Osman Kavala ve yabancı sermaye
Yabancı sermaye dedimse, bu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkemize davet ettiği uluslararası sermayedir:
“Buradan bir kez daha yerli ve uluslararası yatırımcılara ülkemize güvenmeleri ve süratle yeni yatırımlara başlamaları çağrısında bulunuyorum… Kalkınmayı, refahı ve istikrarı sağlamanın en önemli yollarından birinin hukuk devleti ilkesi olduğunu biliyoruz.” (13 Kasım)
Evet, doğru…Ekonomi bir aşamaya geldikten sonra, daha ileri gitmenin yolunun hukuktan geçtiğini artık herkes söylüyor.
İktidar ekonominin teknik dümenlerinin başına Naci Ağbal ve Lütfi Elvan’ı atayarak, acı ilaçtan bahsederek, hukuk devleti vurgusu yaparak reform umudu yarattı.
Bu umut, dövizi aşağı çekmeye yetmişti. Hele faiz yüzde 15’e çıkarılınca Dolar 7.52 liraya inmişti.
‘FAİZ SEBEPTİR’ SÖYLEMİ
Hele Adalet Bakanı Gül de sık sık yaptığı gibi güzel vecizelerle konuşunca hukuk reformu olacak beklentisi doğmuştu…
Hele de başına saksı düşmüş gibi HSK birdenbire Osman Kavala dosyalarını isteyince, hukuk reformu beklentisi daha bir güçlenmişti.
İlk tereddüt Erdoğan’ın “faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” sözünü tekrarlamasıyla başladı. Bu sözün bilimsel referansları hiç gösterilmediği gibi ekonomiyi krize sokan politikalar da aynı sözle yürütüldüğü için piyasalarda “ne değişecek?” tereddüdü doğdu.
Bülent Arınç’a kızan Cumhurbaşkanı Erdoğan sakince yazılı bir açıklamayla, “Arınç’ın şahsi görüşleridir, benimle ilgisi yok” diyebilirdi. Fakat Arınç’a yüklenmekle kalmadı, Demirtaş ve Kavala hakkında söyledikleri hukuk reformunun nasıl bir şey olacağı konusunda tereddütlere yol açtı. Her ikisi hakkında da AİHM kararlarının bulunması, her iki dosyanın da “görülmekte olan dava” olması “ne değişecek” sorularına yol açtı.
Arınç istifa etti, zaten hukuk konusunda uzun süre birlikte yürümeleri mümkün değildi.
KAVALA DOSYASI
Yürütme erkinin başı olan Cumhurbaşkanı’nın “görülmekte olan davalar” hakkında hüküm ifade eden konuşmaları, uluslararası hukuk kurumlarında yargıya baskı olarak kaydedilmektedir.
Bu yüzden “refahı ve istikrarı sağlamanın en önemli yollarından birinin hukuk devleti ilkesi olduğunu biliyoruz” demesi, Erdoğan’ın kendisinin beklediği kalıcı bir pozitif etki yaratmıyor.
Halbuki sermayeyi de oralardan bekliyoruz.
Üstelik, Osman Kavala hakkında 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18 Şubat 2020 günlü kararı var. Kararda, Kavala’nın, Açık Toplum Vakfı’nın ve Anadolu Kültür A.Ş’nin “Gezi olaylarını finanse ettiğini gösteren herhangi bir delil sunulmadığı… Gezi eylemlerini finanse ettiği şeklindeki iddianın soyut ve havada kaldığı” yazılıdır. MASAK raporunda da durum böyledir. (Karar No: 2020/34, sf. 314, paragraf 5.)
Mahkeme beraat kararı vermişti; siyaset tutuklu kalmasını istiyor ya, Kavala için bu defa 15 Temmuz darbe teşebbüsünden dava açıldı, hâlâ içeride!
REFORM ÜMİDİ
Mesele Kavala’nın şahsı değil. Bu dosyada Türkiye’de hukukun durumu kısa bir tarihçe gibi görmek mümkündür. Ondan dolayı simge niteliğindeki dosyalardan biridir.
Ekonomik krizin yanlış iktisat politikaları kadar hukuk ihlallerinden da kaynaklandığı görülmüş olmalı ki ekonominin teknik yönetimi değiştirilmiş; acı ilaç denilmiş, hukuk vurgulanmıştı…
Ama siyaset değişmeden beklenen etkisi olmuyor işte.
Bu satırlar yazılırken dolar yine 8 lirayı görmüştü, 7.9’larda dolaşıyordu.
Faiz artışı boşa gittiğinden değil, reform ümidi zayıfladığından…