Dünya gündemi tepetaklak...
Dünya gündemi, İranlı komutan Kasım Süleymani'nin öldürülmesi haberi ile tepetaklak oldu denilebilir. Günlerdir bu konuyla ilgili değerlendirmeler, yorumlar yapılıyor. Zira 11 Eylül’den sonra en dikkat çekici olaylardan biri olarak görünen Kasım Süleymani suikastı, Orta Doğu’yu yeniden şekillendirecek bir hamle olarak da ifade ediliyor.
Konunun çoğunlukla Amerika-İran çatışması üzerinden yorumlandığı görünüyor. Bu olayı bir de Çin ekseninden değerlendirecek olur isek;
Son dönem yayımlanan çoğu makalede Çin’in teknoloji alanında yaptığı yenilikler ya da başarılar anlatılıyor. Çin’in 21. yüzyıl başarısı için hayati öneme sahip teknolojilerde kesin bir üstünlük sağlama olasılığı özellikle Amerika’yı endişelendiriyor.
Bu noktada, Haziran 2019’da New York Times’da Robert D. Kaplan, “Bu İran sorunu değil, bu Çin sorunu” konulu bir makale kaleme aldı.
Kaplan (2019), Amerika, İran ile bir savaş planlarken, Çinlilerin bu bölgede ticaret yapıp, altyapı inşa ettiğini belirtiyor. Ayrıca, Pakistan'ın güneybatı köşesinde, İran sınırının yakınında, Çin’in nihayetinde batıya yollar, demiryolları ve boru hatlarını bağlamayı hedeflediği Gwadar’da son teknoloji bir konteyner limanını tamamladığını belirtiyor. Böylelikle, Çinlilerin Gwadar’dan Hürmüz Boğazı’ndaki deniz trafiğini izleyebileceğini ve bir anlamda Çin’in zaten Orta Doğu’da olduğunu ifade ediyor.
Kaplan (2019), Gwadar Limanı’nın, Kuşak ve Yol Projesi’nin deniz yönünün merkezinde olduğunu belirtiyor. Çin’in ayrıca, İran’a olan ilgisinin hem kara hem de denizle ilgili olduğunu ve Orta Asya’da hâlihazırda inşa ettiği yolların Çin’i İran’la birbirine bağladığını özellikle vurguluyor.
Tam da bu noktada, Mayıs 2019’da İran Dışişleri Bakanı Zarif, Amerika yaptırımlarının uluslararası düzeni hedef aldığını ve tüm ülkelerin buna karşı mücadele etmesi gerektiğini ifade etti. Zarif, "Gwadar’ın potansiyelinden yararlanabiliriz. Gwadar Limanı'nı demir yoluyla Güney-Kuzey Koridoru üzerinden Türkmenistan, Kazakistan, Azerbaycan, Rusya ve hatta Türkiye'ye bağlayabiliriz" dedi.
Diğer taraftan, Kaplan (2019)’ın makalesinde, son dönem Amerikan yaptırımlarının İran’ı Çin’e daha da yakınlaştırdığı ve ayrıca Çin’in bir taraftan da Pakistan’a yaklaşırken, Hindistan’ın da İran’a yakınlaştığı belirtiliyor. Tüm bu oyun planlarında ise, Amerika’nın yer almadığı özellikle vurgulanıyor. En önemlisi de İran’ın, 21. yüzyıl jeopolitiğinin tam merkezinde olduğunun altı çiziliyor. İran’ın Orta Asya ticaret yollarına hükmettiği ve Irak'tan Pakistan'a kadar 1.500 milin üzerinde bir sahil şeridine sahip olduğu belirtiliyor.
Özetle, İran, Çin’in planlarının anahtarı olarak ifade ediliyor.
Öte yandan, 2019’un son günlerinde İran, Rusya ve Çin donanmalarının, Umman Denizi ve Hint Okyanusu'nun kuzeyinde ortak askeri tatbikat yapması da ayrıca Amerika’nın dikkatle izlediği bir gelişme olarak ifade ediliyor.
Tüm bu gelişmeler kapsamında, Çin’in hedeflerine ulaşmasını engellemek, bir anlamda Çin'in konumunu zayıflatmanın bir yolu olarak, İran’a yönelik ekonomik baskıların da ötesinde Amerika’nın diğer nedenler ile birlikte, böyle bir operasyonu gerçekleştirdiği belirtiliyor.
Bir anlamda Trump, değişmeye başlayan güç dengesine çomak soktu denilebilir.
Bu noktada, Ağustos 2019’da “Kaos Dönemi” konulu yazımda artık dünya genelinde her konuda değişimin yaşandığını ve özellikle küresel güç dengesinin yön değiştirme sürecine girdiğini belirtmiştim. Arzu edenler https://www.karar.com/gorusler/kaos-donemi-1291620 adresinden “Kaos Dönemi” konulu yazıyı okuyabilirler.
Kısacası, dünya olarak öngörülmesi zor bir dönemden geçiyoruz. Zira her an tehditler değişiyor ya da fırsatlar ortaya çıkıyor.
Dönemin ruhunda ise, birlikte hareket etme yani tüm farklılıklara rağmen birlik olma yatıyor. Zira bugünün dünyasının meseleleriyle baş etmek kolay değil…
Teknolojik Yenilikler Nasıl Yakalanacak?
Son bir haftadır yoğun olarak konuşulan bir diğer konu da İstanbul Üniversitesi'ndeki yemekhane düzenlemesiyle ilgili yapılan zam… Ve buna karşılık öğrencilerin protestosu. Şükür ki, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, yazılı bir açıklama yaparak yemek zammı ve kahvaltıların kaldırılmasına ilişkin verdiği kararı iptal ettiğini açıkladı.
Tam da bu konuyla ilgili olarak, motivasyon teorileri arasında yer alan “Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi” kuramından bahsetmek isterim.
Şöyle ki, Maslow, bireylerin ihtiyaçlarını beş katlı bir piramit içinde hiyerarşik düzeyler olarak açıklıyor. Öncelikle, alt düzeydeki ihtiyaçların karşılanması gerekliliği belirtiliyor. Alt düzeydeki ihtiyaçların doyuma ulaşmasıyla birlikte bireyin üst düzeydekilere hazır hale geldiğini ifade ediyor.
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşi’sinin aşamaları; temel fizyolojik, güvenlik, ait olma ve sevgi, saygı ve takdir edilme ve en üst düzeyde kendini gerçekleştirme ihtiyacı olarak belirtiliyor.
Bu noktada, en alt düzeyde temel fizyolojik ihtiyaçlar bulunuyor. Yani insanın hayatta kalabilmesi için yemesi, içmesi, uyuması, soğuk ve sıcaktan korunması gibi temel ihtiyaçları ile başlayıp, ardından ikinci seviye ve diğer seviyelerdeki ihtiyaçlar geliyor.
Bu detay bilgi ile konuyu bağlamak istediğim nokta şudur:
En temel ihtiyaçları karşılanmadan öğrenciler nasıl motive olabilirler? Öğrencilerin nasıl yaratıcı olmaları beklenebilir?
Bilgi çağında olduğumuz bu süreçte nasıl yaratıcı beyinler yetiştirilebilir?
Dolayısıyla teknolojik gelişim nasıl sağlanabilir?
Günün sonunda bizi kurtaracak, bir basamak yukarıya çıkmamızı sağlayacak teknolojik yenilikler nasıl yakalanır?
Yanıt bekleyen çok fazla soru var sanırım…