Urfa, Mardin, Adıyaman, Antep, Antakya… Yıllar önce bir çalışma için gelmiştim bölgeye… Karış karış gezmiştik… Her birinde ayrı hikâye, ayrı güzellik… Hafta sonu da DEVA Partisi’nin Siirt mitingi için ilk durak olarak Diyarbakır’a geldik. Açıkçası yıllar sonra bölgeye geldiğim için hem heyecanlıydım hem de merak ediyordum gelişmeleri…

Siirt’e geçmeden önce Diyarbakırlı genç bir kardeşimizle konuşma fırsatı buldum. Kardeşimiz kalabalıkların ortak derdi ekonomi başta olmak üzere birçok konuda sorunları bir bir sıralamaya başladı. Ve konu dönüp dolaşıp Hendek olaylarına geldi. O dönemdeki olayları anlatırken bir cümlesi öyle üzücüydü ki… Şunu söyledi:
“Olayların olduğu dönemde o çok sevdiğimiz Diyarbakır’dan göçmek istedik…”

***

Ve Siirt yolculuğumuz başladı. Köylerden geçiyoruz, sararmış tarlalar kavrulduk der gibi, sanki dağ, taş dile gelmiş gibiydi... Açıkçası tüm bölge hep bir elden refaha hasret kaldık, susuz kaldık, yandık der gibiydi.
Siirt’e yaklaştıkça… Yol kıvrılmaya başladıkça kötüleşiyor, sanki ayak diriyordu. Gelmeyin, görmeyin, bilmeyin halimizi der gibi. DEVA Partisi Siirt İl Başkan Yardımcısı İhsan Saraç’tan 20 yıldan beri bitmeyen bir yol hikâyesini dinledik. 2003 yılında yapımına başlanan ve bir türlü bitmeyen Siirt yolu…

Merak ediyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yoldan en son ne zaman geçti diye… Zira Siirt’te okuduğu şiir yüzünden ceza alan Erdoğan, Siirt milletvekili olarak Meclis’e girdi, Başbakan oldu. Dolayısıyla, bir tarafta Siirt’in AK Parti ve Erdoğan için stratejik önemi, diğer tarafta da yıllardır bitmeyen Siirt yolu…

***

Siirtli seçmen ne diyor?

Miting alanı ve dışında da Siirtlilerle görüştüm, sorular sordum. Birkaç örneği belirtmek isterim:
Evladına sarılmış dikkatle Babacan’ı dinleyen bir anneye niye buradasınız diye sordum. Şunu söyledi:
“Çocuklarımızın geleceği için geldim. Babacan’ın döneminde ekonomi iyiydi, ayrım yapmıyor, bizi görmezden gelmiyor.”

***

Miting alanının dışında bir amcamıza soru sormak için yöneldim, selam verdim, amcamız geri çekilir gibi oldu, açıkçası konuşmak istemediğini düşündüm, tam geri dönüp gidecekken amcamız Türkçe pek bilmiyorum dedi. Ve şu cümle döküldü amcamızdan…
“Ayrımcılıktan usandık kızım…”

Amcamız Türkçe pek bilmiyordu, ben de Kürtçe bilmiyorum ama bir şekilde ‘kardeşlik’ dilinde anlaştık.
Açıkçası yapılanı bozmak, çatışmayı körüklemek en kolayı… Asıl maharet canı yananın yarasını sarmakta, sorunlara çözüm üretmekte değil mi? Siyaset niye var?

***

Bir dönem AK Parti İl Genel Meclis üyeliği yapmış bir kardeşimiz şunları söyledi:
“Madem liyakatsizdi Babacan… Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllarca niye çalıştı? Babacan’ın zamanında ekonomi böyle değildi, fiyatlar böyle uçmamıştı. Şimdi niye düşüremiyor fiyatları? Diyeceğim o ki; halimiz hepten harap.”

***

Toplantı sonrasında bir grup gazeteci DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a sorular sorduk.

Babacan’ın söyledikleri ana başlıklarıyla şöyle;

Altılı Masa'nın geçiş sürecinin yol haritasını çizdiklerini ve yol haritasının cumhurbaşkanı adayı tarafından açıklanması gerektiğini söyledi. Çalışmaların temposunun artması ve geçiş süreci yol haritası, ortak politik söylem gibi daha somut sonuçlarla vatandaşların karşısına çıkılmasının önemli olduğunu belirtti. Masadaki çalışmaların daha da somutlaşmasıyla birlikte adaylar üzerinden yapılan tartışmaların kimlik tartışmasından bir anlamda uzaklaşabileceği vurgusunu yaptı.

Ayrıca, Türkiye’yi kucaklayan bir parti olduklarını, şu ana kadar 81 ilde 720 ilçede teşkilatlandıklarını, 12 adet eylem planı açıkladıkları ve bunu 22’ye tamamlayacaklarını belirtti.

***

DEVA PARTİSİ PSİKOLOJİK EŞİĞİ AŞMAK ÜZERE…

Siirt’te geçen seçimdeki ana aktörler HDP ve AK Parti’dir. Böyle bir yapıda DEVA Partisi’nin miting meydanını coşkulu bir kalabalıkla doldurmasının önemli olduğu düşüncesindeyim. Ayrıca meydanın dışındaki kalabalık da dikkat çekiciydi. Tüm görüşmeler sonucunda şunu söyleyebilirim: AK Partili seçmen DEVA Partisi’ni sadece dikkatle izlemiyor, aynı zamanda kararsız olanlarda DEVA’ya gönül kaymalar hızlanmış görünüyor. Yani önümüzdeki dönemde Siirt’te AK Parti ve HDP’den de DEVA’ya ilgi artabilir.

Babacan’ın miting sürecince Kürt seçmene belirttiği mesajların olumlu olarak karşılandığını söyleyebilirim. Bu noktada, önceki yazılarımda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk çemberdeki rakiplerinin Yavaş ve Babacan olduğunu belirtmiştim. Özellikle İstanbul ve Siirt’teki Kürt seçmenlerle görüşmeler sonucunda; Erdoğan’ın ilk çemberdeki en önemli rakibinin Babacan olduğu düşüncesindeyim.

Buradan hareketle, AK Partili seçmen nezdinde DEVA Partisi’nin artık sadece dikkatle izlenmediği, psikolojik bir eşiğe gelindiği söylenebilir. Ki parti yetkilileri doğru stratejilerle bu süreci besleyebilirse, kısa vadede partinin psikolojik eşiği aşarak sıçrama yapabileceği düşüncesindeyim. Tabii burada en önemli faktörün politikalarda söylem birliğinin tüm parti mensupları tarafından içselleştirilmesinin önemli olduğu söylenebilir.

***

Miting sonrasında şehirde yürüyüş yaptık. Kahvelerdeki hınca hınç kalabalıklar dikkatimi çekti. Sordum niye bu kadar kalabalık?

“İş yok. Gençler işsiz. Kahvede bir şekilde zaman geçiriyorlar.”

Velhasıl Siirt’in özeti şudur:

“İşsiz gençler, yoksulluk, yolsuzluk ve torpil hep dillerde… Bir yanda da canı burnunda amcalar, evladının geleceğinden endişelenen analar, ayrımcılıktan usanan, şikâyetleri bir bir sıralayan kardeşlerimiz, bunu da yaz, şunu da yaz diyenler…”

Gel de üzülme…

Dicle nasıl yanmasın bunca adaletsizliğe?

Dert bir değil ki… Botan Çayı’da yüz çevirdi Koran Dağı’na

Hele de karanlıkta kalan Tillo Kalesi’de düştü ya zara

Şirvan’da da keklikler dalın dibini eşeler, kötüler de hancı değil asıl yolcu ya

Her uğradığı köyü susuz biçare bırakıp ilk köyüne dönenlerden sıra gelir mi gariplere?

Kör olası darmaduman düzeni icat edenler, yansın çürümüş, yozlaşmış yürekler!