Şimşek, muhalefet?

Yaklaşık olarak 460 milyar dolar dış borç, eksi rezervler, cari açık, bütçenin üzerindeki devasa yükler, can yakan hayat pahalılığı ve güven meselesi.

Biraz daha detaylandıralım…

Karar Gazetesi yazarı İbrahim Kahveci’nin 11 Mayıs 2023 tarihli yazısından küçük bir bölüm belirtmek isterim.

“2022 yılında yüzde 5,6 büyüme içerisinde tüketim büyümesi %19,7 oldu. Yatırım büyümesi ise sadece ve sadece %2,8... Ya tarım büyümesi? İşte orası sadece ve sadece % 0,6 büyümüş. Ya sanayi? İşte orası da felaket... Tüketimin yüzde 19,7 büyüdüğü bir yerde sanayi sektörü (yani üretim) sadece ve sadece %3,3 büyümede kalmış.”

Yani yıllar içinde tüketim büyümesi hızla artarken sanayi sektörü yerinde saymış.

Ki yüksek katma değerli üretim konusuna hiç girmiyorum. Burada da rakamlar zayıf maalesef.

Bir Apple ya da Samsung markamız olsaydı da ne kadar açık varsa kapatsaydı. Acil yaraya çare olsaydı…

O da yok maalesef. Açıkçası rakamların detayına indikçe olumsuz tablo daha da ortaya saçılıyor.

Öyle uzun uzun araştırmalara gerek yok doğrusu... Şu anki tabloya göre ülkemizle ilgili bir SWOT analizi yapılmak istense hızlıca görülecektir ki zayıf yönlerin başında ‘ekonomi’ geliyor.

Buradan hareketle;

Jeopolitik gerginliklerin arttığı, Avrupa’da aşırı sağın yükseldiği, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte güvenlikçi anlayışın gittikçe zemin kazandığı, enerji güvenliği konusunda dengelerin yeniden kurulmaya çalışıldığı böylesi önemli bir dönemeçte ekonomiyle ilgili tablo maalesef ortada…

Keşke böylesi zor bir döneme güçlü bir ekonomiyle girilseydi. Böylelikle dışarıda atılan adımlarda elimiz daha rahat, daha güçlü olabilirdi.

Sayfaları geriye çevirelim. Ve hatırlayalım…

Bu konuları bir bir anlatmaya çalışan ekonomistler ‘şucu, bucu’ diye nitelendirildi. Görmezden gelindi. Hatta ‘rasyonel’ kelimesine büyük bir alerji duyuldu.

Peki, günün sonunda ne oldu?

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek gelir gelmez, ayağının tozuyla “Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” dedi. Ve kolları sıvadı, çalışmalarına başladı.

Evet, yönetim rasyonel bir süreçtir. Bu zaten cepte… Cepte ve fakat rasyonel kelimesini duyduğumda ne yalan söyleyim ilk defa duymuş gibi sevindim.

Öte yandan uluslararası piyasalarda tanınırlığı olan Mehmet Şimşek’in elbette kredibilitesi yüksek. Yüksek ama bu kredibilitenin devamlı olmasının anahtarı da siyasete bağlı…

Zamanında yabancı yatırımcıyla çalışmış biri olarak şunu belirtmek isterim: Yatırımcıyla bu dönemde çalışıyor olsaydım. Firma yetkilisi bana şak diye şu soruları sorardı:

“Evet, Şimşek oyunu kuralına göre oynuyor. İşi biliyor. Biliyor da Şimşek’in kararları için ne kadar alan açılacak?

Şimşek’in aldığı kararlarla ilgili olarak birden geriye dönüş olur mu? Beklenilmeyen durumlarla yani belirsizlik ortamıyla karşılaşılır mı?

Ve en önemlisi yerel seçimden sonra Şimşek’in yol haritası aynen devam eder mi?”

Açıkçası yabancı yatırımcı tam garantiyi görmeden kalıcı adımları atmak istemeyebilir. Bazı ülkelerden sıcak para yakın vadede gelebilir belki. Asıl kalıcı sermayenin gelmesi için yukarıda belirtilen konularla ilgili yatırımcıya ‘güven duygusunun’ hissettirilmesinin önemli olduğu düşüncesindeyim.

Bu noktada, yatırımcının Mehmet Şimşek ile birlikte asıl Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajlarını en ince ayrıntısına kadar takip edeceğini şimdiden söyleyebilirim.

*****

MUHALEFET?

Seçim sonuçları netleşir netleşmez kalabalıklar Altılı Masa’nın liderlerini bir arada görmek istedi. Beraber yapılacak bir açıklama bekledi.

Öyle ya… Kampanya döneminde beraber uzun uzun konuşmalar yapılmıştı. Dolayısıyla özeleştiri beklenmesi de son derece doğaldı.

Ama olmadı. Arada cılız bazı açıklamalar geldi. O kadar…

Oysaki beklenen şuydu:

‘Seçim şu şu sebeplerle kaybedildi. Şu konularda güçlüydük. Rakiplere iyi cevap verebildik. Şu konularda zayıf kaldığımız noktalar oldu. Örneğin; aday belirleme konusunun en kolay değil en zor olduğu ortaya çıktı ya da sahada rakiplere yeterince cevap veremedik gibi…’

Bu açıklamalarla birlikte partilerin örgütleri, tabanları arasında daha sağlıklı bir iletişim olabilirdi.

Bundan sonrası için alınacak önlemler de interaktif bir şekilde ortaya çıkabilirdi. Ve hangi alana neşter vurulacaksa vurulurdu.

Ve fakat seçim sonrasındaki tablo böyle olmadı. Bu konuda daha çok yazı yazılır, hızlıca şunu söyleyebilirim.

Sadece CHP’nin değil tüm muhalefetin bu tavrı sonucunda önümüzdeki yakın vadede partilerle seçmenleri arasındaki duygusal bağda zayıflama emareleri görülebilir.

Son olarak, seçim süreciyle ilgili en kilit cümle de şuydu: “Biz özellikle ilk seçimde sandıklara sahip çıkamadık.”

Özeleştiriye buradan başlanabileceği düşüncesindeyim. Gerisi de gelir…

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum