Suriye kördüğümü
2011 sonlarında Suriye iç savaşı başladığında, Ankara’daki muhafazakâr iktidar, bir “terör koridoru” oluşmasını önlemek için Esat’ın bin an önce devrilmesi gerektiğini düşündü. Kahire’deki İhvan gibi Şam’da da “dost” bir hükümet kurulmasıyla “Kuzey Suriye” sorunu önlenecekti… “Şam’da namaz kılacağız… yüz yıllık parantez kapanıyor… yapay sınırlar kalkıyor” gibi söylemler o dönemin siyasetidir.
Bu siyaset Arapları da ürküttü, Türkiye’yi yalnızlığa sürükledi.
Eylül 2015’te Rusya resmen ve askeri olarak Esat’ın yanında yer alınca, dengelerin Esat lehine değişeceğini görmek gerekirdi. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan “Esat’ın hükümdarlığına son vermek için Suriye’ye girdik” gibi konuşmalarla “katil Eset” siyasetini sürdürdü. (29 Kasım 2016)
Fakat, 2018’de ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde konuşan Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel, “Suriye ordusunun iç savaşı kazandığını” söyledi. (15 Mart 2018)
27 Şubat 2020’de, Rusya destekli Suriye resmi ordusunun Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı tabura hava saldırısı düzenleyerek 34 askerimizi şehit etmesi karşısında, Ankara sözlü protestoların dışında fiili bir şey yapmadı.
Bu vahim hadise, Rusya’nın gerek gördüğünde nasıl davranacağına dair bir işaretti.
Rusya desteğiyle sahada üstünlük kazanan Esat’ın Mart 2023’te Arap Birliği’ne tekrar kabul edilmesi, elini büsbütün güçlendirdi… Arap Birliği, Türkiye’nin Suriye politikasına daima karşı çıktı...
Türkiye “yumrukları açalım” demek için çok gecikmişti.
ABD VE PYD/YPG
Türkiye açısından Suriye meselesinde iki temel amaç vardır: 1. Hudutta bir ‘terör koridoru’ oluşmasını önlemek, 2. Suriyeli göçmenlerin yurtlarına dönebilecekleri bir yeni Suriye anayasasının yapılması...
Türkiye’nin “katil Esed”den tekrar “kardeşim Esat”a dönüşüne Rusya arabuluculuk yapıyor.
Bu, Esat’la barışma ve Rusya’ya yeniden yaklaşma siyasetinin ABD’de tepki yaratmasını da Ankara’nın önlemesi gerekiyor. İki yıl önce ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel şu açıklaması hafızalardadır:
“ABD Esad rejimiyle diplomatik ilişkileri güçlendirmeyi amaçlamıyor ve diğer ülkelerin de ilişkileri normalleştirmesini desteklemiyoruz… Esad rejiminin son 10 yılda Suriye halkına karşı işlediği suçları çok dikkatli şekilde düşünmeye çağırıyoruz.” (26 Ağustos 2022)
Şimdi Türkiye, S-400’lerin Batı ile ilişkilerimizde yarattığı tahribatın tekerrürüne meydan vermeden Rusya aracılığıyla Esat’la barışma politikasını yürütmek durumunda. Suriye’de ABD’nin ağır silahlarla donattığı PYD/YPG, bugün Türkiye için, Suriye krizinin başlangıcındaki kaygılardan çok daha ağır kaygı verici bir risktir. Suriye’nin bütün petrol kaynakları , PKK’nin uzantısı PYD/YPG’nin elinde!
ZOR DENKLEM
ABD bir gün Suriye’den çekilebilir, bunu eski Başkan Trump birkaç defa ifade etmişti. Keşke öyle olsa… Biden yönetimi, Suriye’den çekilmenin Doğu Akdeniz’deki Rus nüfuzunu güçlendireceğini düşünerek “çekilme” sözünü hiç telaffuz etmedi.
Demans belirtileri taşıyan Biden’la dengesiz popülist Trump seçimlere gidiyor.
Ankara; F-16 alımını garantiye bağladıktan sonra ve ABD seçimleri henüz belirsizlik halindeyken Suriye’de Esat’la yakınlaşmayı kuvveden fiile çıkarmayı planlamış olabilir mi? En azından, böyle bir konjonktüre denk düşüyor.
Rusya ise hiçbir şart altında, Doğu Akdeniz’de Rus ileri karakolu haline gelmiş olan Suriye’deki varlığından taviz vermeyecektir.
Putin’in, Ankara ile Şam’ın barışmasına aracılık etmesini, S-400 satımından sonra, ikinci hamlesi olarak görmek mümkün.
Keşke Türkiye bu inisiyatifi 7-8 sene önce kendisi başlatmış olsaydı.
Ankara, yıllardan beri beslediği ÖSO gibi unsurların tepkisine meydan vermeden de Şam’la ilişkileri geliştirmek durumunda… Hatırlamalıyız ki bu unsurlar Ağustos 2022’de de Türk bayrağına, Türk araçlarına, tesislerine saldırmışlardı, bunun bir tekrarı daha on gün önce yaşanmıştı…
Suriye siyasetinde Türkiye’nin temel dayanağı 911 km. uzunluğundaki sınırın üçte ikisinde askeri kontrol sağlamış olmasıdır. İyi ki bu harekatlar yapılmıştır. Fakat nihai çözüm yeni bir Suriye anayasası yapılması siyasi dengelere dayanacaktır. Türkiye’nin terör ve göçmen kaygılarını giderecek yeni bir Suriye anayasasının yapımında, Putin’in insafına güvenilmez, yeterli de olmaz zaten. Hem Araplardan hem Batı’dan, Türkiye’nin tezlerine destek verecek siyasi ittifaklar gerekecektir.
İlk adım, bütün doğul kaynakların Suriye devletine verilmesini sağlamak olmalıdır. Hukuken buna kimse itiraz edemez.
Rasyonel ve üstün becerili diplomasi lazım özetle.