahçe için.

Trabzonspor ise Şampiyonlar Ligi ve ardından Avrupa ligine veda ederken ligde de geçen yıl topladığı puanın tam 10 puan gerisinde olarak Dünya Kupası arasına ancak 7. Sırada girebilmişti. Klasik futbol ukalası kesim fırsat yakalamıştı, şampiyon hocayı şampiyonluktan birkaç ay sonra kovmak için çaba harcıyor, kötü sonuç için pusuya yatıyor ve takımı adeta huzursuz ediyordu.

Açık olarak kâğıt üstünde Fenerbahçe net favoriydi. Hatta bazı duyumlara göre Fenerbahçe başkan ve yöneticileri galibiyetten oldukça eminlerdi.

Ancak bu maç bir TÜRKİYE DERBİSİ idi ve futbol maçlarının klasik maç öncesi tahmin ve yorumları burada çok fazla geçerli değildi. Evdeki hesaplar pek çarşıya uymuyordu burada.

Trabzonspor, 41461 taraftarını arkasına alarak maça lakabı misali adeta fırtına gibi başlıyordu. Maçlara ilk dakikadan itibaren hücum presle başlayan ve rakibine hemen üstünlük kurabilen Fenerbahçe, bu kez karşısında en az kendisi kadar sert pres yapan ve orta alanda rakip kontrolüne kesinlikle izin vermeyen dirençli bir rakip buluyordu. Maçın ilk yarısı klasik “kıran kırana” bir mücadeleye sahne oldu. Ancak mücadelenin dozu öylesine yüksekti ki iki bilekten birinin bu güreşi sürenin tamamına yayamayacağı çok açıktı.

Nitekim ikinci yarıda daha da yükselen bir dozda devam eden mücadelenin getirdiği sinir harbi, Fenerbahçe’nin sezon başından beri belki de en efektif futbolcusu M. Crespo’yu kurban seçiyordu. Sinir harbini kaldıramayan bu oyuncu, oldukça gereksiz ve bir o kadar anlamsız iki sarı kart görerek takımını eksik bırakıyordu. Hemen akabinde ise ligimizin en etkili santraforlarından biri olan Maxi Gomez , Bakasetas’tan aldığı mükemmel asisti gole çevirerek tabelayı Trabzonspor adına değiştiriyordu. Sonraki dakikalar da Trabzonspor pozisyon üstüne pozisyon yakalıyor ancak bazen beceriksizlikten, bazen de kaleci Altay’ın becerisinden gol bir türlü gelmiyordu. Ta ki 90+8 e kadar.

90+8 de, Trabzonspor’un bir başka yıldızı Mahmut Trezeguet, kendi hazırladığı pozisyonu şık bir vuruşla tamamlayarak, Fenerbahçe takımının maçtaki belki de en iyi ismi kaleci Altay’ı ikinci kez mağlup ediyor ve maçın skorunu ilan ediyordu; 2-0.

Bükülen bilek Fenerbahçe oluyordu.

6 puanlık hatta çok daha fazlası da olan maçı Trabzonspor net bir oyun ve üstünlükle kazanmıştı.

Lig adeta yeniden başlıyor, bu sonuçla G. Saray lider oluyor ve ligde kartlar yeniden dağıtılıyordu.

Türkiye’de futbol ile ilgili herkes fikstüre yeniden bakıyor ve kim kiminle oynuyor diye hesap yapmaya başlıyordu.

Buna TÜRKİYE DERBİSİ deniyordu. Yıllardır olduğu gibi ülkedeki futbol iklimini tepeden tırnağa etkiliyordu.

Trabzon’da 40 yıldır “hoca kovdurmayı” futbol zanneden ve bu maç için pusuya yatmış kesim tam bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Fıtratları gereği, sabırsızlıkla bir sonraki kötü sonucu bekleyeceklerdi. Kim bilir belki de çok bekleyeceklerdi. Zira Fenerbahçe maçındaki Trabzonspor, devre arası öncesi problemleri büyük oranda çözmüş, özgüvenini yeniden tahsis etmiş ve bu ligde bütün takımları yenebilecek güçte olduğunu adeta deklere etmişti. Trabzonspor şampiyonluğa göz kırpmıştı. Bize göre maçın yıldızı teknik direktör Abdullah Avcı idi. Üzerinde oldukça ince çalışma gerektiren bir taktik hazırlamış ve oyuncularına bunu kusursuza yakın uygulatmıştı.

Takımını, yerli ve yabancı tüm oyuncularını mükemmel motive etmişti. Üstelik karşısındaki dünya çapında şöhret bir hocaya karşı bunu yapmıştı.

Trabzonspor için aynı zamanda taraftarını da yeniden tribüne davet maçı oldu. Maç bitiminde Akyazı’da, fikstüre yani bir sonraki maçın kiminle ve nerede olduğuna bakan oldukça fazla taraftar göze çarpıyordu.

Çünkü Türkiye Derbisini Trabzonspor kazanmıştı.

YORUMLAR (13)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
13 Yorum