Bölükbaşı’yı anmak
Merhum Osman Bölükbaşı 6 Şubat 2002’de vefat etmişti. Hafızalarda iyi bir halk hatibi olduğu bilinir fakat bilinçli bir özgürlük ve hukuk savaşçısı olduğu pek bilinmez.
Merhum Ali Fuat Başgil, 10 Temmuz 1961 günlü Son Havadis gazetesinde “bilhassa Bölükbaşı’ya karşı müstesna bir sevgim ve bağlılığım vardır” diyerek şunları yazmıştı:
“Bu sevgim sırf onun da benim gibi tabanlarında memleket toprağının nasırlarını taşımasından ve milletine kanıyla ve gönlüyle bağlı bir memleket evladı olmasından değildir; fakat aynı zamanda 1946’dan beri idealist arkadaşlarıyla birlikte hak ve hürriyet mücadelesinde bin bir güçlüğe, hakarete ve işkenceye göğüs germiş ve karakterinin temizliğini ispat etmiş bir adam olmasındandır.”
Bölükbaşı mücadeleleriyle demokrasi tarihimizdeki altın sayfalardan biridir.
DP İLE ANA İHTİLAF
Bölükbaşı fikirlerinden dolayı hapishaneyle ilk defa Milli Şef döneminde tanıştı. Fakat en çok hapse konulduğu dönem, Demokrat Parti iktidarı oldu.
14 Mayıs 1950 seçimlerinin ardından Adnan Menderes’in kurduğu ilk hükümetin programı Meclis’te görüşülürken kürsüye gelen Bölükbaşı, milletvekillerini “istibdadın sırtını yere getiren bir milletin mümessilleri” olarak selamladıktan sonra şöyle diyordu:
“Menderes anayasa değişikliğinden bahsetti, fakat hangi istikamette?.. Mevcut Anayasa kuvvetler birliği esasına dayanmakta ve vatandaş hak ve hürriyetlerini gereği gibi teminat altına alamamaktadır…”
Bölükbaşı aynı konuşmada, ezici çoğunlukla iktidara gelmiş olan DP’lilere soruyordu:
“Çift Meclis mi, anayasaya aykırı kanunları iptal edecek yüksek mahkeme mi kurulacaktır? Hükümet programında bu hususta hiçbir açıklık göremiyoruz…”
Bölükbaşı soruyordu çünkü, Demokrat Parti 22 Temmuz 1947’de kuvvetler birliğine bağlı olduğunu açıklamıştı!
Zaten bu tür anlaşmazlıklardan dolayı Bölükbaşı ve arkadaşları DP’den ayrılıp Millet Partisi’ni kurmuşlardı.
BÖLÜKBAŞI HAPİSHANEDE
DP iktidarı 1955’ten itibaren adım adım otoriterleşti. Bölükbaşı’ya oy veriyor diye Kırşehir’i ilçe yaptılar! Bölükbaşı da defalarca hapse konuldu:
2 Temmuz 1957; Bölükbaşı hapishane kapısında, üç aylık kızı Gönül Hürriyet’i öpüyor, sağda görülen çocuk 8 yaşındaki oğlu Deniz’dir; değerli diplomat merhum Deniz Bölükbaşı…
Muhterem eşi Mediha Hanım gazetecilerin sorusu üzerine diyor ki:
“Onun mücadelesi bana ve çocuklarıma şeref verir. Kocalarını cephelerde şehit vererek, hatıralarına ve çocuklarına ömrünün sonuna kadar bağlı kalan milyonlarca Türk anası gibi, ben de en kötü ihtimalle gönlümü razı ederek kocamın hatırasına bağlı kalacağım ve çocuklarına olan sonsuz sevgisini temsil etmekte devam edeceğim. Allah’ın ve milletin himaye kanadı altında olduğumuza inanarak müsterihiz.”
Deniz Bölükbaşı “Anadolu Fırtınası Osman Bölükbaşı” adlı değerli eserinde, beraat ve tahliye kararları veren hakimlerin başka illere atandığını, uyumlu hakimlerin Bölükbaşı’yı hapsettiğini isimlerini vererek anlatır.
TARİHİN DERSLERİ
DP iktidarı 1956’da Tek Parti devrindeki basın yasalarının benzerini getirdiğinde Bölükbaşı’nın 6 Haziran’da Meclis’te yaptığı uzun konuşma basın hürriyeti ve yargı bağımsızlığı savunusu olarak bir şaheserdir.
27 Mayıs darbesinden önce Bölükbaşı DP ile CHP arasında arabuluculuk yaparak tansiyonu düşürmeye teşebbüs etti ama maalesef DP bunun da değerini anlayamadı, 27 Mayıs felaketi önlenemedi.
Bölükbaşı 1973’te siyaseti bıraktı. CKMP liderliğine Alparslan Türkeş seçildi. Türkeş’le dosttu. Merhum Türkeş kendisine çok itibar ederdi.
Tarihe artık “bizden, sizden” at gözlüğünü atıp fikirler açısından ve dersler çıkarmak için bakmanın zamanı gelmedi mi?
Bölükbaşı’nın vefat yıldönümü, Meral Akşener’in tivitinin dışında, bu sene de sessiz sedasız geçti.
Halbuki Bölükbaşı ‘kurumlaşmış demokrasi’yi, bu alandaki eksikliklerin nelere yol açabileceğini anlamak için çok değerli bir kaynaktır. Rahmetle anıyorum.