Kayıt dışı ekonominin boyutu
Eski AK Parti Genel Başkan Yardımcısı “işverenler, yatırımcılar, sanayiciler Suriyelilerden memnun. Bazı yerlerde Suriyelileri çekin, ülke ekonomisi çöker” demişti. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı da geçen hafta “şimdi bazı şehirlerde sanayiyi onlar (sığınmacılar) ayakta tutuyorlar” demiş.
Gaziantep ve Kayseri ticaret odaları başkanları, sığınmacıların katkılarından çok, neden olabilecekleri olası sorunları dile getirerek, siyasetçilerinkinin aksine görüş belirtmişler.
https://www.dunya.com/gundem/sanayiyi-suriyeliler-mi-ayakta-tutuyor-haberi-629237
Siyasetçilerin konuşmalarından; sığınmacıların sanayici olarak mı ya da çalışan olarak mı sanayiyi ve ülke ekonomisini ayakta tuttuklarını anlayamadım. Sığınmacılar sanayici ise şirketleri ticaret siciline kayıtlı mı? Vergi ödüyorlar mı? Çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları var mı? Bu sorulara cevabınız evet ise ekonomik olarak şimdilik bir sorun yok. (Tabii ki her dört gencimizden birisinin işsiz olduğunu dert etmiyorsanız!).
Değeli okur, eğer sığınmacılar kayıt dışı çalışarak sanayiyi ayakta tutuyorlarsa, sorun gerçekten çok büyük. (Değerli okur sığınmacılığın siyasi yönü ve boyutu bu yazının konusu değildir).
Nasıl mı?
Gelin bir bakalım.
KAYIT DIŞI EKONOMİNİN KAPSAMI
Kayıt dışı ekonomi; parasal, yasal ve idari nedenlerle resmi kurumlardan gizlenen bütün ekonomik faaliyetlerdir.
Parasal nedenler vergi ve sosyal güvenlik ödemelerinden ve yasal nedenler de bürokrasi ve yasal düzenlemelerinden kaçınmayı içermektedir.
İdari gerekçeler yolsuzluk düzenlemelerindeki, kurumların kalitesindeki ve hukukun üstünlüğündeki yetersizlikten kaynaklanmaktadır.
Kayıt dışı faaliyetler, kayıt içine alınırlarsa resmi hale gelecekler ve ülke ekonomisine gerçekten katkı sağlayacaklardır. Aksi takdirde, sadece kayıt dışı faaliyetlerin sahiplerinin refahlarını artıracaklardır.
Kayıt dışı firmalar vergi ve sosyal güvenlik primi ödememektedir. Finansmana erişim sağlayamamaktalar ve verimsiz çalışmaktadırlar. Bu nedenle de ölçekleri küçük kalmaktadır.
Kayıt dışı işletmelerdeki çalışma koşulları, kayıtlı işletmelere göre daha kötüdür.
Kayıt dışılığın yüksek olduğu ülkelerdeki büyüme hızları, potansiyellerinin çok daha altındadır.
KAYIT DIŞILIĞIN BOYUTU
Yakınlarda kayıt dışı ekonomiyle ilgili IMF’nin editörlü bir kitabı* çıktı. Çalışmanın bölümlerinden birisinde, Türkiye dâhil 158 ülkedeki kayıt dışı ekonominin boyutu tahmin ediliyor.
1991 yılında Türkiye’de kayıt dışı ekonominin GSYİH’ye oranı % 36 imiş. 2003 yılına gelindiğinde, yani 12 yıl içerisinde bu oran % 4 azalarak % 32,07’ye düşmüş. 2003-2017 yılları arasında ise % 27,2’ye gerilemiş. (Grafikteki siyah sütun).
Değerli okur, bu iyi bir gelişmedir. Ancak, çalışmanın yazarları Türkiye verilerinin çok dikkatli okunmasını tavsiye ediyorlar.
