Can Azerbaycan
Ermenistan’ın 26 Eylül’de sivil Azerbaycan hedeflerine saldırmasıyla Dağlık Karabağ ekseninde başlayan çatışmalar devam ediyor. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev dünkü açıklamasında birçok sivilin hayatını kaybettiğini, aralarında 7. ve 9. sınıf öğrencisi iki çocuğun da bulunduğunu bildirdi. Fidan Qurbanova ve Şehriyar Qurbanov…
Hemen en önemli iki hususu belirteyim: Ermenistan’ın bu saldırısı, zaman zaman görülen basit sınır çatışmaları gibi değil…
İkincisi, 1990’lardan farklı olarak bu defa Azerbaycan askeri bakımdan kesin üstünlüğe sahiptir; tabii Rusya müdahale etmezse.
RUS TATBİKATI
Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri 21 ve 26 Eylül tarihleri arasında “Kafkas 2020 Tatbikatı” adıyla büyük bir tatbikat gerçekleştirdi. 80 bin personel, 250 ana muharebe tankı, 450 zırhlı araç, 200 top ve çok-namlulu roketatarlar, savaş uçakları katıldı.
Tatbikatın füze savar sistemleri ünlü S-400 ve S-300 füzeleriydi!
Tatbikata eski Sovyet cumhuriyetlerinden sembolik birlikler de katıldı… Fakat tatbikatın bir kısmı Ermenistan topraklarında yapıldı, General Tigran Parvanyan komutasında Ermenistan kuvvetleri tatbikatta “aktif olarak” yer aldı.
Azerbaycan ise Moskova’nın davetini kabul etmemişti.
Ermenistan, Eylül başlarından itibaren Azerbaycan’a karşı ateşkes ihlallerini tırmandırdı. Rus tatbikatının son gününde de Dağlık Karabağ ekseninde fiilen saldırılara başladı.
Ben bu bilgileri EDAM adlı stratejik araştırma kurumunun Can Kasapoğlu, Sinan Ülgen ve Sine Özkaraşahin imzalı raporundan özetledim. (https://edam.org.tr/azerbaycan-ermenistan-catismalar)
RUS SİYASETİ
Rus tatbikatının resmi gerekçesi “kontr-terör faaliyeti” idi. Fakat kullanılan ağır silahlar ve S-400’ler gösteriyor ki, Putin gövde gösterisi yaptı, Kafkasya’da kimin “ağa” olduğunu göstermek istiyor.
Putin, iki sene önce 25 dakika süren askeri sunuşunda “dünya üzerinde vuramayacağımız yer yoktur” diyerek yeni geliştirdikleri 6 silah sistemini tanıtmıştı! (2 Mart 2018)
‘İmparatorluk’ gösterileri Putin’in ‘Büyük Viladimir’ diye övgüler dizilen egosuna denk düşüyor!
Fakat Azerbaycan Sovyet imparatorluğundaki “sadık tebaa” değil artık. Petrol gelirleriyle güçlendi, ordusunu modernize etti, silah sistemlerini Rus tekelinden kurtardı.
Putin Bakü’ye gözdağı veriyor.
Çarlar da Stalin de “Pan Türkizm” evhamıyla Kafkasya’da Müslüman ve Türk varlığını eritmek, buna Karşılık Ermenistan’ı güçlendirmek siyaseti izlemişlerdi.
1914-1918 döneminde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yüzölçümü 140 bin km kareydi; Sovyet yönetiminde 87 bin km kareye indirildi. Azerbaycanlılara Kiril alfabesi kabul ettirildi.
Ama Ermeni milliyetçiliğini diri tutmak üzere Ermenistan alfabesine karışmadılar. Stalin 1944’te Kars ve Ardahan’ı Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti için istemişti!
Kafkasların 20. Yüzyıl başlarındaki şekillenmesi konusunda merhum hocamız Akdes Nimet Kurat’ın “Türkiye ve Rusya” adlı büyük eserini herkese tavsiye ederim.
KADER BİRLİĞİ
Askeri doktrinler uzmanı Dr. Can Kasapoğlu, Azerbaycan ordusunun nasıl güçlendiğini, bunda Türkiye’nin “silah” ve “konsept” desteğinin önemli katkısı olduğunu anlatıyor. İHA’lar, SİHA’lar artık önemli araçlardır ve Türkiye bu alanda ürettiği teknolojiyi Azerbaycan’la paylaşmaktadır:
“Azerbaycan’ın Türkiye ile hızla derinleşen savunma entegrasyonu, Kuzey Kafkasya stratejik dengesi açısından Moskova ve Erivan için endişe verici hale gelmektedir.”
20. Yüzyılın başında olduğu gibi, 21. Yüzyılın başında da Türkiye ile Azerbaycan’ın kaderleri iç içedir.
Azerbaycan-Türkiye ilişkisi sadece “iki devlet bir millet” ilişkisi değildir; esaslı bir stratejik kader birliğidir.
Ermeni işgali devam ettiği halde kapıları açılalım, Erivan’a jest yapalım gibi fantezilerden bahsedenler tarihî ve stratejik gerçeğin farkında değiller.
Bugünkü çatışmalardan Azerbaycan kazançlı çıkacak fakat Karabağ sorunu ve 7 Azerbaycan rayonunun Ermenistan işgali altından bulunmasından doğan sorunlar muhtemelen uzun yıllar devam edecektir.
Stratejik sorunların sihirli çözümü yoktur.
Can Azerbaycan’la sonuna kadar beraberiz. Türkiye Azerbaycan’ın batı kapısıdır, Azerbaycan Türkiye’nin doğu kapısıdır.
İktisadi ve siyasi bakımdan güçlendikçe, dostlarını arttırdıkça, Kafkasya sorunlarında âdilane çözüm şansı da artacaktır.