Önümüzde felaket var
Korona virüsle mücadelede, ekonomiye daha fazla zarar vermesin diye tedbirleri ‘ölçülü’ almak doğru bir politika mı?
Ama virüs ‘ölçü’ dinlemiyor!
Ünlü yazar ve teorisyen Thomas Friedman, korona virüsünün, “milattan önce, milattan sonra” çapında dünya tarihinde büyük ve felaketli bir dönüm noktası olacağını anlatan makalesinde, bilgisayar bilimcisi Bill Joy’un şu sözlerini aktarıyor:
“Virus, günde yüzde 25 faiz alan bir tefeci gibi. 1 dolar ödünç aldık (ABD’de beliren ilk virus). 40 gün boyunca oyalandık. Şimdi 7,500 dolar borcumuz var. Ödemek için 3 hafta daha beklersek, neredeyse 1 milyon dolar borcumuz olacak.” (NYT 17 Mart)
Böyle hızla yayılan bir felaket karşısında biz tedbirlerde yeterince hızlı davranıyor muyuz?
TEST KİTLERİ
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 16 Mart’ta vaka sayısının 47 olduğunu açıkladı. Sadece 7 gün sonra, dün 23 Mart’ta vaka sayısı 1529’a fırladı!
Türkiye’de virüsten ilk ölüm 18 Mart’ta olmuştu; beş gün sonra 23 Mart’ta 37’ye çıktı.
Kaldı ki vaka sayıları sadece tespit edilebilenler. Bilim adamları 20 Mart’ta fiili vaka (bulaşma) sayısının 145 bin olduğunu tahmin ediyordu.
Hakkını teslim etmek lazım, Sağlık Bakanlığı ve sağlıkçılar iyi çalışıyor, elbette alkışlıyoruz.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dün sonum cihazı, aşı merkezi, ilaç, personel alımı gibi iç açıcı açıklamaları oldu.
Fakat test ya da tarama kitleri konusunda gecikildiği bir gerçektir. Sayın Bakan da dün “başta düşük olan kit sayısı” diyerek kabul etti.
Nitekim Türkiye’de 22 Mart’a kadar yapılan test sayısı 2345’tir ve kesinlikle yetersizdir.
Sayın Koca dün, Çin’den 50 bin hızlı tara kiti geldiğini, perşembe günü 300 bin daha geleceğini toplam 1 milyona ulaşacağını söyledi. Daha erken olsaydı, virüsün hızını biraz kesmek mümkün olurdu.
EKONOMİ VE SOKAK
Diğer önemli bir sorun sokağa çıkmak! Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap 21 Mart’ta şöyle diyordu:
"Sokağa çıkma yasağı ve olağanüstü hal ilan edilebilir, ciddi şekilde masanın üzerinde. Belki bölge bölge olabilir, şehir şehir olabilir, ama elbette böyle bir şey yapmak gerekecek gibi duruyor."
65 yaş üstü vatandaşlara konulan sokağa çıkma yasağına gereği gibi uyulmadığını gördük!
Üstelik evdeki diğer fertler virüs getirmez mi?!
İtalya’da virüsü patlatanlar “bize bir şey olmaz” diyen gençler olmadı mı?
Sınırlı bir sokağa çıkma yasağı gerekmiyor mu? Fakat Bilim Kurulu nedense gerek görmedi.
Ekonominin daha da yavaşlamasından endişe edildiği belli.
Sayın Fahrettin Koca 19 Mart’ta Meclis’te yaptığı konuşmada, tedbirleri yetersiz bulanlarla aşırı bulanları eleştirerek şöyle demişti:
“Pandemilerin bir toplumu çökertme şekli sadece sağlık üzerinden olmaz. Pandemiye karşı alınan irrasyonel tedbirler, toplumu ekonomi yoluyla da çökertebilir.”
Bu, mantıklı bir ifadedir. Fakat tedbirler ekonomiyi yavaşlattığı gibi, gecikmenin yaratacağı hasar da ekonomiye hatta daha fazla zarar verebilir.
‘BÜYÜK BUHRAN’ ENDİŞESİ
Korona Virüs salgınının 1930’daki “büyük buhran” kadar değil ama benzer sonuçlar doğurabileceğini Batılı ekonomistler yazıyor. Seyahatler, alışverişler durduruluyor, işyerleri kapatılıyor, aynı zamanda “büyük buhran” korkusuyla Amerika ve Avrupa merkez bankaları matbaalarda para basıp piyasaya sıfır faizli iki trilyon nakit enjekte ediyorlar.
“Ekonomik akıl” virüs yüzünden nasıl bir çıkmazdadır, bunu bizim hükümetin açıkladığı 100 milyarlık pakette de görebiliriz: Tedbir olarak uçuşlar yasaklanıyor ama hava şirketlerinin zararlarını bir ölçüde sınırlamak için hava şirketlerinde KDV yüzde 1’e indiriliyor!
İktisatçı Prof. Selva Demiralp’ın YetkinReport’ta yazdığı gibi, hükümetin “öncelikle sağlık sektörüne ciddi kaynak aktarması gerekiyor. Hükümet tarafından açıklanan pakette maalesef bu konuya değinilmemiş.”
CHP lideri Kılıçdaroğlu “hayatını tehlikeye atan sağlık çalışanlarına iki maaş yatırılmasını” istedi.
Dün akşam Bakan Koca “personelimizin ek ödemelerinin üç aylık zaman diliminde tavan yüzde 100 oranında” olacağını açıkladı.
Demokraside eleştiri, talep, kamuoyu oluşması gibi mekanizmaların faydasına bir örnek bu.
Virüsü batırmak için iktisaden ne gerekiyorsa yapılmalı…
Virüs yenildikten sonraki dünyanın iktisaden çok sıkıntılı olacağı da belli. Demokrasiler bunun altından kalkabilir mi? İş ve varlık kaybetmekte olan yüz milyonlarc insan nasıl bir yeni sisteme entegre edilebilir?
Bunlar virüs sorunu kadar devasa sorular… Yarın devam edeceğim.