Özel İhtisas Komisyonu vakası

Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ceyhun Elgin “Kayıt Dışı İktisat” isimli bir YouTube kanalında çok değerli videolar paylaşıyor. Şiddetle tavsiye ederim.

Son videosu 12. Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonuyla (ÖİK) ilgili. Videoda anlatılanları kendi zaviyemden de biliyordum. Ancak kişisel algılanır endişesiyle susuyordum ve konuyu gündeme getirmiyordum.

Ancak bu videodan sonra yazmam şart oldu.

Konuyu kısaca özetleyeyim. Bir ay kadar önce hocayı aramışlar ve ÖİK üyeliğine davet etmişler. Ceyhun hoca daveti kamu hizmeti olarak değerlendirmiş ve kabul etmiş. 12 Aralık’ta bir e-posta göndermişler ve mealen demişler ki “sektör temsilcileri ve akademisyen ağırlığı ile salonun kapasitesi göz önünde bulundurularak katılımınızı uygun bulmuyoruz.”

Değerli okur planlama eski uzmanı olarak ben utandım.

Başka iktisatçılara da aynısını yapmışlar.

Hocayla görüştüm konuyu bir de kendisinden duymak istedim ve bu iktisatçıların kimler olduğunu sordum.

İzinlerini almadığım içi isimlerini burada yazamıyorum. Ancak net biçimde söyleyeyim. Tamamı Türkiye’nin yüz akıdır. Üstüne alanlarında dünyanın önde gelen akademisyenleridir.

Bir meslektaşım da utanmış olacak ki hocayı arayıp özür dilemiş. İsimlerinin çizilme nedenini bilmediklerini ifade etmiş.

Değerli meslektaşım sana bana ne oluyor da utanıyoruz. Utanması gerekenler anlı şanlı makam odalarında ve arabalarında zevk ve sefa içerisinde yaşıyorlar.

Onlar utansın.

Nasıl mı?

Gelin bir bakalım.

5 YILDIZLI OTEL MERAKI

İki adet ÖİK’yı bizzat koordine ettim. Bir ÖİK’da organizasyon komitesindeydim. Birinde üye, en sonuncusunda da raportördüm. (Değerli okur kişiselleştirmemek adına sustum demiştim ya. Bir önceki planda raportörü olduğum alanda kurulan ÖİK’ya bu defa üye olarak dahi çağrılmadım. O raporumdaki tespitler 11. Planın sayfalarında hala duruyor.)

Bu iktidardan önce, ÖİK’lar Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) toplantı salonlarında yapılırdı. Şehir dışından gelenlerin otobüs ve tren biletlerini DPT öderdi. Katılımcılar öğle yemeklerini DPT’nin yemekhanesinde yerlerdi. Ücreti de kendi ceplerinden öderlerdi. Bütçeden toplantıda içilen çayların parası ödenirdi.

Uzmanların ilişkisi iyi olduğu kurumlardan mekân desteği alınırdı.

Unutmam, 8. Plan kapsamında oluşturduğumuz “Rekabet Hukuku ve Politikaları ÖİK’sının” toplantılarını Rekabet Kurumu’nun toplantı salonunda yapmıştık.

AK Parti iktidarının atadığı memurların öyle bir şatafat merakı varmış ki değmeyin gitsin.

Bu arkadaşlar öncelikle toplantıları lüks otellere taşıdılar. Şehir dışından gelen üyeleri uçaklarla taşıdılar.

Sonra alışkanlık haline getirdiler ve bütün kamu kurumları toplantılarını 5 yıldızlı otellerde yapmaya başladılar. Hatta bazıları daha da ileriye giderek Antalya’daki otellerdeki toplantılara aileleriyle birlikte katıldılar.

Nereden nereye?

NEDEN ÖİK?

Değerli okur lafı eğip bükmeden hemen söyleyeyim.

Şu anda 12. Kalkınma Planını hazırlamakla sorumlu kurumun başındaki isim “plan kültürünü” bilmez.

Nereden mi biliyorum?

Söyleyeyim.

Kendisiyle DPT’ye 1989 yılında birlikte girdik. (Değerli okur bu arada DPT 1989 girişliler ayrı bir vakadır. Söz size bunu da yazacağım.)

İkimiz de işe Teşvik ve Uygulama Başkanlığında (TUB) başladık. O birimdeki çalışma kültürüyle hiç barışamadım. Kısa bir süre sonra başka bir birime geçtim.

Daha sonra, TUB DPT’den alınıp Hazine Müsteşarlığı’na bağlandı.

