İYİ Parti ve Cumhur İttifakı
İYİ Parti içinde birtakım sorunlar var. Fakat İYİ Parti şu anda Türkiye’de oylarını yavaş da olsa yükseltebilen tek parti. İktidar denetimindeki ekranlar ve sütunlar Meral Akşener’e ve İYİ parti’ye kapalı.
Kısıtlı imkanlarla ve Akşener’in halkla doğrudan temas çalışmalarıyla bu parti gündemde yer tutuyor.
KONDA’da Bekir Ağırdır’ın açıkladığı Eylül araştırmasına göre İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 14.8 iken, MHP yüzde 10.6 gözüküyor.
İYİ Parti içinde ortaya çıkan tartışmaları tahlil ederken bu faktörü göz önünde tutmak lazım: Yükseliş halindeki partilerde sarsıcı bölünmeler olmaz…
KONGRE SORUNU
İYİ Parti’deki sorun kongrede patlak verdi. Demokratik bir partinin kongrelerinde rekabet ve gruplaşmalar olması tabiîdir, parti içi demokrasi işaretidir.
Sağlıksız olan; kongrelerin kışla disiplini içinde geçmesidir; betonlaştırır, fikirleri slogan seviyesine düşürür, hiçbir istinası yoktur bunun.
Fakat kongrelerdeki karşıt listelerin şeffaf yani kimlerce ve niçinhazırlandığının açıklanmış olması lazımdır.
İYİ Parti kongresinde, açık ve şeffaf olmayan ayrı bir ‘tasfiye’ listesinin çıkarılması yüzünden kaybedenler elbette bunu eleştirmekte haklıdırlar.
Fakat siyaset bir maratondur. Hele de hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, güçlendirilmiş parlamenter sistem gibi hayati prensipler söz konusuysa kongre sorunları yüzünden parti içinde tartışmalar çıksa bile krizler çıkması beklenmemelidir.
Çünkü, evvela kongredeki olay büyük çaplı değildir.
İkincisi, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu hakkındaki FETÖ’cülük ithamında da hiçbir kanıt, hatta bir ‘şüphe sebebi’ bile ortaya konulmamıştır ki sorun yaratsın.
İDEOLOJİ Mİ, MERKEZ Mİ?
İYİ Parti’de ideolojik bir tartışma da var: MHP söyleminde bir parti mi, merkez partisi mi?
Kavramlara yüklenen sübjektif anlamlar farklı olabilir. Ama İYİ Parti demokratik anayasal değerleri öne çıkaran ve şehirli seçmenlere dayanan bir milliyetçi partidir. Kapsayıcı bir parti olmaktan başka bir yola gitmesi varoluşuna aykırıdır.
Çeşitli kesimlere açık özelliğinden dolayıdır ki, İYİ Parti “Türk milleti”ni siyasi kamplara ayıran kutuplaşma söyleminden uzak duruyor.
CHP’de de Kılıçdaroğlu’nun kendi partisinin geleneksel dar kalıplarını aşarak dışa açılma politikasıyla örtüşen bu tabloda “Millet İttifakı” oluştu.
Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Deva Partisi’nin Millet İttifakı ile ilişkileri sıcaktır. Sadece hepsi muhalefet saflarında oldukları için değil… Hepsi CB sisteminin sorunlarını görüyor, hepsi kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, fikir ve ifade özgürlüğü, dış politikada meydan okuma yerine diplomasi metotlarını savunuyorlar.
İktidar tabii bu muhalefet birlikteliğinin dağılmasını istiyor… Baş hedefi İYİ Parti’yi koparmak…
SOSYOLOJİNİN İBRESİ
AK Parti ve MHP, bakıyorsunuz, “sen de yerli ve millisin” diyerek İYİ Parti’yi yanlarına çekmeye çalışıyor…
Ya da bakıyorsunuz, milliyetçi İYİ Parti’yi HDP ile işbirliği yapmak, FETÖ’yle irtibatlı olmak gibi suçlamalarla itibarsızlaştırmak istiyorlar.
Türkiye’de soruşturmaların, istenirse, nasıl kolayca açtırıldığı biliniyor. 2016’da Meral Akşener hakkında FETÖ soruşturması açılmıştı! Akşener “dokunulmazlığım yok, ifademi alın” diye kaç defa çağrı yaptı. Netice sıfır, soruşturma falan kalmadı.
Canan Kaftancıoğlu hakkında 7 yıl önceki tivitinden dava açılır da Akşener hakkında bir şey keşfetselerdi bırakırlar mıydı?
İktidarın muazzam propaganda makinasının bu yıpratma kampanyalarına rağmen İYİ Parti’nin yüzde 15’e yaklaşması… Devlet imkanlarına ve muazzam propaganda gücüne rağmen Cumhur İttifakının da yüzde 50’nin altına inmesi sebepsiz değildir.
Sosyolojinin ibresi böyle.
Baş sebep ekonomide kişi başına 12 bin dolardan 8-9 bin dolara düşmenin getirdiği yoksullaşmadır.
Ülkenin iyi yönetilmediği, CB sisteminin iyi sonuç vermediği, bu anlayışlarla düzlüğe çıkmanın zor olacağı yolundaki kanaatler yaygınlaşıyor.
Sosyolojik değişimin ibresini büyük şehirler gösteriyor.
İktidarın reformist olmaktan çıkıp devletçi reflekslere sarılmasıyla büyük şehirlerde gerilemesi aynı sosyolojinin ürünüdür.
İyi Parti aynı şehir sosyolojisine dayandığı gibi yeni partiler de zeminlerini öncelikle şehirlerde bulacaktır.