Gara şehitleri

Bundan 5-6 yıl önce PKK tarafından yol kesilerek, pusu kurularak kaçırılan 13 vatandaşımız, kalleşçe şehit edildi.

Evet kalleşçe… Bu insanlarımız “çatışmada” değil, savunmasız, silahsız oldukları halde biri omuzundan vurularak, 12’si başlarına kurşun sıkılarak şehit edildi.

Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesine düzenlenen 96 saatlik Pençe Kartal-2 Harekâtında teröristlere ağır zayiat verdirildi. Piyade Komando Yüzbaşı Burak Coşkun, Muhabere Komando Yüzbaşı Ertuğ Güler ve Muhabere Astsubay Kıdemli Çavuş Harun Turhan’ın şehit düştü, 13 vatandaşımız da PKK tarafından infaz edilerek şehit edildi. Bu 13 şehidimizin 7’si asker, ikisin polis, diğerleri sivildi.

Bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

CUMHURBAŞKANI’NIN KONUŞMASI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Rize Kongresinde şöyle konuştu:

Bu kardeşlerimiz bir kısmı 5 ay bir kısmı 6 ay bu teröristlerin ellerinde esirdi. O günden bugüne bu kardeşlerimizi nasıl bu terörist alçakların ellerinden kurtaracağız hep bunların hesabını yaptık. Çok uğraştık. Bu operasyonların yapıldığı gece artık bu operasyonları yapmak suretiyle bu kardeşlerimizi kurtaralım istedik… ancak gel gör ki bunu başaramadık.’’ 

Bu tür operasyonlarda elbette başarı garantisi yoktur. Milli Savunma ve Genelkurmay’ın açıklamalarında, operasyonun çok iyi planlandığı anlatılıyor. Operasyonda bir kusur var mıydı? Bu mesele hem ciddi uzmanlık bilgisi, hem operasyonun detayları hakkında ayrıntılı ve sahih bilgiler gerektirir.

Askeri ve istihbari bilgiye dayanmayan, uluorta eleştirileri önemsememek gerekir.

Genelkurmay ayrıntılı bir rapor açıklamalı, uzman emekli askerlerce tartışılmalıdır. Bu tür tartışmalar yeni operasyonlar için bilgi birikimini ve dikkati artırır.

Meselenin siyasi yönü ise elbette hepimiz tarafından irdelenebilecek bir konudur.

SİYASETİN TAVRI

Evvela bu vahim hadiseyi niye Malatya Valisi’ne açıklattılar? Cumhurbaşkanı’nın hem milli üzüntümüzü hem milli kararlılığımızı yansıtan vakur ve duygulu bir konuşmayla açıklaması daha anlamlı olmaz mıydı?

Milli Savunma veya İçişleri Bakanı da açıklayabilirdi.

26 Şubat 2020’de İdlib’de 33 askerimizi şehit verdiğimizde de açıklamayı Hatay valisine yaptırmışlardı.

Bunu muhalif bir eleştiri gibi görmemek lazım. Aksine, “iyi”leri açıklayıp “kötü” olayları bürokratlara açıklatmak siyasi bir tavırdır. Böyle acı olaylarda parti duygusu bir tarafa bırakılmalı, “sevinç ve kederde birlik” sorumluğuna uygun davranılmalıdır.

Böyle bir ortamda “tıklım tıklım ve coşkulu” parti kongrelerinin birkaç gün ertelenmesi veya “matem” kavramına uygun, mütevazi bir şekilde yapılması gerekirdi.

Cumhurbaşkanı, anayasaya göre “Türk Milletinin birliğini temsil eder.” Şehit annesini partisinin kongresinde değil, makamından araması, aramadan sonra açıklama yapması hem “temsil” görevine ve şehit kavramına daha uygun olurdu.

Şunu da belirteyim, PKK’nın kaçırıp elinde tutuğu 13 vatandaşımız “esir” değildi. Esir hukuki bir kavaramdır ve meşru orduların savaşlarında söz konusu olur. Cenevre Sözleşmesi hükümleri uygulanır...

PKK’nın kaçırdıkları ise “rehine”dir. Hem milli hem milletlerarası hukukta suçtur.

PARTİLER ARASI İLİŞKİLER

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’i partilerine giderek ziyaret etmeleri ve bilgi vermeleri isabetli olmuştur.

Akar particilik kavgalarına girmiyor zaten.

Bu olayla bir kere daha düşünmek gerekir ki, iktidarların muhalefetle boğaz boğaza kavga etmesi yanlıştır.

Gün gelir, görüşmeleri, hatta destek istemeleri gerekebilir.

En önemlisi de “millet” diyoruz ya, bu, sadece “bizimkiler” olmuyor. “Millet” 82 milyondur! İçlerinde farklı siyasi görüşler, farklı hayat tarzları vardır.

HDP SORUNU

PKK terörü deyince HDP elbette gündeme gelir. Aralarında irtibat ve iltisak olduğu bellidir.

Ancak HDP konusundaki tavrımız, onu PKK’ya itmek olmamalıdır.

Bilimsel gerçektir: Demokrasi alanını daralttıkça totaliter propagandaya ve teröre psikolojik imkan vermiş olurusunuz.

HDP’de iki damar var: Biri PKK’ya bağlı, onun çizgisinde akan bir damar… Öbürü PKK vesayetinden kurtulup Kürt kimliğini demokratik metotlarla savunmak gerektiğini düşünen damar; Mithat Sancar böyledir.

Bu yüz yıllık bir sorundur, çözümü kolay değildir. Çok iyi düşünmek, araştırarak, akılla hareket etmek gerekir.

YORUMLAR (153)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
153 Yorum