Erdoğan’ın çıkmazı
Reuters yaklaşan iktisadi krizin iktidarın tepelerinde görüldüğünü fakat uygulanacak politikalar konusunda görüş ayrılıkları olduğunu haber yaptı.
Erdoğan da seçim sonrası için, “Mehmet Şimşek kardeşimizin koordinasyonunda bir ekibin” hazırlıklar yaptığını söylemişti. (6 Nisan)
Benim bildiğim, Mehmet Şimşek saygılı ve sıcak davranıyor fakat birlikte çalışma konusunda hayli mesafeli... Ama Erdoğan’ın hazırlıktan bahsetmesi seçimlerden sonrası için bir arayış içinde olduğunu gösteriyor.
Ekonomi yazarı Erdal Sağlam, iktidarda birçok kimsenin 28 Mayıs sonrası çıkacak ekonomik krizin farkında olduğunu, partide iki türlü çalışma yaptığını yazdı. Fakat “paniği önleyecek bir vizyon olmadığını” da belirtti. (HABER 10, 25 Mayıs)
Ben de çok saygın bir iktisatçıdan yakınlarda dinlemiştim. İktidar zirvelerinde, gelmekte olan krizi görenler var, hatta geliştirilecek politikalar konusunda istişareler yapıyorlar fakat “Erdoğan’ı ikna etmenin zor olacağını” da söylüyorlar.
ERDOĞAN KABUL EDER Mİ?
Sorun burada: Ortodoks reformist politikalar zorunlu, fakat Erdoğan kabul eder mi? İkna edilebilir mi? Zor diyorlar.
“Faiz” konusu, çok tipik bir örnek: Erdoğan emirle Merkez Bankası’nın politika faizini % 8.5’e kadar indirtti. Banka dün bu seviyede devama karar verdi. Halbuki kamu bankaları dahil, mevduat faizleri yüzde 40’ın üstüne çıktı! Bu, yirmi yılın en yüksek faizi!
Emirle faiz indirtmenin TL’nin değerini düşürerek ve ekonomi yönetimine güveni sarsarak dövizi ve altını tırmandırdığı, bankaların mevduat tutmak için faiz artırmak zorunda kaldığı açık!
“Faiz sebeptir” iddiasına dünyada inanan tek ekonomi, tek merkez bankası, tek kariyerden iktisatçı yok. Son 6-7 yıldır ekonomimize nasıl zarar verdiği de ortada… Nihayet mevduat faizinin yüzde 40’a çıkması bu iddianın yanlış olduğunu artık aritmetik olarak ortaya koydu… Ama Erdoğan CNN International mülakatında bile bunu tekrarladı. (19 Mayıs)
Rasyonel iktisat politikalarına dönmenin anlamı, Erdoğan’ın 2015’ten beri ve özelikle de CB sisteminde yanlış para politikaları uyguladığını kabul etmesi demektir. Halbuki Erdoğan hatalarını “devede kulak” sayan bir liderdir. (14 Mayıs 2022)
Böyle büyük hatalar yaptığına ikna edilmesi gerçekten zor.
‘İŞ BİLMEZLİK’
Faiz artırımı tek başına çözüm değildir. Bunun, çok sofistike bir reform programına dayalı yapısal reformlarla desteklemesi lazım. Yani bağımsız yargı, bağımsız Merkez Bankası, ekonomi bürokrasisinde “bizden” isimler yerine iktisat dünyasının güven duyacağı, ekonomi ilminden gayri “laf dinlemeyecek” hakiki uzman isimlerin getirilmesi lazım ki güven oluşsun. Böylece makro dengeler sağlansın, TL güvenilir olsun, ülkeye dış kaynak akmaya başlasın…
Bugün böyle bir kurumsal kapasite yok.
Saygın iktisatçılarımızdan Bilge Yılmaz, dün Karar TV’de ekonomiyi yönetmede “liyakat”in önemini anlattı. Merkez Bankasının aldığı bir kararla piyasaların kilitlenmesi üzerine hemen kararından vazgeçmesinin “iş bilmezlik örneği” olduğunu belirtti. Bugün liyakatsiz kadrolar yüzünden iyi program yapma sorunu, yapsa bile ehil eller vasıtasıyla uygulama sorunu yaşanacağını, kolay kolay güven tesis edemeyeceğini söyledi. (https://www.youtube.com/watch?v=ne86v1KMVEs)
Bu gerçekleri Durmuş Yılmaz, İbrahim Çanakçı, Selva Demiralp, Kerim Rota, Serkan Özcan, Hakan Kara gibi birçok iktisatçı söylüyor. Ama iktidar sadece kendini dinliyor.
ERKEN UYARILAR
Hele de ‘dış güçler’ söylemi!.. 2015 yılında Moody’s “Türkiye'nin büyük çaplı dış ticaret açığı ve yetersiz döviz rezervlerinden dolayı” en kırılgan ülkeler arasında olduğunu açıklamıştı. (BloombergHT, 4 Kasım 2015)
Dış güçler diye tepki gösterilmişti. “Biz Hans’a, Corc’a değil, Ahmet’e Mehmet’e bakarız” gibi sözler edilmişti. Halbuki bugün ekonomideki bütün sorunların anası, teknoloji yetersizliğinden dolayı, “dış açık”tır, yani döviz sorunu!
2014’lerde, 15’lerde ortaya çıkan bu seslere kulak verilseydi bugünkü döviz sorunumuz, yani kriz korkumuz olur muydu?!
Çözüm belli: Kurallı piyasa ekonomisine dönüş, bağımsız yargı, bağımsız Merkez Bankası, birinci sınıf uzmanlar, en iyi iktisatçılar, hukukçular…
Erdoğan’ın böyle bir programa ve kadroya ikna edilmesi zor.
Program da kadro da Kılıçdaroğlu çevresinde, Millet İttifakı’nda mevcut fakat Erdoğan kazanırsa neler olacağı, neler olduğundan belli.