Yavaş, Babacan?
AK Partili seçmenler ekonomiden ya da diğer sorunlardan ne kadar şikâyet etse de, ‘Cumhurbaşkanı adayı olarak kime oyunuzu verirsiniz’ sorusuna çoğunlukla “Erdoğan” cevabını verdi. Ayrıca, AK Partililer Erdoğan dışında kime oyunuzu verirsiniz sorusuna hiç de azımsanmayacak oranda ‘Mansur Yavaş’ı işaret etti. Ve ‘Ali Babacan’ı da bir taraftan dikkatle izlediklerini belirttiler.
Öte yandan şu hususu da belirtmek isterim: AK Parti'nin özellikle de çekirdek seçmeninden “Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Akşener” ismini duymadım.
Bu bağlamda, AK Partili seçmenlerle yapılan iki ayrı saha araştırması sonucunda bir rakip analizi yapacak olursak;
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerinde olsam, Mansur Yavaş’ın rakip olarak karşıma çıkmasını istemezdim doğrusu… (Yavaş konusunu birazdan daha detaylı ele alacağım. Öte yandan, Erdoğan gibi güçlü bir liderin karşısına rekabetçi bir adayın, yani kazanabilecek bir adayın çıkmasının anlamlı olacağı düşüncesindeyim.)
Bunun yanı sıra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerinde olsam, AK Partililerin dikkatle izlediği Ali Babacan’ı ve dolayısıyla DEVA Partisi’ni de adım adım izlerdim.
Ki seçimler konusunda tecrübeli bir lider olan Erdoğan, öncelikli olarak evdeki bulguru sağlama alacaktır. Dolayısıyla Erdoğan’ın öncelikle ilk çemberde yer alan rakipleriyle ilgili hamleler yapması beklenir. Ve evdeki bulguru sağlama aldıktan sonra da ikinci çemberde yer alan diğer rakipleri için harekete geçmesi beklenir.
***
Bu resim, ilk çemberde yer alan DEVA Partisi’nin adım adım izlendiğini gösteriyor. Şunu demek istiyorum: Dün DEVA Partisi Gaziantep’te ilk mitingini yaptı. Miting alanıyla ilgili olarak; önce uygun denilen miting alanının uygun olmadığı belirtiliyor, sonra da vatandaşların az bildiği bir alan için izin veriliyor. Ve tanıtım materyallerine dahi alan bulamayan DEVA Partililer de yenilikçi bir çözüm buluyor ve pankartları sırtlarında taşıyarak dikkat çekmeye çalışıyor. Aslında bu durum, AK Partili seçmenin dikkatle izlediği Ali Babacan’a ve dolayısıyla DEVA Parti’sine sahada engeller çıkarılarak rakibi bezdirme ya da rakibin önünü kapatmaya çalışmanın somut bir örneği olarak belirtilebilir. Yani AK Partili seçmen DEVA Partisi’ni görmesin, fark etmesin, bir anlamda gönlü DEVA Partisi’ne kaymasın isteniyor olabilir. Ve basından izlediğim kadarıyla tüm engellemelere rağmen DEVA Partisi’nin ilk mitinginin başarılı olduğu görünüyor.
***
Biraz önce belirttiğim üzere, AK Partili seçmen Erdoğan dışında azımsanmayacak şekilde Mansur Yavaş ismine işaret ediyor. Yani rakip analizine göre, Mansur Yavaş’ta ilk çemberde yer alıyor.
Peki, muhalefet tarafında durum ne?
Ankara, İstanbul ve Ayvalık’ta birçok kişiye ‘Cumhurbaşkanı adayı olarak kime oyunuzu verirsiniz’ sorusunu sordum ve çoğunlukla ‘Mansur Yavaş’ cevabını aldım.
Hele Beşiktaş merkez, Ayvalık merkez gibi bölgelerde gezerken çok şaşırdığımı belirtmek isterim. Hemen hemen çoğu cevaplar Mansur Yavaş’ı işaret etti. Ki sordum burası Ankara değil, Mansur Yavaş’ın hangi faaliyetini biliyorsunuz da Yavaş cevabını veriyorsunuz diye… Açıkçası aldığım cevaplar hemen hemen aynıydı. Sanki ağız birliği edilmiş gibiydi. Yavaş’ın yaptıkları çoğunlukla biliniyor. Çiftçiye, esnafa ya da toplumun değişik kesimleri için yaptıkları ya da faaliyetleri biliniyor.
Hatta sordum: Yavaş pek konuşmuyor, nereden biliyorsunuz bu kadar bilgiyi?
Sosyal medyadan görüyoruz, takip ediyoruz, arkadaşım söyledi, şu kişiden duydum ya da Ankara’daki akrabam, arkadaşım anlattı gibi cümleleri çok duydum.
(Gerçekleştirilen keşifsel araştırmayla ilgili olarak, örneklemin belirli bölgelerle sınırlı olması geneli yorumlamak açısından çalışmanın kısıtları olarak belirtilebilir.)
