AK Parti ve Ziya Gökalp
Kızıl Elma’ kavramı tarihte Roma ve Viyana için kullanılırdı ama bu kavramı Osmanlı nesillerine tanıtan, Ziya Gökalp’tir.
Uzun bir süredir kullanılmayan bu kavramı şimdilerde Ak Parti kullanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fetih Suresi’nden ayetler okuduğu bir klipte, mehter müziğinin eşliğinde şair Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun şiirinden “Kızıl Elma’ya hey, Kızıl Elma’ya” mısrasını her zamanki gibi yüksek sesle okuyor.
İktidarın tabanında heyecan yaratacak yeni motiflere ihtiyaç duyduğu açık.
Yarısına bile yaklaşamayacağımız belli olan “2023 Hedefleri” söylemi tabii beklenen heyecanı vermiyor tabii.
‘RADYUM OLAN BEYİN’
Ziya Gökalp bizde sosyal bilimlerin kurucusudur. Yahya Kemal’in deyişiyle “radyum gibi bir beyin”di. Dağılan birçok uluslu imparatorluktan “Türk milleti”ni çıkarma çabası döneminin düşünürü olduğu için bir kısım görüşleri eskimiştir.
Son kitapçığında hilafeti savunan Ziya Gökalp, Niyazi Berkes’in dediği gibi, Atatürkçülük karşısında ‘Osmanlı’ kalıyordu; muhafazakarlara göre fazla laikti.
Liberallerin gözünde ise otoriterdi.
Ama sosyal bilim metotlarının ülkemize getirilmesindeki büyük hizmeti ve nesiller üzerindeki etkisi inkar edilemez. Sosyolog ve düşünür Gökalp hakkında Emin Erişirgil, Halil İnalcık, Hilmi Ziya Ülken, Erol Güngör, Nevzat Kösoğlu ve Taha Parla gibi saygın isimlerin yazdıklarını okurlarıma önemle tavsiye ederim.
İstiyorum ki, siyasi propaganda için de olsa, fikir tarihimizden bir slogan, bir cümle gündeme geldiğinde okuma, araştırma heyecanı duyalım.
“Kızıl Elma” kavramına da böyle bakıyorum.
GÖKALP TECRÜBESİ
Gökalp’in “Kızıl Elma” adlı şiir kitabı, Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılında yayınlandı. Yıkılan imparatorluğun yerine, “bütün Türkler bir ordu”, yeni bir imparatorluk kurulması şeklinde “mefkûre”, yani ülkü...
Diğer bir deyişle uçsuz bucaksız “Turan” tasavvuru.
Ama sosyolog Gökalp’in uzun şiirinde önemli bir uyarısı da vardır:
Kızıl Elma yok mu? Şüphesiz vardır
Fakat onun semti başka diyardır
Zemini mefkûre, seması hayâl
Bir gün gerçek, fakat şimdilik masal!
Hayal ve masal kavramlarının uyarı olduğu besbellidir. Mehmet Âkif’in “Tûran diye bir efsane edindik…” şiirini hatırlıyor musunuz; o da uyarıydı.
Ziya Gökalp de savaştan sonra, 1923’te yazdığı “Türkçülüğün Esasları” adlı kitabında “Kızıl Elma realite sahasında değil, hayal sahasındadır” diye yazacaktır. Gökalp, “şe’niyet” dediği “realite” sahasında doğru milliyetçiliğin “Türkiyecilik” olduğunu yazdı.
Elbette doğrusu budur.
‘İKTİSAT DEVLETİ’
İttihatçıların bir marşındaki “alalım düşmandan eski yerleri” hissiyatı 21. Yüzyılda bir siyaset tarzı olamaz.
Dış politikada hamaset yaparak ‘imparatorluk özlemi’ imajını yaratmak dost kazandırmaz, düşman kazandırır.
Cumhuriyet’in “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi dört yüz yıllık bir tarihin ders notudur.
Gökalp ve farklı akımlardan aynı nesiller bu kanlı, ızdıraplı tecrübeyle aynı noktada buluşmuşlardı: Türkiyecilik…
Bugünkü Türkiye’nin öncelikli ihtiyacı yeni fetihler yapmak değildir, ekonomisini güçlendirmektir. Tanzimat’tan beri ve esas olarak da Cumhuriyet’te temel davamız “iktisat devleti” olmaktır; “sanayi toplumu” olmaktır.
Çeşitli sebeplerden bu alanda başarımız, kısa dönemli istisnalar dışında, ‘vasat’ kaldı.
BU İKTİDAR DÖNEMİNDE
Bu iktidarın ilk iki dönemi başarılıydı, rakamlar ortada.
Fakat yönetimin kişiselleşmesi, dış politikada ideolojik tavır, diplomatik sorunların iç politika için körüklenmesi, başta Merkez Bankası olmak üzere kamu kurumların zayıflatılması ülkeyi adım adım krize getirdi.
Ekonomist Kerim Rota’ya göre, son 19 ayda doları 7 TL’nin altında tutmak için 105 milyar dolar elden çıkarılmış! Rezervler böyle erimiş ama yine 7 liranın üstünde!
Bu nasıl iktisat politikası?
Tekraren yazıyorum; bu iktidarın Temmuz 2019’da yasalaştırdığı 11. Kalkınma Planı’nda açıkça itiraf ediliyor: Kaynaklar çoklukla rant ve tüketime gitti; o yüzden katma değerli ürünlerimiz ve ihracatımız yeterince artmadı! (Paragraf, 130-131)
Döviz sorunu bu yüzden.
Halbuki ne kadar çok hamaset yapmıştık; “Lozan’ı bize yutturmuşlardı… Bu coğrafyaya sığmıyorduk!”
Hamasetin edebiyattaki değerini de kabul ederim
Fakat devlet idaresi ve siyaset dediğimizde, bize lazım olan rasyonel düşüncedir, bilimsel verilerdir, hukuktur, diplomasidir.
21. Yüzyılda gençlere bu konularda başarı heyecanı vermek lazım.