ProCecilik!
Depremin üzerinden 27 gün geçti. Hatay Büyükşehir Belediyesi bölgede içme suyu bulunmadığını söylüyor.
Bazı bölgelerde tuvalet ve banyo sorunu bulunuyor.
Derken TOKİ deprem evlerinin inşaatına başladığını açıkladı.
Herkes bunun fizibilitesi nasıl yapıldı zemin etüdü yapıldı mı, yer nasıl belirlendi diye sorgulamaya başladı. Malum depremde 500 bine yakın bağımsız konut yıkıldı. 50 bine yakın kaybımız, 100 binlerce yaralımız var. Kalanların çoğu açta ve açıkta.
Derken sosyal medyada bir video dönmeye başladı.
AK Partili Kahramanmaraş milletvekili masada oturduğu kişilere kâğıt üzerinde şehirde inşa edecekleri yapıları gösteriyor. Milletvekili hukukçuymuş.
Millet bununla kafa yaptı.
Değerli okur bu coğrafyada yapılan kamu yatırımlarında fizibiliteler aşağı yukarı bu yaklaşımla yapılıyor. Teknik detaylar çok da önemli değildir.
Nasıl mı?
Gelin bir bakalım.
KAMU YATIRIM PROJELERİ
1996 yılında 4 planlama uzmanı bir kitap yazdı: Kamu Yatırı Projelerinin Planlanması ve Analizi.
Dönemine göre iyi bir çalışmaydı. Bu uzmanlar kamu kurumlarından eğitim daveti aldılar. İdareler karşılığında telif ödemeyi teklif ettiler.
Yönetim bu arkadaşlara telif ödenmesine sıcak bakmadı. Bence yanlış yaptılar. Görevleri dışında yaptıkları bir çalışmaydı ve telif ücreti almaları haklarıydı.
Bu arkadaşlar da başkacana yayın yapmadılar.
Ne yani benim gibi karşılıksız sürekli yayın mı yapacaklardı?
Bu arkadaşlardan birisi Ak Parti iktidarlarında genel müdür, müsteşar yardımcısı ve müsteşar oldu.
Cumhuriyet tarihinde gerçekleştirilen KÖİ yatırımlarının % 74’ü (70 milyar dolar) bu dönemde yapıldı. DPT’de bu projelerin tamamında bu arkadaşın imzası var.
Diğer yazar genel müdür ve DPT’den sorumlu bakan oldu ve kankasını müsteşar yaptı. Kanka müsteşar başbakanlık müsteşarı oldu, Türk Telekom’da yönetim kurulu üyesi oldu ve döndü büyükelçi oldu.
Bunların da projelerin % 50’sinde (48 milyar dolar) imzaları var.
Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır.
Şehir içerisindeki şehir hastaneleri yıkılıp, şehir dışına hastane yapılmasına seslerini çıkarmadılar.
İskenderun Devlet Hastanesi gibi depreme dayanaksız hastaneler ortadayken, kaynakları depreme dayanıksız hastanelerin yapımında kullanalım diyemediler.
Dünya’nın en güzel üçüncü havalimanı olan Atatürk Havalimanı yıkılıp yeni havalimanı yapılırken bir şey diyemediler.
2,5 milyar dolara ilave bir pist ile İstanbul’un havayolu trafiği çözülebilecekken, 10 milyar avroya yeni bir havalimanı yapılmasına itiraz edemediler.
Değil İstanbul’u ülkeyi ve bölgeyi mahvedecek Kanal İstanbul projesine hayır diyemediler.
Bu projeler İstanbul’da kuzey ormanlarını yerle yeksan edecek diyemediler.
Uşak’ta ve Eskişehir’de havalimanı varken kimsenin uçmayacağı Zafer Havalimanını niye yapıyorsunuz diyemediler.
Çanakkale Köprüsüne ihtiyaç yok. Hadi yapıyorsunuz 1.510 metre uzunluk yeterliyken, 2.023 metreye neden çıkarttınız diyemediler.
Yapmayın etmeyin diyenlere ne diyorlardı peki? Hizmete engel olmayın.
Bunları sizlere çok yazdım.
Deprem üzerine gelen siyasi deprem ile de çok yoruldum.
Ben burada susayım da bir başka planlama uzmanı anlatsın. Kamu yatırımlarında öncelik nasıl belirleniyormuş ve fizibiliteler nasıl yapılıyormuş?
TANIĞIMIZ KONUŞUYOR
Tarih 2012. Yer Eskişehir yolunda lüks bir otelin toplantı salonu. Gündem 10. Kalkınma Planı Kamu Özel İşbirliği Özel İhtisas Komisyonu Toplantısı.
KÖİ projelerinin hazırlık çalışmalarını tartışıyoruz. Bundan sonrasını uzmanın kendi ağzından dinleyelim mi?
“Şimdi ben önce kendi tecrübemden biraz bahsetmek istiyorum. Bizim dairemiz projelere görüş veren bir daire. Bize diğer sektör uzmanlarından projeler geliyor. Örneğin Ağrı’da et kombinesi projesi geldi. Etin satış fiyatı alış fiyatından düşük. Yani kurum zarar edecek. Bu konuda olumsuz görüş veriyoruz. Fakat bakıyoruz Başbakan Ağrı’ya gitmiş et kombinesi yapılacak demiş. Başbakan diyorsa yapılıyor.”
“Efendim başka bir proje. Kadıköy-Kartal Metro Projesi görüş için geldi. Bakıyorum, meğerse Başbakan tarafından projenin temeli atılmış. Yani proje yürüyor aslında. Bir nevi işleri daha sonradan kılıfına uydurmaya çalışmak gibi bir gayret var.”
“Temel amacımız kaynakların verimli kullanımı, en optimum şekilde değerlendirelim. Nereye harcamak mantıklıysa oraya harcayalım. Ancak çoğu kuruluş kendi projesini mantıklı görüyor. Yani öncelikli projemiz bu diyen yok. Mesela yatırım teklifleri alıyoruz. Başlangıçta herkese 3 milyar TL limitiniz var diyoruz. 9-10 milyar teklif geliyor. Hadi teklifi azaltıyoruz. Daha sonra ek ödenekle artırıyoruz. Geçen sene Karayolları Genel Müdürlüğünün 3 milyarlık bir limiti vardı. Ek ödeneklerle 9-10 milyar TL harcadılar. Yani yatırım programında belirtilen rakamın üç katı kadar harcadılar. Neden? Bu siyasi iradenin önceliği, buna bizim karşı koymak gibi artık ne diyeyim, kabiliyetimiz mi yok diyeyim, öyle bir durum var.”
Değerli meslektaşım siz uzmanlarda o kabiliyet var aslında. Ancak az önceki bahsettiğim koca koca apoletlere sahip olanlarda o kabiliyet yok. Yoksa yıllarca o sıcacık koltuklarında nasıl oturacaklardı?
Unutmayın göğsü madalya dolu kişiler, kolay eğrilir zor doğrulur.
Uzmanımızı dinlemeye devam edelim lütfen.
“Şimdi en son örnek Sağlık Bakanlığından gelen fizibiliteler. Bir arkadaşımız bir çalışma yaptı. Başbakanın seçim meydanlarında vaat ettiği şehir hastanelerini çıkardı. Hangi ilde ne yapılacak? Şimdi Sağlık Bakanlığı da verilen talimat çerçevesinde bize fizibilite gönderiyor. Fizibiliteler bir tane yapılmış, sonra ilin adını kopyala yapıştır diye değiştirmişler ve göndermişler. Bütün hastanelerde İstanbul’a gelen konukların kalabileceği otel düşünülmüştür diyor. Hâlbuki hastane İzmir’de.”
“Durum içler acısı, yani fizibiliteler maalesef işi kılıfına uydurmak. Ben aslında kurumları da suçlamıyorum. Kurumlarda bunu hazırlayabilecek kapasite yok. Bilmiyorum bazı siyasiler de bu yap-işlet-devretleri zannedersem bedava bir iş yaptırıyoruz filan zannediyorlar. Bunu böyle zannediyorlar. Bu bakımdan benim diyebileceğim, yani siyasi iradeyi çok iyi aydınlatmak gerekiyor. Burada kime görev düşüyor bilemiyorum.”
Değerli meslektaşım bilemediğini de ben söyleyeyim. Yukarıda bahsettiğim çok postlu bürokratlar var ya görev onlara düşüyordu.
Ancak onlar senin dediğin uyarıları yapsalardı, o anlı şanlı makamlarda 20 yıldır oturabilirler miydi?20 yıl!
Değerli okur sizler de dert etmeyin lütfen. O konut fizibilitelerini bu şekilde yapanlar da bulunur, onaylayanlar da.
Asıl olan koltuktur.
İyi pazarlar.