Müteahhitler ekonomi yönetimine güvenmiyor mu?
Uzunca yıllar Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalıştım. Sonra da akademiye geldim.
Çalışma hayatım boyunca ekonomik gidişatta bu kadar ağır bir süreç görmedim.
Çarşıya pazara çıktığımızda neyin ucuz neyin pahalı olduğunu anlayamaz olduk. Çünkü fiyatlar sinyal verme kabiliyetini yitirdi.
Sadece almaya gücümüz yetiyor mu yetmiyor mu diye bakar olduk.
Her güne yeni bir gelişmeyle uyanıyoruz.
Baksanıza Yargıtay hem Anayasa Mahkemesine hem de TBMM’ye ayar verdi.
Verdi de ne oldu? 7 Kasım 2023’te 359,9 olan Türkiye’nin risk primi (CDS), 11 Kasım itibariyle 10 puan artarak 369,3’e yükseldi.
Belirsizlik kurlardaki artışa ve dolayısıyla mal ve hizmetlerin maliyetlerine/fiyatlarına yansıyacak.
Olan ise ücretliye olacak.
Nasıl mı?
Gelin bir bakalım.
SABİT GELİRLİLER
Bir grup sabit ücretli memurlar, emekliler ve asgari ücretliler.
Asgari ücretler 2016 yılına kadar yılda iki defa artırılırdı. 2016 yılına gelindiğinde ekonomide istikrar sağlandığı düşünülerek artışlar yılda bir defaya indirildi. Ancak son yıllarda enflasyonun kontrolden çıkmasıyla artışlar 2022 yılında memur ve emeklilerde olduğu gibi ikiye çıkarıldı.
Çıkarıldı da ne oldu peki?
Bu tür ücretlilerin durumu çok daha iyi mi oldu?
Bakalım.
Nereye mi bakalım?
Daha önce Başkent Üniversitesi hocalarından Dr. Selim Soydemir’in bir çalışmasına atıfla şunları yazmıştım: “6 ayda bir yapılan ücret artışı ve enflasyon farkı uygulaması enflasyon artışının bir an için yakalanmasını sağlamaktadır. Ancak, enflasyonun sürekliliği nedeniyle akabinde ücret kaybı birikmeye başlamaktadır. Yeni maaş artışına kadar kayıp devam etmektedir.” (9 Ekim, 2022)
Sıklıkla söylüyorum. Ortalıkta enflasyonla gerçek anlamda mücadeleyi hedeflemiş ve kısa vadede sonuç yaratacak bir “ekonomik istikrar programı” yok. YOK.
TCMB politika faizini % 8,5’dan %35 artırdı. Para politikasında da sadeleştirmeye gidiyor.
Onun dışında da bir şey yok.
Pardon var.
Seçim sonrası ertelenen akaryakıt fiyatları % 50 civarında artırıldı. Ek vergiler getirildi.
Enflasyonun düşürülmesi için tüketimin daraltılması ve üretimin artırılması hedeflendi.
Tüketimin daralmasının ilk aşaması halkın yoksullaştırılmasıydı.
Halkın derken yanlış anlamayın, ücretlilerin demek istemiştim.
Hatırlayın lütfen.
Temmuz ayında basına yansıyan haberlere göre ekonomi kurmayları asgari ücrete yılda iki defa yerine bir defa zam yapılmasını istiyorlarmış. Asgari ücrete yılda iki defa yapılan zam enflasyona neden oluyormuş.
Yılda bir defa zam yapılırsa asgari ücret enflasyon karşısında daha hızlı eriyecek ve asgari ücretli ihtiyaçları için alış veriş yapamayacak ve böylece tüketim düşecek.
Bitmedi.
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre “Mehmet Şimşek, ücret artışları geçmişe endekslenmesin ve yılda bir kez olsun diye düşünüyor” diye bir iddiada bulundu ve ekledi, “böyle olursa 2024 başında ücretler % 36 artırılacak, yılsonuna kadar ayarlama yapılmayacak.” (8 Kasım, 2023).
