U dönüşü
Mehmet Şimşek’in gelişi, yaklaşık beş yıldır izlenen ve adına “Yeni Ekonomik Program” (YEP), sonra da “Türkiye Modeli” denilen büyük ve tahripkâr yanlıştan tam bir U dönüşü işaretidir.
Nereye dönüş? Erdoğan’ın “mandacı iktisatçılar” dediği, fakat kendisinin de 2011 yılına kadar uyguladığı kurallı piyasa ekonomisine yahut ortodoks iktisada dönüş…
Tabii dönülmüş değil, Mehmet Şimşek isminin çağrıştırdığı bir niyet beyanı diyelim.
Önümüzde uzun ve sıkıntılı bir yol var. Erdoğan, makro ekonomide iplerin Şimşek’in elinde olmasına, kurumların “laf dinleyen” değil liyakatli uzmanlarla donatılmasına, kurumların bağımsız olmasına sonuna kadar tahammül edecek mi? İçeride ve dışarıda, dünya piyasalarında sözlerine itibar edilen saygın iktisatçılar hep Naci Ağbal ve Lütfi Elvan’ın, daha reform yolunun ilk birkaç adımında görevden uzaklaştırılmasını hatırlıyorlar ve hatırlatıyorlar.
ŞİMŞEK YERİNE ALBAYRAK
Israrla yazıyorum ya, tarihe “laboratuvar gibi”, yani sebep-sonuç ilişkilerini anlamaya çalışarak bakmalıyız diye… Böyle kısa bir göz atalım:
15 Mayıs 2018: Erdoğan Londra’da bugün ‘tefeciler’ dediği fon yöneticileriyle konuştu, ‘faiz sebeptir’ dedi, faizi indirteceğini söyledi. Bloomberg TV’de, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı sorulduğunda, kendisinin CB sisteminde ‘etkin başkan’ olacağını söyledi.
23 Mayıs 2018: Erdoğan’ın Londra’daki sözleri dövizi ateşledi, bunun üzerine Merkez Bankası faizi 13.5’ten 16.5’e yükseltti. Banka Başkanı Murat Çetinkaya yapabildiğince bağımsız davranıyordu. Dahası, aynı gün Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek şu açıklamayı yaptı: "Merkez Bankası’nın fiyat istikrarının sağlamak için atacakları gereken her adımda tam desteğim var."
Basında, Erdoğan’ın sert tepki gösterdiği, Şimşek’in istifa ettiği, bunu Başbakan Binali Yıldırım’ın önlediği yolunda haberleri çıktı.
26 Haziran 2018: Erdoğan yüzde 52.6 oyla cumhurbaşkanı seçildi. Seçimlerdeki temel vurgularından biri ‘kardeşinize yetkiyi verin, kurla, faizle mücadele’ söylemiydi.
9 Temmuz 2018: CB sistemi yürürlüğe girdi. Şimşek görevden uzaklaştırıldı, Berat Albayrak Hazine ve Maliye Bakanı olarak ekonominin başına getirildi. Aynı gün 703 Sayılı KHK ile devlet teşkilatı yeni sisteme uyarlandı, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı kaldırıldı.
ALBAYRAK’LA BAŞLANGIÇ
Şimşek’in uzaklaştırılmasının sebebi belli: Merkez Bankası’nın bağımsızlığını kararlılıkla savunması, heterodoks müdahalelere direnmesi…
2014’ten itibaren Ali Babacan direniyordu… Şimdi Mehmet Şimşek.
Albayrak da ekonomiyi “dış saldırılara karşı milli kurtuluş” gibi sözlerle yönetti. (30 Ekim 2018)
31 Mart 2019’da mahalli seçimler yapılacaktı. Seçim ekonomisi uygulandı, 2017’de 26 milyar lira olan bütçe açığı, 2018’de 54 milyar lirayı aştı. Binali Yıldırım “fazla açıldık” diyerek bunu doğruladı. “128 Milyar dolar” bu dönemde sarf edildi, Albayrak’ın ünlü sözü: “Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yeni sistemin etkinliğinde avuçlarını yalayacakları bir şekilde demir bir yumrukla doları 5 liraya indirdik!" (2 Mart 2019)
Enflasyon ve döviz yükselmeye devam ediyordu. Merkez Bankası’nı daha fazla kullanma ihtiyacı duyan iktidar, “laf dinlemeyen” Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya’yı görevden aldı. (6 Temmuz 2019)
Albayrak’ın dilinde heterodoks politikaların adı “yeni paradigma ”ydı. (27 Mayıs 2020)
ŞİMŞEK BAŞARILI OLUR MU?
Fakat gidiş kötüye idi. Erdoğan 7 Kasım 2020'de Naci Ağbal’ı Merkez Bankası’nın başına getirdi. Ertesi gün Berat Albayrak istifa etti. İki gün sonra Lütfi Elvan bakan oldu. Ağbal ve Elvan saygın iktisatçılardır. Reform atmosferi yarattılar. Risk primi düşmüş, döviz dizginlenmeye başlamıştı. Erdoğan da “faiz açı ilaçtır” diye ‘ortodoks’ konuşmalar yapıyordu! (20 Kasım 2020)
Fakat anlaşılmaz, Erdoğan dört ayda vazgeçti. Önce Ağbal yerine Kavcıoğlu’nu, ardından Elvan yerine Nebati’yi getirdi. YEP’in üzerine de “Türkiye Modeli” etiketi konuldu.
“Yeni pradigma”yı Nebati dürüstçe tanımladı: “Epistemolojik kopuş!”
İktisat ilminden ve kurumsal yönetim anlayışından gerçekten epistemolojik olarak kopuştu.
Sonuç ortada… Artık tüketecek kaynak kalmadı…
U dönüşü ile Babacan’ın ve Şimşek’in yıllar önce savunduğu ortodoks politikalara dönülme sinyali veriliyor.
Ülke on yıl geriye gitti, fakirleşti… Nihayet gerçek görülüyor galiba… Umarım Şimşek müdahalesiz çalışır, ekibini kurar ve başarılı olur; inşallah.
NOT: Değerli tarihçi Zafer Toprak’ın vefatı büyük bir kayıptır. Rahmet ve saygıyla anıyorum. Binnaz Toprak hocama, aile fertlerine ve dostlarına başsağlığı diliyorum. Merhum Zafer Toprak hakkında ayrıca yazacağım.