‘Uçurumun kenarından döndük’
Günlerdir piyasaların beklediği haber: TCMB politika faizini 475 baz puan artırarak yüzde 15’e yükseltti!
Dolar 9 liraya yaklaşmıştı. Merkez Bankası’nın faizi yükselteceği beklentisiyle son bir haftada inişe geçmişti.
Faizin yüzde 15’e yükseltilmesi bu beklentiyi doğruladı. Bu satırlar yazılırken dolar 7.55 TL civarındaydı.
Artık TL, dolardan daha yüksek kazanç (faiz) getirecek. Bunun için yurt dışından sıcak para gelmeyi başladı.
Asıl lazım olan yatırım sermayesi kısa sürede gelmeyecek ama sıcak para girişi bir ölçüde ekonomiyi rahatlatacak.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Türkiye’nin bu kararla “uçurumun kenarından” döndü.
Ben demiyorum bunu.
Hem piyasa hem yüksek bürokrasi tecrübesine sahip iktisatçılar Serkan Özcan ve Kerim Rota’yı Karar TV’de izledim, orada söylediler:
“Türkiye bu kararla bir ödemeler dengesi krizini atlattı, uçurumun kenarından döndü!..”
KRİZLERİN EN BÜYÜĞÜ
Ödemeler dengesi krizi, krizlerin en büyüğüdür. Düyun-u Umumiye de ödemeler dengesi krizin yarattığı bir müessese idi.
Cumhuriyet Türkiyesi öyle bir krizin nasıl felaket olduğunu 1970’lerde yaşamıştı, petrol ithal edemiyorduk, kaloriferler yanmıyor, traktörler, kamyonlar, fabrikalar çalışmıyordu!
Merhum Turgut Özal’ın “24 Ocak kararları” sayesinde Türkiye o krizi aşabilmiş, büyüme yoluna girebilmişti.
Merkez Bankası’nın dünkü kararıyla öyle bir kriz ihtimali bertaraf edildi!
Buna çok şükür demek lazım.
Serkan Özcan ve Kerim Rota, Davutoğulu’nun Gelecek Partisi’nde görevli teknokratlardır. Ama bakın siyasi propaganda yapmıyorlar, bir felaketin bertaraf edildiğini, Türkiye’ye döviz girişinin başladığını söylüyorlar.
Uzun vadede inandırıcı ve güvenilir olmanın yolu, dürüst ve objektif konuşmaktadır. Sürekli propaganda diliyle konuşmak uzun vadede inandırıcılığı kaybettirir. Bu gerçeği iktidar blokunun öğrenmesi lazım.
PROPAGANDA BOŞ ÇIKTI
İşte “pik yapıyoruz, uçuyoruz, dünya bizi kıskanıyor” şeklindeki propagandalar oy getirdi ama boş olduğu çıktı ortaya… “Dış güçler, tuzaklar, saldırılar” propagandasının da boş olduğu çıktı ortaya. Çünkü kurtarıcı olarak iktidarın yüksek faize sarılmasının sebebi dışarıdan sermaye getirmek!
CB hükümet sisteminin ilk Hazine ve Maliye Bakanı olarak Berat Albayrak 9 Temmuz 2018’te göreve başladığında Dolar 4.53 TL idi.
9 Kasım 2020’de “affedildiğinde” Dolar 8.17 idi.
Dünyada iki yılda parası bu kadar değer kaybeden başka bir ülke var mı?
İktidar bunun sebebi konusunda millet önünde bir özeleştiri yapmalı.
Amacım Berat Albayrak’ın şahsını suçlamak değil. Ekonomi yönetimindeki bozulma Albayrak’tan önce Merkez Bankası’nın bağımsızlığına yapılan hücumlarla başladı. CB sisteminde Merkez Bankası’nın bağımsızlığı kaldırıldı, “laf dinler” hale getirildi.
Seçim kazanmak için son dört yılda bütçe açıkları patlatıldı…
Sonuç “uçurumun kenarına” gelmek oldu!
Ve, bağımsız bir Merkez Bankası böyle bir ortamda ne yaparsa o yapılarak uçurumun kenarından dönüldü.
Öyleyse niye Merkez Bankası’nın güvenilirliğini tahrip etmiştik?
Şimdi kemer sıkacağız… Öyleyse niye tüketimi ve rant ekonomisini körüklemiştik? Devletin kendisi niye kemer sıkmıyor?
‘GELİŞMİŞ TOPLUM’ OLMAK
Uçurumun kenarından döndük ama düzlüğe çıkmadık. Akışkan sıcak paradan çok kalıcı yatırırım sermayesi getirmemiz lazım.
Bunun da yolu, bir, modern iktisat biliminin gözüyle bakan, diliyle konuşan, böylece güven veren bir ekonomi yönetimi…
İki, bağımsız yargı, kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, hukukun üstünlüğü, kamu kurumlarının siyasal tarafsızlığı, HSK’dan siyasetin elini çekmesi…
Türkiye’nin düze çıkması ve sağlıklı büyümeye geçmesi için modern hukuk devleti olmaktan ve bilime büyük önem vermekten başka çıkış yolu yok.
Hayalimiz, tarihe değil geleceğe yönelmeli: Bugünkü sınırlarımız içinde mesela bir Almanya, bir Japonya gibi modern ülke olmak; demokrasisiyle ve ekonomisiyle…
Ona buna bağırıp çağırmak, yedi düvelle kavga etmek gerekmez; ekonomik kudretimiz yeter o zaman.