Ayasofya imamı ve faiz meselesi
Ayasofya Başimamı Prof. Mehmet Boynukalın, siyasete meraklı… Kadın cinayetleri hakkındaki mesajı AK Parti’de bile tepki doğurmuştu. Boynukalın son olarak Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasının ardından “Faizin azaltılması ve sonunda tamamen kaldırılması hem İslam’ın hem de aklın gereğidir. Güçlü ekonomilerde faiz % 0-1 arasında. O sebeple faizcilerle mücadele etmek de İslam’ın bir emridir” diye tivit attı. Bu da AK Parti’den tepki çekti.
Başimam bundan sonra siyasi konulara karışmamak gibi doğru bir tavra girer mi bilmiyorum ama dinî referanslarla siyaset yapan iktidar, belli ki pek de öyle fıkıh çizgisinde gözükmek istemiyor.
ŞEYHÜLİSLAM VE FAİZ
Boynukalın, Ağbal’ın uzaklaştırılmasına destek veriyordu. Sanıyordu ki, Ağbal’ın yerine, emirle faiz indirecek birinin getirilmesi “İslamî” bir davranış olacak... mış…
Fakat faiz, döviz ve enflasyonun birbirini nasıl etkilediği ve emirle faiz indirmenin ne gibi sonuçlar doğuracağı konusunda iktisat bilimine dayalı bilgiler olmadan “faiz haramdır” gerekçesiyle emirle faiz indirmek doğru mudur?
Hayati soru budur ve bu cevabı fetva kitaplarında değil bilimsel araştırmalarda bulunabilir.
İşte tarih laboratuvarından bir veri: Osmanlı Sultanı ve İslam Halifesi Kanuni Süleyman zamanı….
Şeyhülislam Çivizade’nin fetvasıyla para vakıflarının faizle kredi vermesi yasaklanmıştı.
Sofya’daki tasavvuf âlimi Şeyh Bâli Efendi, Kanuni’ye ve diğer ilgililere mektuplar yazarak, bu yasak yüzünden para vakıflarının çöktüğünü, bu vakıflarla finanse edilen cami, medrese, imaret gibi kurumların kapandığını, halkın Cuma namazını kılamadığını, esnafın perişan olduğunu anlattı…
Faiz yasağını kaldıran Kanuni, uzun gerekçesinde aynen şöyle diyordu:
“Bu meseleyi hâline ko, men eyleme, nice geldi ise öyle gitsin…”
Ve vakıflar faizle kredi vermeye devam ettiler. Yeni Şeyhülislam Ebussuud Efendi de para vakıflarının yüzde 12’ye kadar faizle kredi verebileceğine dair fetva yayınladı.
Bu konuda Dr. İsmail Kurt’un “Para Vakıfları, Nazariyat ve Tatbikat” adlı eserini tavsiye ederim. (Ensar Neşriyat, s. 29-31)
‘HİLE-İ ŞER’İYE’
Yakın tarihe gelelim mi?.. Osmanlı’nın 1877 Rus Harbi bozgunu üzerine Avusturya işgali altına düşen Bosnalı Müslümanlar, kredi ihtiyaçlarını karşılamak için bir Banka kurmak istediler. Müslümanlar iktisaden güçlenebilirlerdi… İstanbul’daki Meşihat’a (Şeyhülislamlığa) başvurdular ama izin alamadılar! Meşihat’e göre ancak “hile-i şeriye” işlemi yapılırsa banka kurulabilirdi! Yani faiz olacaktı ama faiz değilmiş de satış işlemiymiş gibi gösteren ikinci bir “hile” işlemi yapılacaktı her banka muamelesinde!
Bir hukuk sisteminde “hile” kategorisi olabilir mi?! İçtihat kapısı kapatılıp fıkıh Boynukalın’da gördüğümüz gibi dondurulunca, başka yol kalmamıştı maalesef.
Son devir Osmanlı ulemasından açık fikirli Mahmut Esat Efendi Meşihat’ı bu dar kafalı tavrı yüzünden şiddetle eleştirir. Bankanın finansman kredisiyle günlük ihtiyaçlar için kişilerden alınan borcun faizi (riba) arasındaki farkı anlatır…
Büyük âlim Mahmut Esat Efendi’nin Kazan Türklerinden gazeteci Fatih Kerimi’ye yaptığı açıklamalar “İstanbul Mektupları” adıyla yayınlandı, orada okuyabilirsiniz. (Çağrı Yayınları, 2001)
Fatih Kerimi Stalin zamanında kurşuna dizildi, şehittir, rahmetle anıyorum
‘FAİZ SEBEPTİR’
Hadi tarih laboratuvarına bakmıyoruz; Bizde “faiz sebeptir” diyerek Merkez Bankası’na yapılan her sert müdahalede ve son olarak Ağbal görevden alındığında piyasaların nasıl karıştığını da mı yaşamadık.
İslamcıların yıllardan beri “faizci kapitalist sistem” diye eleştirdikleri gelişmiş ülkelerde faiz “sıfır” civarında! Çünkü “sermaye birikimi” fazlasıyla tamamlanmıştır. Hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı kurumlarıyla sermaye ve yatırım güvenliği tamdır.
Ekonomi fetvalarla veya ideolojiyle değil, iktisat bilimiyle yönetilir.
Faiz sorunundan kurtulmanın tek yolu modern hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı ve özgürlüklerin teminatında “kurallı piyasa ekonomisi”dir.
Bakın, bizde 1 Ocak 2018’de dolar 3.7 liraydı; 1 Ocak 2021’de 7.43 liraya çıkmıştı. CB sisteminin faturasını görüyor musunuz?
“Emir” verilmediğinden değil, “emir”lerle yapılabilir sanıldığından…