‘Siyaset bilgesi Erdoğan’
Zorlu bir seçim dönemi tamamlandı. Detaylara geçmeden önce ‘algı’ kavramının hakkını verelim ve alkışlayalım. Zira seçimin başat faktörü algıydı.
Muhalefetten beklenen öz eleştiri gelmediği için giriş cümleleriyle uğraşmadan hemen konunun en can alıcı yanıyla başlamak isterim.
Seçim sürecinde Altılı Masa enerjisini el birliğiyle tüketti desek yanlış olmaz sanırım. Her alandan açıklamalar, açıklamalar… Bir genel başkan öyle olur derken başka bir genel başkan da böyle olur diyebildi. Aralarında tam bir uyum görülemedi. Dışardan bakınca da bu hemen hissedildi. Ki kitlelerin en dikkat ettiği buydu. Zira uyum tam olmayınca ‘yönetme iradesi’ güçlü bir şekilde hissedilemiyor doğrusu.
Öte yandan sayfalar dolusu vaatler, raporlar, toplantılar elbette çok değerli.
Ve fakat o uyum yok mu?
Yapılanları daha az gösterebiliyor kitleler nezdinde. Dolayısıyla belirtilen vaatler biraz dağınık kaldı. Yani mesajlar tam yerini bulamadı. Bir anlamda hedefini vuramadı. (Mesajlarla ilgili detaylar önceki yazılarda belirtildiği için bu yazıda konuların genel hatlarının altını çizmek isterim.)
Vaatlerden, yapılacaklardan çok liderlerle ilgili ya da masayla ilgili öyle olmuş, böyle olmuş gibi cümleler daha çok konuşuldu. Diğer taraftan farklı yapıların aynı hedef doğrultusunda, aynı masada bir araya gelmesinin de kolay olmadığını belirtmek isterim.
Özetle, vizyon tam anlaşılamadı. Nereden nereye gideceğimiz de haliyle karıştı.
Ayrıca mesajların iletilmesindeki en büyük sorun orantısız medyaydı elbette. Bununla ilgili daha etkin çözümler üretilebilirdi. Sahaya daha fazla yüklenilebilirdi. Köylerde, kasabalarda duymayan kim varsa ulaşılabilirdi. Medyanın içler acısı hali ya da yalan dolan ne varsa kitlelere ulaştırılabilirdi.
***
Cumhur İttifakı’na bakacak olursak;
İlk izlenim olarak burada da birbirine benzemeyen partiler… Zaman zaman cılız da olsa farklı söylemler. Ve birçok konuda sorun. Tek tek saymayacağım. Zira ekonomi, dış politika, adalet, zayıflayan ekipler, kurumların kapasitesinin geriye düşmesi, vs. Açıkçası nereye baksanız soruna çarpıyorsunuz.
Aslında bu tarafta tam bir karmaşa hâkim. Sorunlar büyüdükçe büyüyor ve köklü bir çözümden ziyade kanayan yaraya anlık pansuman yapılıyor.
Peki, ne oldu? Tüm bu karmaşaya rağmen uyum görüntüsü verildi. Kitleler bu konuda acaba mı demek istedi ama buna fırsat verilmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan usta manevralarıyla kötü gösteren aynayı terse çevirebildi. Tabii burada birçok yazımda da belirttiğim üzere en önemli faktör Erdoğan’ın liderliğidir.
Buradan hareketle;
“Yönetim literatüründe bilgelik konusu, daha ziyade, liderlik bağlamında çalışılmıştır. Dönüştürücü bir siyasi lider olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kitleleri peşinden sürüklemesinde siyasette edinmiş olduğu bilgeliğin önemli bir rolü bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderlerde bilgelik için gerekli olan mantıksal düşünme, hissiyat, erdemlilik, pratik bilgelik, estetik yetenek gibi beş temel özelliğe sahip bir liderdir.” (Kaynak: Prof. Dr. Halit Keskin, 2017)” (Bu vesileyle birçok dersini dinlediğim Halit Keskin Hocamıza saygılarımı sunuyorum.)
(https://www.karar.com/yazarlar/semra-alkan/coklu-aday-erdogan-1595100 )
Ayrıca Ocak 2022 tarihli “Erdoğan’ın Sırrı?” isimli yazıda da Erdoğan’ın liderliği detaylarıyla anlatılıyor.
(https://www.karar.com/yazarlar/semra-alkan/erdoganin-sirri-1591788 )
Özetle, öncelikle liderlik faktörüyle dolayısıyla yönetme iradesinin hissettirilmesiyle ve diğer faktörler olarak; devlet olanaklarıyla, medya gücüyle, memura, işçiye, emekliye… açılan paketler gibi birçok adımla birlikte seçim sonucu Cumhur İttifakı’nın lehine sonuçlandı.
Seçim sonuçları hayırlı olsun.
***
Aşağıdan gürler gelir
Şu dereninin yalnızlığı
Bitmez gariplerin acısı
Diyar diyar dolandım
Karanfiller topladım
Puslu yüreklere küstüm
Yandım, gülemedim
Kaçtım, bilemedim
Gördüğüm, göreceğim
Koca cüsseler boş imiş
Amman amman
Hele neredesiniz söğütler?
Giden gelmez, dağların ardında
Sinemde bin bir yara
Hancı da küsmüş
Çalının dibinde serilmiş perişan
Kopmuş kökünden
Boydan boya kavaklar
Bir olmuş uğultuyla inler durur
Öz yok, yalan çok
Her yanı kırılmış
Evi yıkılmış
Mazlum çok, şefkat yok
Anca yok, var, var da ne edem?
Açın gönül kapılarını
Söndürün şu yangını
Toprağa akıp gitsin
Acı da sevda da…