İddianın doğruluğunu zaman gösterecek. Ama Sayın Bakanının gözünün ücretleinr üzerinde olduğu kesin.
Değerli okur ama başka bir ücret grubuna ilişkin başka bir iddia var ki içimizi ferahlatıyor!
Hangi grup mu?
Devam edelim.
İMTİYAZLI ÜCRETLİLER
Hani Hazine ve Maliye eski Bakanı bir TV programında karşısında ezile büzüle soru soran bir şahsa “maaşını dolarla mı alıyorsun” demişti ya. (O vakit dolar kuru 7,28 TL idi.)
Evet maaşını dolarla alan bir imtiyazlı ücretli grubu var.
Karayolları Genel Müdürlüğü ulaştırma YİD sözleşmelerinde döviz üzerinden cömert gelir garantileri veriyor.
Sözleşmeye göre dolar/avro üzerinden belirlenen ücret ABD’deki/Euro Bögesindeki enflasyona göre her yıl zamlanıyor. (Örneğin sözleşmeye göre Osmangazi Köprüsünün geçiş ücreti 35 dolardır. Enflasyon artışıyla bu ücret KDV hariç 48 dolar oldu.)
Sonra yılsonu dolar kuru üzerinden TL’ye çevriliyor ve bu ücret bir yıl boyunca yürürlükte kalıyordu.
Sözleşme imzalandığında dolar kuru 1,47 TL idi.
O yıllarda ulaştırma YİD sözleşmelerini imzalayanlar, sözleşme süresi boyunca kurun bu seviyelerde devam edeceğini düşünmüş olmalılar.
Neden olmalılar diyorum?
2018 yılındaki Rahip Brunson krizinden sonra dolar kuru hızla artmaya başlayınca YİD müteahhitleri memur ve emekliler gibi mızmızlanmaya başladılar.
Memurlar ve asgari ücretliler “yılbaşında yapılan artışla enflasyonu bir nebze olsun yakalıyoruz ama yıl içerisindeki enflasyon artışı nedeniyle bu artışın hayrını göremiyoruz” diyorlardı ya.
Aynı gerekçeyle imtiyazlı ücretlimiz YİD müteahhitleri de dolar kuru artışı nedeniyle mağdur olduklarını ileri sürdüler.
Şimdi bu gruba neden imtiyazlı dediğimi açıklayayım.
KGM önce bu ücretleri de memurlar gibi yılda iki defa artırdı.
Yetmedi.
Bu imtiyazlılar yine mızmızlanmaya başladılar.
KGM 2022 Ekiminde bu ücretleri yılda 4 defa artırmaya başladı.
Şimdilerde Ankara’da bir bilek güreşi var.
2024 yılında 4 defa ücret artışına gidilecek mi gidilmeyecek mi? Yoksa ücretler yılda iki defa mı artırılacak.
Devletin liyakatli bürokratları 4 defa artışa karşı çıkıyor.
İmtiyazlı ücretliler bırakın yılda 4 kez artışı her ay artış istiyorlar.
Şimdi de yazının başlığına dönelim.
Bu imtiyazlılar maaşlarını neredeyse birebir dolarla almak istiyorlar.
Anladığım kadarıyla 2024 yılında doların başını alıp gideceğini düşünüyorlar.
Bu nedenle “müteahhitler ekonomi yönetimine güvenmiyorlar mı?” diyorum.
Şimdi de şu parmak sorusunu buraya bırakalım.
Sayın Bakan memurlara, emeklilere ve asgari ücretlilere gösterdiğiniz şahinliği, bu imtiyazlılara da gösterebilecek misiniz? Yoksa liyakatli bürokratların bileklerinin bükülmesine sessiz mi kalacaksınız?
İyi pazarlar