Şimdi burada sahaya bir ara verelim…
***
Covid salgını, bir yüzyıldaki en büyük, en beklenmedik sağlık şoku olarak belirtilebilir. Birçok ülkenin büyümesinde büyük düşüşler ve işsizlik oranlarında büyük artışlar yaşandı. Böylesi karmaşık dönemlerde gözler liderlere çevriliyor doğrusu... Liderlerin, yöneticilerin belirsiz yolları açması bekleniyor. İşte Yavaş’ın hikâyesi de tam da burada başlıyor. Sahada edindiğim bilgilere göre şunları söyleyebilirim:
Yavaş, iyilik bulaşıcıdır mottosuyla hem etrafındakilere örnek olup, hem de yavaş yavaş vatandaşın dertlerine derman olmaya başlıyor. Kimin ne ihtiyacı var ise, hızlı bir şekilde çözüm buluyor. Ve bunları sessizce yapıyor. Bağırmadan, çağırmadan, şov yapmadan… Bu tabii farklı geliyor... Bir de kendi ihtiyacı olmasa bile ihtiyacı olan bir kişinin işinin çözümlenmesi de çok memnun ediyor doğrusu. Çünkü özellikle pandeminin ilk döneminde korku, çaresizlik, yalnızlık gibi duygularla baş edilmeye çalışılıyor. Açıkçası Mansur Yavaş, kalabalıklarla duygusal bağı yavaş yavaş bu dönemde kurmaya başladı denilebilir. Bir anlamda böylesi zor bir dönemde Yavaş, attığı adımlarla yaşanan belirsiz dönemi uyumlu bir şekilde yönetiyor. Açıkçası pandemi dönemindeki bu zor sürecin minimum maliyetle atlatılması için “adaptif lider” özelliklerini de ortaya koyduğu söylenebilir.
***
İYİ Parti’nin kongresinde Yavaş’ı ilk defa yakından izleme fırsatı buldum. Açıkçası liderleri yakından incelemeyi önemsiyorum. O zaman da belirtmiştim; Yavaş sahici bir lider. Saha araştırması sonrasında şunu da eklemek isterim: Yavaş, halkla kolektif empati kurabilen de bir lider…
***
Sahaya tekrar dönecek olursak;
İstanbul’da görüştüğüm bir garson kardeşimizin söyledikleri:
“Şırnak, Silopi’liyim. Şu an hayat şartları, zamlar bizi artık çok zorluyor. 90lı yıllarda İstanbul’a göç ettik. Siyasi sıkıntılar olduğu için ve asıl iş olmadığı için geldik buralara… Açıkçası Selahattin Demirtaş aday olsaydı Demirtaş’a oyumu verirdim. Şu anki koşullarda muhalefet kimi aday gösterirse oyumu ona veririm. Yeter ki şu ekonomik krize bir çözüm bulsunlar.”
Sahada karşılaştığım yorumlar bu şekildeydi, yalnız bu alanda örneklemin yeterli olmadığının altını çizmek isterim. Dolayısıyla bir sonraki saha araştırmasında Kürt seçmenine soru sormayı planlıyorum.
***
Ayvalık’ta bir esnaf kardeşimizin söyledikleri:
“Sol görüşlüyüm ve Mansur Yavaş’ın eski söylemlerini pek tasvip etmiyorum. Buna rağmen Mansur Yavaş’ın duruşunu sevdiğim için, medyatik olmadığı için ve özellikle işini yaptığı için destekliyorum. Bize çözüm sunacak kişiler lazım. Şu an zaten bana göre sağ-sol ayrımı kalmadı. Bunun yerine zengin-fakir ayrımı var. Maalesef şu an bir kesim karnını doyurmaya çalışıyor, bir kesim de parasına para katıyor.”
***
Ümit Özdağ’ın Mansur Yavaş’ı aday olarak belirtmesi günlerce tartışıldı. Bu noktada, bu tartışmalardan ziyade başka bir tarafa dikkat çekmek isterim. Açıkçası, adaylık söylemleriyle birlikte Mansur Yavaş, "kamuoyunun kantarına" çıktı denilebilir. Ve gördüğüm kadarıyla bu süreç çok dikkatli bir şekilde izleniyor.
Yapılan saha araştırmaları sonrasında, şunları belirtmek isterim: Önümüzdeki dönemde geçmişte söyledikleriyle ilgili ya da hâlihazırda yaptığı faaliyetlerle ilgili Yavaş’ı yıpratmak isteyenler elbette olabilir. Yavaş’ın ortaya çıkabilecek konularla ilgili yapacağı samimi açıklamaları popülaritesini daha da artırabilir düşüncesindeyim. Yani yıpratmalar ters de tepebilir. Bunun altında yatan en önemli etken olarak da vatandaşla kurduğu “duygusal bağ” faktörü belirtilebilir.
Son olarak, şu ana kadar hep isimler üzerinden konuştuk, yorumlar yaptık. Ki sahada da aslında her yerde de şu anda sadece isimler konuşuluyor. Açıkçası isimlerden ziyade sürecin, sistemin konuşulmasının daha önemli olduğu düşüncesindeyim.