Avrasya Tüneli’nden alınacak dersler!
Dünya görüşlerimiz farklı olabilir. Olsun. Hepimiz aynı şeyleri düşünmek ve yaşamak zorunda değiliz. Farklılıklarımızla zenginleşiyoruz.
Ancak bir konuda kaçınılmaz biçimde benzeşiyoruz.
Bizlerin, yani yasalara uygun biçimde iş gören vatandaşların ortak özellikleri vergi mükellefi olmasıdır. Zor kazandığımız için de vergilerimizin kullanılma biçimi çok önemlidir.
Ben de bir vergi mükellefi olarak hem kendim ve ailem hem de sizler adına vergilerimizin akıbetini sorguluyorum.
Bu çerçevede yoğunlaştığın alan ise KÖİ projeleridir.
Bu projeler konusunda trollerin şöyle bir yaklaşımı var: “İktidarın yaptığı projeleri, iktidara oy vermeyenler kullanmasın.”
Hep söylerim ya “bu kadar büyük cesaret mevcudiyetini ancak cehaletten alır.”
İktidar partisi bu projelerin ücretini kendi kasasından ödemiyor. Ya vergi mükelleflerine ya da hizmet kullanıcılarına ödettiriyor.
Yani “iktidar bu projeleri yapmıyor, vergi mükellefleri adına yaptırıyor.”
Bizler de vergi mükellefleri adına bu projeleri sorguluyoruz.
Ayrıca biliyoruz ki iktidar kendi yaptırdığı cezaevlerine kendisine oy vermeyenleri de rahatlıkla sokuyor.
Ne diyeceğiz şimdi?
İktidara oy vermeyenler cezaevlerine konulmasın mı?
Değerli okur bu trolleri kendi hallerine bırakalım ve işimize bakalım.
Nasıl mı?
Gelin başlayalım.
GARANTİ ÖDEMELERİ
Avrasya Tüneli Uygulama Sözleşmesine göre ücret Şubat başında değişmektedir. Bu nedenle de Ocak ayında, bir önceki yılda belirlenen ücret uygulanmaktadır.
Şubat ayında dolar üzerinden belirlenen ücret TL’ye çevrilmektedir. Ocak-Haziran arasında kur % 5’i geçerse Temmuz-Aralık için yeni bir ücret daha belirlenmektedir.
Bu durumda bir yıl içerisinde ortaya üç ayrı ücret çıkmaktadır.
(Değerli vergi mükellefleri son yıllarda hızlı kur artışları nedeniyle ortaya çıkan yüksek ücretler gişeye yansıtılmıyor. Ancak aradaki fark sizlerden “katkı payı” başlığı altında tahsil ediliyor.)
Gerçekleşen trafik, sözleşmeye göre garanti edilen araç sayısının altında kalırsa aradaki farkın “o yıl için geçerli olan araç geçiş ücreti ile çarpılarak İdare tarafından görevli şirkete ödenmesi” gerekmektedir.
Parmak çocuk sorusunu hemen soralım.
Yılda üç defa belirlenen ücretin hangisi o yıl için geçelidir?
Bildiniz!
Sayıştay’ın “2020 yılı Denetim Raporundan” öğreniyoruz ki İdare biricik işletmecisine kıyamamış o yıl için en yüksek olan ücreti seçmiş.
Sayıştay diyor ki “hukuken üç ayrı ücret dönemindeki gerçekleşmeyen garantiler ayrı ayrı belirlenmeli ve bu araç sayıları ilgili dönemin ücretleriyle çarpılarak garanti ödemeleri yapılmalıdır.”
Bu durumda Sayıştay’ın hesabına göre işletmeye 464 milyon dolar garanti ödemesi yapılması gerekiyor.
Peki ne ödenmiş?
494 milyon dolar.
Aradaki fark yaklaşık 30 milyon dolar.
Dile kolay. Tam 128 bin 140 asgari ücret. Bir kalemde, işletmeciye yapılan ikramın büyüklüğüne bakar mısınız?
Değerli okur hep söylerim ya!
Hem çok hem de kolay kazanıyorlar. Bu nedenle de danışmanlarını para saçıyorlar.
Devam edelim.
HARCAMA GETİRİSİ
Değerli okur bunlar kamuoyunu manipüle etmek için bilimsel bir rapor hazırlamışlardı ya. Muhtemelen danışmanlarına da kocaman kocaman ödemeler yapmışlardır. Ki o danışmanlar da bilim görünümünde Avrasya Tünel’ine güzellemeler yapsınlar.
Literatürde Kamu Kesimi Karşılaştırıcısı (Public Sector Comparator) isimli bir yöntem var. Bunlar bu yöntemi Harcama Getirisi diye isimlendirmişler.
Teorik olarak bu yöntemin fizibilite çalışmaları esnasında idareler tarafından kullanılması gerekiyor.