Son 10 yılda, çoğu ülke ve özellikle de Orta Doğu ülkeleri yoğun sığınmacı akınından çok etkilendi. Yazarlar, kullandıkları modellerin bu gelişmelerin etkilerini hesaplayamadıklarını; bu nedenle de Ürdün, Lübnan ve Türkiye’deki kayıt dışı ekonominin boyutunun gerçeğinden daha düşük tahmin edildiğini söylüyorlar.
Gelin, yazarları tarafından düşük tahmin edildiği söylenen Türkiye verisini Avrupa ülkeleriyle karşılaştıralım. Grafikte, bu çalışmadan hareketle 32 Avrupa ülkesindeki kayıt dışı ekonominin büyüklükleri gösterilmektedir. Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü açısından, Türkiye 32 ülke arasında Bulgaristan’dan sonra ikincidir. (Sığınmacı akınını da göz önünde bulundursanız birincidir).
Türkiye’yi, Hırvatistan, Romanya ve Estonya izlemektedir.
32 ülke arasında kayıt dışı ekonominin GSYİH’ye oranı ortalamada % 16,6’dır. (Grafikteki kırmızı sütun).
Bu oran Birleşik Krallık, Hollanda, Lüksemburg, Avusturya ve İsviçre’de % 10’un altındadır.
Türkiye’nin de üyesi olduğu OECD ülkelerinde ise bu oran 2000-2009 arasında % 15,28’dir.
(Değerli okur, Avrupa devletlerinin “aman parasını verelim de sığınmacılar sizde kalsın” demelerinin bir nedeni de bu oranlar olabilir mi?).
KAYIT DIŞILIĞIN NEDENLERİ
Çalışmada, kapsamlı bir literatür incelemesi de yapılıyor ve kayıt dışılığın nedenleri açıklanıyor.
Öncelikle, yüksek vergi ve sosyal güvenlik oranları kayıt dışılığı özendirmektedir. Vergi öncesi ve sonrası gelir arasındaki fark büyüdüğü ölçüde, kayıt dışılık da artmaktadır.
Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü artınca vergi gelirleri düşüyor. Finansman yetersizliği nedeniyle de kamu hizmetlerinin kalitesi bozuluyor. Kamu hizmetlerinin kalitesini artırmak amacıyla; ihtiyaç duyulan finansman daha da yüksek vergi oranlarıyla sağlanmaya çalışılıyor. Bu da kayıt dışılığı tekrar artırıyor.
Daha düşük vergi oranına sahip olan ülkeler, daha yüksek vergi geliri elde ediyormuş.
Yolsuzluğun yüksek olduğu ülkelerde, bürokratlar büyük gayri resmi ekonomik faaliyetleri hoş görüyorlarmış.
Mülkiyet haklarının korunduğu ve sözleşmelerin icrasının teminat altına alındığı ülkelerde resmi ekonomik faaliyetler de artıyormuş.
İdari usul süreçleri zor ve düzenlemelerin yükü yüksek olan ülkelerde de firmalar resmi kurumların gözetiminden kaçıyormuş.
Diğer şeyle sabitken; işsizlik oranları arttığı ölçüde, kayıt dışı ekonomi de büyüyormuş. (Değerli okur her dört gencimizden birisi işsiz demiştim ya. Hah işte! Konu tam da budur. İşsiz gençlerimiz kendi paralarını kazanmak adına her türlü olumsuzluğu göze alıyorlar).
Ekonomik faaliyetler kayıt içine alındığı ölçüde kayıt dışı istihdam düşüyormuş.
Hülasa, düzenlemeleri basit, karar alma süreçleri katılımcı ve şeffaf, vergi oranları düşük, hukukun üstünlüğünün sağlandığı, yolsuzluğun az olduğu ülkelerde kayıt dışı ekonominin boyutu da düşüyor.
Değerli okur sizce Türkiye bu alanlarda ne durumdadır? Cevabınıza göre son sözü de siz söyleyin, lütfen.
İyi pazarlar.
*Medina, L. Ve Schneider, F. 2021. The Evolution of Shadow Economies through the 21st Century. İçinde, (Editörler: C.C. Deléchat ve L. Medina). The Global Informal Workforce: Priorities for Inclusive Growth. IMF Yayınları, s.10-69.