Vazgeçmeyelim…
Dünya genelinde çatışmalar, afetler, hastalıklar, haksızlıklar, güç mücadeleleri ve daha birçok yüreğimizi ağırlaştıran olumsuzluklar…
Her taraftan sıkıntılı haberler geliyor maalesef…
Umutlarımızı mı kaybediyoruz?
Yüreğimizde yıkıcı etkilerin oluştuğu muhakkak…
Belki tam da bu dönemde umutlarımıza daha çok sarılmalıyız…
Özellikle genç olmak için kolay bir zaman değil diye düşünülebilir… Aslında genç olmak için harika bir zaman belki de…
Özgün fikirleriniz, hayalleriniz sayesinde gerçek bir fark yaratılabilir…
Değer üretilebilir pek tabii…
Yazacak hikâyeler var daha… Yaşayacak güzel günler olacak tabii…
Zira umutlu olmak için çok sebebimiz var.
Kolektif sesimiz ile yürekten hayal kurabiliriz, sesini duyuramayan yığınların sesi olabiliriz…
Hayal kuralım ki, tüm bu kara bulutlar dağılsın…
Cesurca hayal kurmaktan veya imkânsız görünenleri hayal etmekten korkmayalım…
Soru soralım, yaratıcı olalım, yenilikçi olalım…
Vazgeçmeyelim…
Etraf ne kadar karışık, karanlık olursa olsun, ışık da bir o kadar yakınımızdadır…
**
2012 yılından bu yana dünya genelinde 30 yaş altı nüfusun artmakta olduğu ve bu rakamın dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturduğu belirtiliyor.
O zaman soru şu: Bu yeni nesil yakın zamanda yönetime geldiğinde dünya nasıl olacak?
Aslında şu an bile teknolojideki değişimin, yaşam biçimlerindeki değişimin hızına yetişilmekte zorlanılıyor.
Dolayısıyla, gençlerin neye inandığını ve nedenini anlamaya çalışmak önemlidir düşüncesindeyim.
Bir anlamda ülkemizin geleceğe bakışını da anlamış oluyoruz.
Şöyle ki, gençler, 21. yüzyıl problemleri için 21. yüzyıl çözümlerinin oluşturulmasını bekliyor.
Günümüz liderlerinden beklentileri de bu yönde…
Bu noktada, liderlerin değişen dünya koşullarına uyumlu, yeni nesillere ümit veren ortak bir vizyon oluşturması gerekmiyor mu?
NASIL OLUR?
Medyadaki çatışma dili bir beni mi rahatsız ediyor?
Yaratıcılığı, hayal kurmayı teşvik eden eğlenceli programlar yapılsa nasıl olur?
Bir taraftan eğlensek, bir taraftan da özgün fikirler ortaya çıksa nasıl olur?
YÖNETİCİLERE 8 ÖNERİ:
Öncelikle bu sekiz öneriye uymak, anında iş başarısına yol açacak mı? Tabii ki hayır… Şirketin çekici bir marka veya iyi bir iş planından yoksun olması durumunda bunların hiçbiri işe yaramayacaktır. Ancak, bu öneriler iş yerinizi daha verimli ve keyifli bir yer haline getirebilir. Ve bu 2020 için makul bir hedef olabilir… Öneriler şu şekildedir:
Çalışanlarınızın değerli olduğunu hissettirin: Çalışanlar değerli bir katkı sunduğunu hissetmek isterler.
Tonunuz hep aynı düzeyde olsun: Ne çok sinirli ne de küçümseyici, istikrarlı, sözünde duran, empati kurabilen…
Hatanın kaynağında yönetici de yer alıyor: Başarısızlık, yetersiz talimatlardan veya görevin yanlış kişiye verilmesinden kaynaklanıyor olabilir.
Önceliklerinizi netleştirin ve iyi iletişim kurun: Şirket (veya bölüm) yeni bir ürün mü çıkarıyor? Veya mevcut ürünlerin satışını artırmak mı istiyor? Bu konular ile ilgili emin değilseniz, o zaman çalışanlarınızın hiçbir fikri olmayacaktır.
İletişimde net olun: İddialı ifadelerin ve karmaşık kısaltmaların kullanımı genellikle açıklığa kavuşturmak yerine gizlemek için tasarlanmıştır.
Çalışanlarınızı dinleyin: Çalışanlarınızın geri bildirimleri önemlidir.
Toplantıları kısa tutun: Böylelikle daha verimli olunabilir.
Takım kurma egzersizlerini bırakın: Çalışanlarla hafta sonu yapılan motivasyon aktivitelerini sonlandırın. Artık çalışanlar aileleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte evde olmayı tercih ediyorlar.