‘Faizci kapitalist sistem’
Faiz siyasi iradeyle indirildi fakat enflasyon inmedi, aksine çıktı. Faiz indirilirse enflasyon da iner tezini savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tezi doğrulanmadı, aksine tersi gerçekleşti.
İlk defa da değil…
Faiz daima sermaye yetersizliğinin ve enflasyonun sonucu oldu.
İşte, İslamcı literatürde “faizci kapitalist sistem” söylemi çok yaygındır, fakat bakıyoruz, “faizci kapitalist” ekonomilerde, Avrupa’da, Amerika’da, Japonya’da faiz oranı negatiftir ama Türkiye’de ve diğer Müslüman ülkelerde ve İslam tarihinde faiz oranları hayli yüksektir.
TARİH LABORATUVARI
Halil İnalcık ve iktisat tarihçileri Mehmet Genç, Şevket Pamuk gibi hocalarımızın Osmanlı tarihinde tespit ettikleri faiz oranları, aynı dönemlerde kapitalist Avrupa’daki faiz oranlarından çok yüksektir.
Buna fetva veren ulema ile halife-padişahlar “faizci kapitalist” olabilir mi?!
Hatta Kanuni Süleyman, para vakıflarının faizle kredi vermesini yasakladığında özellikle ticaretin yaygın olduğu Rumeli’de iktisadi çöküntü başlamış, Kanuni de Ebussud Efendi’yi şeyhülislam yaparak para vakıflarının yüzde 12’ye kadar faizle kredi vermesinin caiz olduğu yolunda fetva almıştı.
İbni Kemal’in de bu yönde fetvası vardı.
Hele de devletin finansal krizler içinde savrulduğu 19. Yüzyılda konsoloslar ve Galata bankerleri hem Müslüman esnafa hem devlete yüzde 20, hatta yüzde 30 gibi korkunç faizle kredi veriyorlardı.
Tarih laboratuvarında çeşitli kültürlerdeki faiz serüvenlerini gözlemlemek için Murat Ustaoğlu ve Ahmet İncekara tarafından yayımlanan “Faiz Meselesi, Tarihte Örnek Uygulamalar” adlı eseri tavsiye ederim (Bilgi Üniversitesi)
TEMEL SORUN
Temel sorun; Osmanlı’da ve onu devralan Cumhuriyet’te sermaye birikiminin çok yetersiz, finans kurumların çok geri ama kredi ihtiyacının çok yüksek olmasıdır. Bu yüzden bizde dün ve bugün faiz oranları “faizci kapitalist” ekonomilerden çok yüksektir.
Müslümanlar olarak ‘İslam iktisadı’ kavramı hoşumuza gidiyor...
Kredi ihtiyacı olan insanlar olarak da ‘ucuz faiz’ sözü, hele de ‘faizsiz’ sözü elbette kulağa hoş geliyor. Ama bunun bir ‘iktisat teorisi’ bile yapılmadı.
Hatta bu konuda yazıp çizenlerin şair, fakih (hukukçu), mühendis, sosyal bilimci ve politikacı olmaları dikkat çekicidir. Yani iktisat uzmanlığından da piyasa ve finans tecrübesinden de uzak isimler…
UTESAV vakfında Prof. Recep Ertürk tarafından 2008’de yayınlanan “Ekonomik kalkınma ve Değerler” konulu sempozyum kitabı önemlidir. Orada Doç. Dr. Fahri Solan ‘İslam Ekonomisi’ üzerine yazanların isimlerini veriyor. Hemen tamamı iktisatçı olmayan isimlerdir… (Sf. 364 vd.)
Aynı kaynağa göre, 1990’lı yıllarda faizsiz sistem ve İslam ekonomisi konulu yayınlarda hızlı bir artış olmuş ama ondan sonra bu yayınlar çok azalmıştır.
Tekrar canlanır mı? Bakalım…
‘ANAHTAR’ VAR MI?
İktisadi kriz ortamında Cumhurbaşkanı Erdoğan “İslam iktisadı, krizden çıkışın anahtarıdır” diye konuştu. (14 Haziran)
Sermaye birikimi, sermaye arzı, finansman konularına uzun vadede kurumsal atılımlar yapmadan ‘faizsiz ekonomi’ tasavvurları finansman sorununu çözmüyor.
Aynı şekilde “krizden çıkış anahtarı İslam ekonomisi” şeklinde uygulanabilir bir “anahtar” da elde yok. Olsa “faizci kapitalist” ülkeler bizlerden daha iyi uygular. Çünkü yetişmiş insan kaynakları bizlerden zengin, finans kurumları bizdekilerden çok daha yüksek kapasiteye sahiptir.
Sermaye birikimini geliştirmek zorunda olan Türkiye’de hem klasik ‘faizli’ finans kurumlarının, hem ‘faizsiz’ denilen ‘katılım ortaklığı’ kurumlarının kurallı serbest piyasa ekonomi şartlarında güçlenmesi lazım. İsteyen istediğine mevduat yatırıp istediğinden kredi alabilmelidir.
Şunu mutlaka görmek gerekir, “enflasyonun sebebi faizdir” ve “çıkış anahtarı İslam ekonomisidir” gibi sözler, teorik bir tartışmanın ötesinde devlet başkanı tarafından söylendiğinde ekonomi yönetiminin rasyonelliği konusunda tereddütlere yol açarak zaten mesafeli duran dış yatırımcıları olumsuz etkileyebilir.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve diğer yetkililer hiç bu kavramlara konuşmuyor.
Teoride tartışılsın fakat ekonomide düzlüğe çıkmak için ekonomi diliyle konuşmak ve uygulamada ekonomik rasyonalizmden ayrılmamak şarttır.
Güven yaratmanın başka yolu yok.