12 yıl zorunlu eğitim tuzağından kurtulmalı

Okulların açılmasına az bir zaman kaldı. LGS, TYT, AYT sonuçlarına göre lise ve üniversite yerleştirmeleri tamamlandı. Her yıl olduğu gibi yine 1 milyonu aşkın yeni öğrenci sisteme giriş yapacak ve önümüzde çözümsüzlüğe mahkum edilmiş bir çok konu var.

Bu günlerde, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ne geçsek de geçmişte yapılan hataların bedelini daha uzun süre ödemeye devam edeceğiz.

Ak Parti 22 yıldır ülkeyi yönetse de MEB’de bir süreklilik hemen hiç olmadı. Her bakanlık döneminde pek çok şey defalarca sıfırlanarak yeniden yapılmaya çalışıldı.

Ayrıntıya girmeye gerek yok; kimisi 28 Şubat’ın rövanşını alacağız kimisi yeni nesil yetiştireceğiz vs. denilerek birçok hata yapıldı. Geçmişte ülkenin en kıymetli okulları olan Fen Liselerinin sayısı abartılarak bir kısmı, düz liseler de Anadolu Liselerine dönüştürülerek Anadolu liselerinin ise büyük bir kısmı sıradanlaştırıldı. İmam Hatiplilere yapılanlara karşılık ortaokulu, lisesi ile pek çok şehirde İmam Hatip okulları genel okulların sayısını katlayıp geçti.

Peki, nitelik?

Kimsenin umurunda olduğunu pek sanmıyorum. Kaliteyi ve tercih edilirliği arttırmak adına Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler Müfredatı açılan ve sınavla öğrenci alan pek çok okula yerleşen öğrencilerin yüzdelik dilimlerini buraya yazsam öğrencilerine ayıp olur.

Üniversitelerdeki 1,5 fen bilimleri neti ile fizik bölümüne yerleşmek gibi tuhaflıklara maalesef nitelikli(!) okullarda da karşılaşıyoruz. Sonra da bu öğrenciler neden derece yapamıyor diye birileri kıyamet koparıp sağa sola etmediğini bırakmıyor.

Ara Not: LGS puanı ile üniversite puanı arasında ciddi bir korelasyon var. Bir öğrencinin LGS puanı ile Üniversite puanı istisnalar kaideyi bozmamak üzere %90’a yakın hemen hemen aynı aralıklarda oluyor.

Yani LGS’de %20-50 ve aşağısı aralığında kendine yer bulan bir öğrencinin lisede uçuşa geçme ihtimali %10 bile değil… Ama bizde nitelikli diye tanımlanan ve sınavla öğrenci alınan pek çok okul %40, 50 hatta daha aşağı dilimlerden öğrenci alıyor.

28 Şubatçılar İmam Hatipleri ve meslek liselerini, Ak Parti de Anadolu liselerini bitirdi.

İyi şeyleri de yazalım; sabık Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer sert eleştirilere göğüs gererek meslek liselerinin ve meslek öğrenmenin önünü kısmen de olsa tekrar açtı. Bu yaz, okullar açılmadan yapılan bir düzenleme ile de meslekleşme konusunda atılan adımları Yusuf Tekin de desteklemiş oldu.

***

Aklı başında herkes bu ülke için 12 yıl zorunlu eğitimin bir felaket anlamına geldiğini bilmesi gerekiyor ama nedense klişelerden sıyrılıp kimse bu gerçeği itiraf edemiyor. Üniversitelerimizin içinde bulunduğu durumun en büyük sebebi de bu çarpıklık maalesef.

4+4+4 ile birçok hatayı peş peşe yaptık. Yüzyıla yakın bir birikime sahip olan 5 yıllık ilkokul birikimimizi bir gecede sıfırladık. Çıraklık sistemini adam etmek yerine yok ettik. Mesleksiz ve çok kullandım ama maalesef bilgisiz-becerisiz bir lise mezunu kitle yarattık.

12 yılı bitiren üniversite okuyamaz mı? Elbette okur!..

Maalesef tüm Türkiye böyle düşündü ve hala düşünüyor. Düşününce de hiçbir katma değeri olmayan milyonlarca vasıfsız-niteliksiz gencimiz üniversite diploması ile büyük hayaller kurup sürekli hayal kırıklığı yaşıyor.

Çok yakın bir gelecekte önlem alınmazsa bu yanlışların bedelini çok ağır ödeyeceğimiz bir gerçek.

Çalışarak ürettiğimiz ve kazandığımız çok az ama insanların gözüne soktuğumuz lüks ve şatafat ise çok başka bir seviyede ve ahlaki yozlaşmanın, çöken aile sistemimizin ileride çıkaracağı sorunlarsa şimdiden kapımızı çalmış durumda.

Az emekle çok kazanmak isteyen bir topluma dönüştük. Bir de bunların üstüne ülkemiz milyonlarca mülteciyi ağırlıyor. İçinde bulunduğumuz açmazlar nedeniyle de ekonomik olarak büyük sıkıntı çeken herkes haklı-haksız hemen her konuda faturayı bu insanlara kesme eğiliminde oluyor.

Görmek istemediğimiz gerçek ise şu: mevcut sistem bizi hazıra ve kolaya alıştırıyor. Hepimiz beyaz yakalı olmak ya da kısa yoldan köşeyi dönme hayali ile yaşıyoruz.

Teşebbüs ruhumuz da yeterince gelişmediği için hepimiz gözümüzü devlete dikiyoruz.

Peki, bu gemi böyle yüzer mi?

Yüzemeyeceği aşikar. Batmamak için neler yapılmalı aslında belli ama koltukları korumak ülkenin geleceğini korumaktan çok daha evla geliyor bize…

YORUMLAR (39)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
39 Yorum