İdare-i şahsiye

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’a, “İslami STK’lar zarar görmeyecek” diye teminat vermiş.

Biliyorsunuz, Meclis’ten yıldırım hızıyla geçirilen “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasını Önleme Yasası” adlı kanunla aynı torbaya atılan bir düzenleme daha kanunlaştırıldı: İçişleri Bakanı’na terör şüphesi halinde derneklere kayyım atama, hesaplarını dondurma gibi yetkiler verildi.

Yani siyaset, yargıya ait olması gereken yetkiyi sahiplendi, temellük etti, istimlak etti...

Etti çünkü siyaset hukuktan güçlü.

AYM’nin de terkibi değişiyor.

Siyasi iktidara bu kadar geniş yetkiler verilmesi, Yusuf Kaplan’ı haklı olarak endişelendirmiş, “başka bir iktidar döneminde Müslümanlar üzerinde baskı olur” diye tivit atmış. Bakan Soylu da güvence vermiş, böyle bir baskının olmayacağına dair.

SIRA KİMDE?

Evet, hukuk dışı baskı yapabilme gücüne sahip bir iktidar bugün size baskı yapıyorsa yarın da bana baskı yapabilir!

Bana dokunmayan bin yaşasın denilebilir mi?

Faziletin gereği, iktidarın baskı yapamaz hale getirilmesinin kurallarını ve kurumlarını düşünmektir.

Zira hürriyetlerimiz hukukun teminatı altında değil de iktidarda kimin olduğuna bağlıysa, kimse hukuken güvencede değildir; sadece sıra değişir!

Siyaset hukukla yeterince sınırlanmamış demektir.

Böyle düzenlerde ihaleler da iktidarların tercihine bağlıdır.

Yüksek yargı üyeliğinden tutun da hakim ve savcıların sürgün ve terfilerine, mülakat sınavlarına kadar her şey…

Niye bu ülkeye yatırım gelmiyor; bu yüzden!

İSLAMİ STK’LAR

İslami STK’ların eski bağımsız duruşlarını bırakıp siyasi güce eklemlenmeri de bu yüzden! Lütfi Sunar’ın araştırmasına göre, İslami STK’lar devletten destek görüyorlar, bu onların eski bağımsız ve eleştirel tavırlarını bırakıp “siyasi sistemin uzantısı” haline getirdi. Böylece İslami STK’lar “seçim dönemlerinde gittikçe siyasi bir mobilizasyon unsuruna dönüşmesi” gerçekleşmiştir. (Kurumsal Yönetim Akademisi Raporu, 2018)

Bir İslami STK eleştirel bir tavır alsın, bakın ne oluyor?

Şehir Üniversitesi niye kapatıldı?

Hukukun siyaseti bağlaması gereken ipleri bizde çok gevşek; siyaset sövüyor, sürüyor, kapattırıyor, açtırıyor, tutuklattırıyor, bıraktırıyor, elinden tutanı da ihya ediyor….

GÜÇ BOZAR…

Siyaset bu kadar muazzam, hatta öylesine baştan çıkarıcı bir güçtür ki, uğruna ne kavgalar yapıyoruz!

Zira “güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar.”

Ama son iki yüz yılda insanlar düşündüler: Bu gücü hukukla nasıl sınırlandırırız? İktidarları nasıl vatandaşlar karşısında ayırımsız ve eşit davranmaya mecbur ederiz?

Kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, yargı bağımsızlığı, iktidarın dokunamayacağı temel hak ve özgürlükler gibi büyük fikirler böyle gelişti.

Siyasetin güç tutkularına karşı temel hak ve hürriyetlerin teminatı, hukuk devletinde bağımsız yargıdır!

Yargı üzerinde siyasetin ağır bir etkisi olduğu halde “kayyım” yetkisini bile siyaset yargıya bırakmıyor!

İKİ ÖRNEK

Bizde hukuk şuurunun üzerine dökülen kezzap, “bizden” kabileciliğidir. “Bizden” mi, ne yapsa yeridir!

İkinci Meşrutiyet hukukçularının “idare-i şahsiye” diyerek eleştirdikleri yönetim tarzı; yetkilerin tek kişide toplanması demekti.

Ama Mecelle Cemiyetini, topluluğunu dağıtarak Mecelle’nin eksik kalmasına sebep olan, Abdülhamit’ti. “Şahsen” sorun saymıştı, kayyım ataması yapmamış ama dağıtmıştı. Bunu engelleyecek hiçbir kural ve kurum yoktu.

Kemalist Kadro dergisini, milliyetçi Türk Ocakları’nı, feminist Türk Kadınlar Birliği’ni kapatan, Atatürk’tü. Bunu engelleyecek hiçbir kural ve kurum yoktu yine.

Hepsine izahlar getirilebilir; devletin bekası, devrimlerin korunması…

HUKUKUN ÜSTÜN OLMASI

Bu çağda “idare-i şahsiye” değil, kurumlaşmış hukuk devleti tek doğru yoldur.

Devleti ele geçirme” kavgaları Türkiye’ye çok pahalıya mal oluyor. Beşeri sermayemizi kavgalarda israf ediyoruz. Hiçbir devrinde bir Japonya kapasitesini gösteremedik.

Artık hepimize eşit mesafede duran, kuralları ve kurumları güvenilir bir “hukuk devleti” olmak zorundayız.

Bakın Almanya’ya, İngiltere’ye, Japonya’ya; iktidarda kim var, kim yok; fark ediyor mu? Hukukun sağlamlığı bireyler için de dernekler, vakıflar, şirketler için de yeterli güvence oralarda.

YORUMLAR (113)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
113 Yorum