Elektrik dağıtım şirketleri yatırım yapmıyor mu?
İki yıl önce Isparta ve Niğde’deki kar yağışı nedeniyle günlerce elektrik kesintisi yaşandı.
Elektrik bir kamu hizmetidir. Yedi gün yirmi dört saat kesintisiz sağlanmalıdır.
Ne gezer.
Yakınlarda da yağmur nedeniyle suda oluşan akım nedeniyle İzmir’de iki vatandaşımızı kaybettik.
Belediye ve ilgili şirketin çalışanlarından bazıları tutuklandı.
Sanki sistemin hiç suçu yok.
Dağıtım sisteminin denetçileri TEDAŞ ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan (EPDK) ses çıkmıyor.
Oysa baş sorumlu dağıtım şirketleri ve bu kamu kurumlarıdır.
Nasıl mı?
Gelin bir bakalım.
ELEKTRİK DAĞITIM HATTI KORUMA VE KONTROLÜ
İzmir’in Konak ilçesinde 12 Temmuz’da sağanak sırasında su birikintisine basan Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay, elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmişti.
Dağıtım şirketi belediyeyi belediye de dağıtım şirketini suçladı.
Elektrik dağıtım hattı koruması ve kontrolü, kesintisiz enerji sağlanmasında, ekipmanın korunmasında ve kesinti süresinin en aza indirilmesinde hayati bir rol oynamaktadır.
Dağıtım hattı korumasının birincil hedefi, mümkün olan en kısa sürede arıza tespiti, arıza izolasyonu ve arıza gidermeyi içermektedir.
Dağıtım hattının korumasını bileşenleri koruma röleleri, devre kesiciler ve iletişim sistemlerinden oluşmaktadır.
Konunun uzmanı değilim.
Ama elektrik iletim ve dağıtım sistemleri hakkında uzmanlığına inandığım kaynağımdan aldım bu bilgileri.
Kaynağım der ki İzmir’deki dağıtım hattında koruma sistemi çalışsaydı söz konusu kazanın olmayacağını söylüyor ve ekliyor: “elektrik dağıtım kablolarında kaçak olmadığı sürecek suda akım oluşmayacaktır. Elektrik kablolarında bir kaçak olmuş ki suda akım oluşmuş. Elektrik kablolarında kaçak varsa bile koruma sistemi devreye girecek ve kısa devreyi fark ederek elektrik kesilecektir. Demek ki İzmir’de etkili bir koruma sistemi yokmuş.”
Bu durumda söz konusu kazanın ana sorumlusu ilgili şirket ve sistemi denetlemekle yükümlü TEDAŞ’tır.
Ancak Sayıştay raporlarından öğreniyoruz ki TEDAŞ denetim işlevini etkili biçimde yerine getirmiyor.
Peki ne yapıyor?
Devam edelim.
GENEL AYDINLATMA GİDERİ
Halen büyükşehir belediyeleri cadde, sokak, park ve bahçe gibi genel kullanıma açık yerlerin aydınlatma giderinin yüzde 10’unu, diğer il belediyeleri ise yüzde 5’ini karşılıyor. TBMM’de görüşülen Torba yasaya eklenen maddeye göre ise büyükşehirler artık genel aydınlatma faturasının yüzde 30’unu, diğer belediyeler de yüzde 15’ini ödeyecek.
Mevcut durumda genel aydınlatma gideri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bütçesinden finanse ediliyor.
Sayıştay’ın 2022 Denetim Raporundan öğreniyoruz ki Bakanlık bu ödemeleri her ay düzenli biçimde elektrik dağıtım şirketlerine ödüyormuş (s. 9).
Ancak dağıtım şirketleri TEİAŞ’a elektrik iletiminden kaynaklanan borçlarının tamamını ödemiyorlarmış.
Elektrik dağıtım şirketlerinin, Sistem Kullanım Anlaşmaları kapsamındaki iletim bedeli ödeme yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemeleri nedeniyle, TEİAŞ ticari borçlanma yoluyla finansman sağlıyormuş. Böylece elektrik iletim hizmet maliyeti artıyormuş.
Sayıştay buna bir önlem alınmasını öneriyor da dinleyen kim.
Yani elektrik dağıtım şirketleri yiyip içiyormuş, hesabı da elektrik hizmetini kullanalar ödüyormuş.
Değerli okur hep söylerim. Sizde ne sabır ve güç varmış.
Sadece bu mu?
Devam.
İHALELER
Elektrik dağıtım şirketlerinin temel görevlerinden birisi de kayıp ve kaçağı azaltmak ve hizmet kalitesini artırmak için iyileştirme yatırımları yapmaktır.
EPDK yapılacak iyileştirme yatırımlarının maliyetini tarifeler üzerinden tüketicilere yansıtmaktadır.
Değerli okur her yol size çıkıyor!
Sayıştay’ın EPDK 2020 denetim raporundan yine bir şey daha öğreniyoruz: “Dağıtım şirketlerinin ihalelerine bu şirketleri yöneten ve ayrı birer tüzel kişiliği olan şirketlerin ortak olduğu şirketlerin katılabiliyormuş.” (s. 14)
Nasıl sistem ama?
Al gülüm ver gülüm.
Sayıştay diyor ki bu yatırımlarının finansmanını tarifeler üzerinden tüketiciler ödemektedir.
Bedelini tüketicilerin ödedikleri bu yatırımların ihalelerinde rekabetin sağlanması elzemdir.
İhale sürecinde rekabet ortamının sağlıklı şekilde oluşturulmasını teminen, mevzuat değişikliği yapılmalıymış.
Bu kapsamda “elektrik dağıtım şirketlerinin hisselerini devralarak dağıtım şirketlerini yönetme hakkı elde eden ve ayrı tüzel kişilikleri devam eden şirketlerin ortağı oldukları şirketlerin, dağıtım şirket ihalelerine girmelerini engelleyen bir düzenleme yapılmalıymış.” (s. 18)
Değişiklik istenilen mevzuat “Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Satın Alma ve Satış İşlemleri Uygulama Yönetmeliğidir.”
Sayıştay’ın Denetim Raporu Ağustos 2021’de yayımlandı.
Sayıştay’ın bu tespitinden sonra ilgili Yönetmelikte değişiklik yapılmış mı diye dertlendim.
Baktım ve Yönetmelikte herhangi bir değişiklik göremedim.
Al gülüm ver gülüm düzeni devam ediyormuş.
O zaman parmak çocuk sorularımızı buraya bırakalım.
Elektrik dağıtım şirketleri iştirakleri üzerinden örtülü kazanç aktarımı yapıyor mu?
İştirakler gerekli hatırım harcamalarını layıkıyla yapıyor mu?
İzmir’deki kazanın yaşanmaması için devre kesiciler neden çalışmadı?
Yoksa uzmanımızın belirttiği gibi “elektrik dağıtım hattı koruma ve kontrolü sistemi” yok muydu?
Yok ise kimden hesap sorulacak?
İyi pazarlar.