Erdoğan’ın yeni keşfi emperyalizm
Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde ‘emperyalizm’ kelimesini çok kullanıyor. Tabii muhalefeti suçlamak için.
Mademki muhalefet “hain, alçak, terör işbirlikçisi”dir. Hatta ülkemizin saygın iktisatçılarıyla hukukçularının hazırladığı Altılı Masa raporları “dışarıda hazırlanıp ellerine tutuşturulmuş!” olduğuna göre, Erdoğan, muhalefeti emperyalizme bağlamakta gecikti bile!..
Şöyle diyor:
“Ülkenin güvenliğini terör örgütlerine, ekonomisini Londra tefecilerine, dış politikasını emperyalistlere teslim edecekler...” (13 Nisan)
“Emperyalizmin finansörü Londra tefecilerinden aldığı sözlerle adeta sevindirik olan kişi. Bay bay Kemal acaba Londra’dan ne kadar para aldın da geldin?” (18 Nisan)
BATI YÖNLÜ REFORMLAR
Emperyalizm konusundaki bitmez tükenmez tartışmalar bir tarafa; şunu diyebiliriz: Milletler, devletler arasında rekabet ve güç mücadelesi vardır. Bunun istilaya, işgale dönüşmesi, kaynaklara güç kullanarak el konulması çağımızda insanlık vicdanının reddettiği ‘emperyalist’ uygulamalardır.
Eskiden “ganimet” sayılırdı!
Uluslararası rekabet bir gerçektir. Akıllı yönetimlere düşen, bu rekabette ülkesini kazançlı çıkarmaktır. Bunun da yolu bilim zihniyeti, hukuk devleti ve rasyonel ekonomi politikalarıdır…
Bu açıdan, Erdoğan, iktidarının ilk on yılında ülkemizi iktisaden ve siyaseten güçlendirdi. 2001’de Kemal Derviş’in IMF ve Dünya Bankası’nın desteğini alarak hayata geçirdiği reformları Erdoğan sürdürdü, üstelik Avrupa Birliği’nin istediği reformlarla bunu takviye etti. Ülkeye 200 milyar doları aşkın dış yatırım geldi. Erdoğan’ın dilinde ne “emperyalizm” vardı ne de “dış güçler!”
Türkiye doğru istikamette idi. Fakat…
YENİ EKSEN ERDOĞAN
Erdoğan, kabaca 2014’ten itibaren güç tutkusuyla, “kurallı piyasa ekonomisi” yerine, “ekonomiyi ben yönetirim, ben” sistemine yöneldi, ekonomiyi ve her şeyi…
Ali Babacan ve Mehmet Şimşek gibi ilkeli ve gerçek iktisatçıların yerine Berat Albayrak ve Nebati’nin getirilmesi, Merkez Bankası’nda “bizden” atamalar bu eksen değiştirmenin somut göstergeleridir.
Yeni eksen Erdoğan’ın şahsıdır.
Dış politikada da böyle oldu. Demokrasi ve hukuk konularında Batı’dan gelen eleştiriler “Ben”i bu eleştirilerin gelmeyeceği siyasi ilişkilere yöneltti. “Sevgili dostum Putin”, Şanghay Beşlisi falan…
Avrupa Birliği süreci 2011 hükümet programında “Cumhuriyetten sonra en büyük modernleşme hamlesi” idi… Almanya ve Hollanda CB sistemi propagandasına kendi ülkelerinde izin vermeyince Avrupa Birliği “Haçlı ittifakı” oldu. (27 Mart 2017)
Ekonomi kendi politikaları yüzünden bozulurken “dış saldırı” diye hamaset yapıldı… Bugünlere böyle geldik.
LONDRA TEFECİLERİ
Erdoğan bugün “Londra tefecileri” diyor. Halbuki kendisi Mayıs 2018’de Londra’ya giderek uluslararası yatırımcıları Türkiye’ye davet etmişti. Ancak orada da “faiz sebeptir” diye tutturmuş, Reuters “uluslararası yatırımcılarda şok ve dehşet” diye haber yapmıştı. (16 Mayıs 2018)
O gezide bulunan Mehmet Şimşek yaşananları derin bir üzüntüyle anlatmıştı.
Erdoğan, sonra Berat Albayrak ve Nurettin Nebati’yi defalarca Londra ve Washington’a gönderdi.
Kendisi Amerikan şirketlerini Beştepe’de ağırladı. (18 Eylül 2018)
Ama gelmediler çünkü ülkedeki hukuk düzeni, siyasallaştırılmış kurumlar ve CB sistemi yatırımcıda güven yaratmıyor.
Sorun emperyalizm değil, yatırımcıya güven vermeyen politikalardır.
TEFECİ FAİZİ
Bugün Erdoğan iktidarı, uluslararası piyasada yüzde 9-10 dolar faiziyle borçlanıyor! Asıl tefeci faizi budur.
Prof. Bilge Yılmaz açıklamıştı, “Yunanistan, bugün 1000 dolar borç almak için yıllık 41 dolar faiz ödeyecek. Biz, 1000 dolar borçlanmak için 97.5 dolar faiz ödüyoruz.” (14 Ocak 2023)
Defalarca yazdım, Düyun-u Umumiye’nin dış borçlara ödediği faiz yüzde 4-5 civarındaydı.
Kılıçdaroğlu 300 milyar dolar yatırım getirebilir mi?
Bu, Millet İttifakı iktisatçılarının hazırladığı “Mutabakat Metni”ndeki hukuki ve kurumsal reformların yapılmasına bağlıdır.
Özal ve Derviş reformlarının o dönemlere göre önemli miktarda dış kaynak getirmesi gibi…
Propaganda ve gerçek ne kadar farklı, değil mi?
Propagandalardaki hamaset ve husumet kelimelerinden sakınmak lazım.
NOT: Değerli okurlarımın ve bütün Müslümanların Ramazan bayramını tebrik eder, mutluluklar dilerim.