Bu hesaplamada öncelikle projenin geleneksel kamu yatırımı olarak idare tarafından yapılması durumunda ortaya çıkacak maliyet hesaplanıyor. Bir de proje KÖİ yöntemiyle ortaya çıkacak maliyete bakılıyor. Bazı ülkelerde geleneksel yönteminin maliyeti KÖİ ihalelerinde verilen tekliflerle karşılaştırılıyor. Hangi yöntemin maliyeti daha düşükse o yöntemle yola devam ediliyor.
İngiliz Sayıştay’ının raporlarından öğreniyoruz ki bu yöntemin mucidi İngiltere’de sonucun KÖİ yöntemleri lehine çıkması için sayılara bin bir türlü takla attırılıyormuş.
Tünelin ihalesi 2008 yılında yapıldı.
Ders kitabına ve uluslararası uygulamalara göre bu tür bir çalışmanın 2007 yılında Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapılması gerekiyordu.
Olması gerekenden 15 yıl sonra, İdare yerine işletmeci tarafından yapılan bir çalışmada hangi yöntem daha avantajlı bulunur?
Değerli okur sizden de hiçbir şey kaçmıyor.
Tabii ki mevcut durumdaki YİD yöntemi geleneksel yönteme göre % 30 daha ucuzmuş.
Ziyaaaaa!
Raporda hesaplamaların 2021 fiyatlarına göre yapıldığı söyleniyor ve İdare tarafından projede 25 yıl boyunca ödenecek garanti ödemelerinin toplamının 264 milyon dolar olacağı belirtiliyor.
Değerli vergi mükellefleri ayrıca bu hesabı yapan danışmanlık şirketi sizlerin de çok iyi bildiği katkı payı ödemelerini görmezden gelmiş. Bu birincisi.
İkincisi de Rapordaki trafik bilgilerine göre 2021 yılı ücretleriyle sadece 2017-2022 Ekim arasındaki garanti ödemesi 312 milyon dolardır.
Şaka gibi! Raporda 25 yılda ödenecek denilen garanti ödemelerinden şimdiden 48 milyon dolar daha fazla.
Paramızla bizimle dalga geçiyorlar!
Bitmedi.
Devam edelim.
KALICI BAZ ETKİSİ
İktidar hiçbir şey yapmadan 2023 Şubatından itibaren enflasyondaki artış hızının düşeceğini söylüyor. Geçen Aralık ve Ocak aylarındaki yüksek oranlı enflasyon gerçekleşmeleri yıllık seriden çıktığında; fiyatların artış hızında bir düşme gerçekleşmesi bekleniyor. Buna baz etkisi deniliyor.
Oysa Avrasya Tüneli’nde öyle bir baz etkisi var ki asla kaybolmuyor.
Sözleşmeye göre dolar üzerinden belirlenen ücretin “1 Ocak tarihindeki ABD’deki Kentsel Yerler Tüketici Fiyatları Endeksine göre her yıl artırılması” gerekiyor.
Değerli okur enlerin sahipleri İdare ile işletmeci Avrasya Tüneli’nin uygulama sözleşmesini imzalarken; TÜFE’nin günlük olarak hesaplanmadığını bilmiyorlarmış. Yanlış duymadınız bilmiyorlarmış yahu.
Malum TÜFE değerleri ay ve yılsonları itibariyle veya ağırlıklı olarak hesaplanmaktadır.
Uygulanabilirliği olmayan Sözleşme hükmünde değişikliğe gidilmiş ve denilmiş ki ücret bir önceki yıl ABD Tüm Kentsel Yerler TÜFE’sinin yıllık ortalamasına göre artırılır.
Sayıştay diyor ki evet 1 Ocak tarihli düzenlemenin uygulaması mümkün değildir. Bunun yerine 1 Ocak’a en yakın tarih olan 31 Aralık tarihli endeks değeri baz alınmalıdır.
Endeks değerinin 31 Aralık yerine, yıllık ortalamaya göre alınması nedeniyle 2020 yılında bakın neler olmuş.
Öncelikle kullanıcıların ödedikleri geçiş ücreti araç başına 20 kuruş daha yüksek belirlenmiş.
20 kuruş deyip geçmeyin! Yıllık 25 milyondan fazla araç geçişinden bahsediyoruz.
Sayıştay’a göre yüksek belirlenen ücret nedeniyle “İdare tarafından Görevli Şirkete 2020 yılı içinde 3 milyon 447 bin 299 TL daha fazla garanti ödemesi yapılmış. Bunun yanında yüksek geçiş ücreti uygulaması nedeniyle İdare tarafından Görevli Şirkete 01.07.2020-31.12.2020 tarihleri arası dönem için 1 milyon 858 bin 154 TL daha fazla katkı payı farkı ödenmiş.”
Ne kadar bilimsel değil mi?
İyi pazarlar.