Kalkınmanın çok uzağında…
Öngörülebilirlik, liyakat, güven ve rasyonellik kavramları uzak diyarlara kaçmış
‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ var, yanında da soyha kur artışı
Bir de belirsizlik var, risk var, anbean eriyen gelirlerimiz var
Hesap verilebilirliği gören yok, hesapsızlık başköşede yerini almış
Cevapsız sorular sıra sıra lakin şeffaflık yerin yedi kat altına gizlenmiş
“Çözüm” kavramı da ayın, yıldızların ardına saklanmış diyesim geliyor
***
Vazgeçenlerin içinde kararsızlar, kaybedenlerin karşısına rantçılar gelmiş
Cehaletin içinde cesaret, kararın içinde inat en öne sürülmüş
“Yönetim” kavramı bir başına bırakılmış, irrasyonel de gelmiş en başa oturmuş
Ve borcu olan ‘garip’, parası olan da ‘paşa’ olmuş diyesim geliyor
***
Beyazın içinde kara yazı, kara yazının içinde sessizlerin feryatları var
Kurumların içi boşaltılmış, kurum kültürü şaşmış kalmış
Olan bitene engel yok, anca alkış sesi her yeri sarmış da sarmış
Ve kurumsal itibar yerle yeksan olmuş, kurumsal hafıza da unutulmuş diyesim geliyor
***
‘2021’nin baharında 1970’lerin ayazını yaşattınız bize’ diyesim geliyor
Yoksulluğun, garibanlığın çoğaldığı yerde huzur yalanmış
Gelir dağılımının bozulduğu yerde insan onuru kimsesiz kalmış
Kimsesizlerin sahipsiz kaldığı yerde her tarafı kalın kalın duvarlar sarmış
Ve hayallerimiz darmaduman, gençlerimiz, çiftçilerimiz, işçilerimiz, emeklilerimiz, aslında tüm kalabalıklar kahretmiş diyesim geliyor
***
Gerilemenin en merkezinde, kalkınmanın çok uzağında, uçurumun en dibindeyiz
Ay yok yıldızlar yok güneş yok. Hüma kuşu da alıp başını gitmiş
Hanelere ateş düşmüş cayır cayır… Verilen bu kararlarla doyamadık devrilmelere
Kayırmacılık var, yoksulluk var. Varın içinde yoksunluk var aslında
Ve ne yazık ki “çıkış”ın kapıları yüzümüze şak diye kapandı diyesim geliyor
***
‘Kara günlerdeyiz, yaralıyız, yastayız
Garibiz, toz dumanız, ayazdayız’ diye mırıldanırken
Bir baktım ki;
Sessiz kalabalıklar bir türkü tutturmuş ta derinlerden kulağıma acı acı çalınıyor
“Vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam
El âlem al giymiş ben karalıyam”
*
Bu türküyü duyan Ağrı Dağı kükrüyor, Hasankeyf zaten hep kederli
Kapadokya mağaralarından çığlıklar yükseliyor, Zil Kale acı içinde kıvranıyor
Acemhöyük kaynıyor, Kızılırmak dolu gibi döküyor
Yerebatan Sarnıcı sular altında kalan Halfeti’ye ‘bittik’ diyor
Malabadi Köprüsü ‘azaldık, kuruduk, artık yeter’ diyor
Kastabala da Harput da bir kenarda dua ediyor
Ve kolektif hafızamızın tam da merkezi Göbeklitepe ‘artık kendinizi değil de hepimizi düşünün’ diyor
*
Gençlerimizi küstürenlere inat, yüreklerimizi yakanlara inat
Elbet bu kara günler de geçer!