Bu nedenle ilgilinin plan kültürünü bilmediğini söyledim. Yoksa konu kişisel değil.

Plan kültürünü bilmediği için de Türkiye’nin yüz akı hocalarının söyleyeceklerinden çekinmiş ve isimlerinin üzerini çizmiş.

Değerli okur kalkınma planlarının temel mantığı katılımcılığa dayanır. Katılımcılığın sağlandığı ana platform ise ÖİK’lardır.

Ülkenin can alıcı meselelerine ilişkin ihtiyaç duyulduğu kadar ÖİK kurulur. Sayı sınırı yoktur.

Konunun önde gelenleri komisyonlara davet edilir. Bunların başında da akademisyenler gelir. Hukukçular, mühendisler, iktisatçılar, kamu görevlileri, özel sektör çalışanları ve finansal kurumların temsilcileri bu komisyonların doğal üyeleridir.

Üye sayısında da sınırlama yoktur.

(Yer yok diye hocaların isimlerini çizmişler ya. Toplantıları düzenlediğiniz 5 yıldızlı oteller bin kişiyle düğün yapıyorlar. 5 tane hocayı mı ağırlayamayacaklar. Güldürmeyin milleti kendinize!)

Planlama uzmanları komisyonlarda raportör olarak görev almaz. Komisyonlar başkanlarını ve raportörlerini kendileri seçerler. Planlama uzmanları sadece komisyonların çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla destek hizmet sağlarlar.

Komisyon üyeleri eteklerindeki taşları dökerler. Tabii ki planlama uzmanları da fikirlerini söylerler. O kadar!

Daire başkanının üzerinde kimse komisyonların oluşumuna ve çalışma usulüne ilgi göstermezdi.

Uzmanlar komisyonlarda yapılan tartışmalardan üretilen raporlardaki bilgileri kalkınma planlarının metinlerinde girdi olarak kullanırlardı.

Kalkınma planları TBMM’de görüşülür ve resmiyet kazanırdı.

“Kalkınma planları demokratik metinlerdir” dememin gerekçesi tam da buydu.

Planlar milletin vekillerince yürürlüğe konulduğu için tüm ülkenin bu metinlere saygı duyması beklenirdi.

BİRİNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI

Birinci Plan 1963 yılının ocak ayında yürürlüğe girdi.

Dönemin Başbakanı sunuşunda şunları söylemektedir: “Birinci Beş Yıllık Plânın yürürlüğe konmasıyla memleketimiz yeni bir iktisadi hayat düzenine girmiştir. Bu düzen, idarenin, iş adamlarımızın ve halkımızın geniş anlayış ve işbirliği içinde çalışmalarını gerektirmektedir.”

Planlar katılımcılık derken kastım buydu.

Üstüne Planın bizatihi kendisi hazırlıklar aşamasındaki katılımcılığı şu şekilde açıklıyor: “Plân çalışmalarında bir yandan bilim alanındaki en ileri teknikler cesaretle kullanılırken, öte yandan plânm yurt gerçeklerine en uygun şekilde hazırlanması için gerekli çaba gösterilmiştir. Çeşitli kesimlerle ilgili çalışmalar, proje öncesi ve proje incelemeleri plân hedeflerinin gerçekçi esaslara göre tespitinde yardımcı olmuştur. Bu çalışmalar, ilgili konulardaki tecrübeli uzmanların katılmasıyla yapılmıştır. Bunun için bir bilgi toplama seferberliğine girişilmiş, kamu kuruluşlarındaki uzmanlar yanında özel kesimdeki uzmanlardan da faydalanılmıştır. «KALKINMA PLÂNI», Türk idaresinin toplu çabasının bir ürünü ve ortak eseridir.”

Peki Türkiye’nin yüz akı akademisyenlerinin isimlerinin kolayca çizildiği bir dönemde; “12. Kalkınma Planı Türkiye’nin toplu çabasının bir ürünüdür” diyebilecek miyiz?

Çokta öteye gitmeyelim.

12. Kalkınma Planı Hazırlıklarına İlişkin 2022/10 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinde Sayın Cumhurbaşkanı “kalkınma hedeflerimizin hayata geçirilebilmesi için Plan hazırlıklarının en üst seviyede yürütülen katılımcı bir anlayışla ele alınması önem arz etmektedir” diyor.

En üst seviyede katılımı böyle mi sağlıyorsunuz?

Sizin bilgi toplama seferberliğiniz de bu mudur?

Güldürmeyin!

İyi pazarlar.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum