Şehir hastanelerinin serencamı

Şehir hastaneleri Sağlıkta Dönüşüm Programıyla gündeme geldi. İngiltere’den devşirilen bu yöntem çerçevesinde 42 bin 500 yataklı 31 hastane yapılması öngörülüyordu. Yaklaşık 27 bin yatak kapasiteli 20 hastanenin ihalesi yapıldı ve önemli bir kısmı hizmete girdi.

Şanlıurfa Şehir Hastanesinin sözleşmesi iptal edildi.

Son dönemde, işlettiği şehir hastanelerindeki bazı hizmetleri Danimarkalı bir şirkete devreden Rönesans Holdingin ihalesini kazandığı Fizik Tedavi Rehabilitasyon, Psikiyatri Ve Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanelerinin akıbetini bilmiyoruz (Ey şeffaflık neredesin?).

Şirketin internet sayfasında, bu hastanelerin yapımının devam ettiğine ilişkin bir bilgi bulunmaktadır. (http://rsy.com.tr/projeler/).

Sağlık Bakanlığının kendi internet sayfasında, sözleşmelerinin imzalandığı belirtilen 18 hastanenin içerisinde nedense bu hastanelerin ismi geçmiyor. (https://sygm.saglik.gov.tr/TR,33960/sehir-hastaneleri.html).

Sağlık Bakanı, 2020 Bütçe konuşmasında şehir hastanelerinin mevcut model ile yapımını sonlandırdıklarını, kalan hastaneleri milli bütçeden yapacaklarını söyledi. Bakan gerekçesini şu şekilde açıkladı: “Bütçede yatırım kaynağı varken, bu hastaneleri neden kiralama yöntemiyle yapalım?”

Sahi bu hastaneleri kiralama yöntemiyle neden ve nasıl yapıyoruz?

Gelin bir bakalım.

Yap-Kirala yöntemi

Bu yöntemi Dünya’nın başına İngiltere sardı. (İngiltere, bu yöntemi verimsiz bularak, 2018 yılı itibariyle uygulamasına son verdi). Maastricht Antlaşması ile Avrupa Birliği üyesi ülkelerin devlet borçlarına sınırlama getirildi. Bu sınırlamaya göre üye ülke devlet borçlarının GSYİH’ya oranının yüzde 60’ı geçmemesi gerekiyor.

İngiltere bu sınırlamanın arkasından dolaşmak niyetiyle bu yöntemi keşfetti. Muhasebe manipülasyonları sayesinde, bu yöntemden kaynaklanan borçlar devlet borcu olarak gösterilmemektedir. Bu nedenle de devlet borcu olduğundan düşük rapor edilmektedir.

Bildiniz.

Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin kamu finansmanının sağlam olduğu söylenen 2005 yılında bu yöntemi örnek aldı. Bu yöntem sayesinde devlet borçları gerçeğinden daha düşük gösterilecekti. Ayrıca cebimizden beş kuruş harcamadan da hastane yapılacaktı. (Gelecek geldi ve biz vergi mükellefleri milli bütçe üzerinden bu borçları çatır çatır ödüyoruz).

Bu yöntem çerçevesinde görevli şirket tasarım, finansman, inşaat, işletme ve bakım-onarım sorumluluklarını üstlenmektedir. Buna karşılık idareler görevli şirkete kullanım ücreti (kira) ödemektedir. (Bu yöntemle okul ve yurt yapılması da öngörülüyor). Bunun yanı sıra şehir hastanelerinde belirli hizmetleri görevli şirketler sunmaktadır. Bu hizmetlerin karşılığında ise hizmet bedeli ödenmektedir.

Politika

Şehir hastanelerinin başlangıçtaki ismi Entegre Sağlık Kampüsü idi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmalarında ‘Şehir Hastaneleri’ terimini kullanmaya başladıktan sonra, Sağlık Bakanlığı kendi metinlerinin tamamını bu şekilde revize etti. (Yeni sistemin, yeni normali).

Şehir hastanesi yapılacak şehirlerdeki mevcut hastanelerin kapatılmaları ve kurulacak şehir hastanesi kampüsüne taşınmaları öngörüldü. (İngiltere böyle bir kapatma politikası uygulamadı. Bu politika Dünyaya bizim hediyemiz).

Ankara’da açılan 3 bin 810 yatak kapasiteli Bilkent Şehir Hastanesi için 3 bin 415 yataklı 6 adet hastane kapatıldı.

(Kapatılan 484 yataklı Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2004 yılında vip hastane olarak hizmete girmişti. Hastanelerin kapatılma gerekçelerinden birisi de depreme dayanaksız olmalarıydı. AK Parti iktidarında yapılan 14 yaşındaki bu hastane ile 5 yaşında kapatılan Adana Numune Hastanesi deprem mevzuatına aykırı mı yapıldı? Sorumlular neredesiniz?).

Açılması öngörülen Etlik Şehir Hastanesi için ise 7 adet hastane kapatılacak.

Bin 355 yatak kapasiteli Bursa Şehir Hastanesi için bin 74 yatak kapasiteli 3 adet hastane kapatıldı.

Eskişehir Şehir Hastanesinin yatak kapasitesi bin 81. Bu hastane için 950 yataklı Devlet Hastanesi kapatıldı ve 2020 sonbaharında yıkıldı.

Salgın başlayınca Ankara’da bazı hastaneler yeniden açıldı. İstanbul ve Konya’da ise hiçbir hastane kapatılmadı.

Sonuç olarak şehir hastaneleri Türkiye’deki yatak kapasitesine ciddi bir katkı sağlamamaktadır.

(Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Şimdilik şu kadarını söyleyeyim. Nasıl bir itibar ise artık; mevcut hastaneleri yıkıp yeni binalar yapıyoruz).

Mevcut hastanelerin kapatılmasının birinci gerekçesi şehir hastanelerine giden hasta sayısını artırmaktır. Normalde, şehir içerisinde yanı başınızda bir hastane dururken şehrin öte ucundaki bir hastaneye hanginiz gider?

Yetkililer de bu sorunun cevabını biliyorlardı. Mevcut hastaneler kapatıldığından, sizler şehir hastanesine gitmek zorunda kalın ki yetkililer de bu hastaneler dolup taşıyor diyebilsin.

Gelin şimdi de bir diğer kapanma gerekçesine bakalım.

Araziler

Başlangıçta, Kanun’da olmadığı halde kapatılan hastanelerin arazileri ihaleyi kazanan şirketlere veriliyordu. Türk Tabipleri Birliğinin başvurusu üzerine Danıştay Etlik Şehir Hastanesinin sözleşmesindeki bu hükmü iptal etti.

Danıştay Onüçüncü Dairesi 6 Temmuz 2012 tarihinde verdiği kararla; “kapatılan hastanelerin arazilerinin ticari alan olarak tahsisinin hukuki dayanağı olmadığından” ihalenin yürütmesini durdurdu. Bakanlığın bu karara yaptığı itiraz reddedildi. Bu vesileyle Bakanlık bu uygulamasından vazgeçti.

Ancak, kapatılan bu hastanelerin ticari alan olarak kullanılmasına bir engel yok. İmarda yapılacak bir değişiklikle; şehrin merkezindeki göz kamaştırıcı bu araziler hâlâ ticari alan olarak kullanılabilir. (Türkiye’de imar rantı yoktur diyorsanız, sorun yok dağılabiliriz).

Evrensel sağlık hizmeti

Sağlıkta Dönüşüm Programının temel hedefi özellikle de yoksulların ve yaşlıların sağlık hizmetine düzenli biçimde ulaşabilmesidir. Çünkü nüfusun varlıklı kesimi özel sağlık hizmetlerine de kolayca ulaşabilir.

Şehir hastanelerinin önemli bir özelliği şehir dışında inşa edilmeleridir. Entegre sağlık tesisleri için gereken devasa araziler doğal olarak şehir merkezinde bulunmamaktadır.

Özel arabası olmayan yoksul vatandaşlarımız, toplu taşımayla bu hastanelere nasıl ulaşacak Allah Aşkına?

Vilayet binalarını şehrin merkezi olarak kabul edersek; şehir merkezinden Bursa Şehir Hastanesine taksiyle gidiş dönüş 60 dakikadır. 2019 yılı fiyatlarıyla taksi ücreti 150 TL’dir.

Bu süreler ve ücretler Ankara Bilkent Şehir Hastanesinde 60 dakika ve 110 TL’dir.

Kayseri’de 40 dakika ve 120 TL’dir.

Yolsuzluk!

Bir başka yazının konusu olmayı hak ediyor. KÖİ projelerinin fizibilite çalışmalarında inanılmaz derecede özensiz davranılıyor (Siyasi talimatla yapılan bu projelere hayır diyebilecek bir bürokrat var mıdır?)

Sayın okur dikkatinizi çekerim, şehir hastanelerinin fizibilite süreçlerinde yol ihtiyacı unutulmuş! (Ey ciddiyet).

Bilkent Şehir Hastanesine ulaşılacak yolları açmak için, Hacettepe Üniversitesinin ve ODTÜ’nün ormanlarında binlerce ağaç kesildi. (Çevreye verilen zarara bakar mısınız?).

Bursa ve Kocaeli’ndeki şehir hastanelerine ulaşımı sağlayacak raylı sistemlerin finansmanı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından sağlanmaktadır.

Hükümet İstanbul’daki şehir hastanesinin yollarını İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) yapmasını istedi. (İBB bu talebe hayır deyince, söylenmedik laf kalmadı. Fizibilite çalışmalarında yolları unutan bürokratlara ise bir şey söylenmedi).

Yatak kapasitesine göre bir pazar tanımı yaptım. Yaklaşık 27 bin yatak kapasitesine sahip şehir hastaneleri piyasasının yüzde 70,2’si 4 firmanın kontrolündedir.

Bu da şehir hastanelerinin ihalelerindeki oligopolistik/işbirlikçi davranış ihtimaline yönelik önemli bir göstergedir.

İyi pazarlar.

Not: Şehir hastanelerinin safahatına ilişkin değerli Özgür Erbaş’ın ‘Dipnot Yayınlarından’ kitabı çıktı. Ufkunuzu açacaktır, tavsiye ederim.

Şehir Hastaneleri: Altı Kaval Üstü Şişhane

YORUMLAR (29)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
29 Yorum