“Bir tek diller şakır şakır”

Unuttuk gülmeyi. İçtenliği, candan olmayı kuytulara sakladık. Dokunmuyor artık mutsuzluklar, gözyaşları.

Nasılsa nereye baksak kavga dövüş, yaralayıcı sözler, kırıcı haller.

Baştan aşağı eksilme hali.

En tehlikelisi de kötülüğün sıradanlaşması.

Kolay değil elbet. Bir taraftan da her şey değişiyor. Hiçbir şey elde tutulamıyor. Akıyor, hızla akıyor. Örneğin teknolojinin hızına yetişilemiyor. Burada yaşanan etkiler tam olarak anlaşılmış değil doğrusu.

Değerler tepetaklak. Ne deniyorsa tam tersi yapılıyor neredeyse.

Yıllar boyu insan hakları diye diye dillerinde tüy bitti. Ama maalesef Gazze’de yaşanan vahşet ortada.

Hiç bu kadar ‘insan olmak’ unutulmamıştı.

Sürekli söyleniyor ülkeler tam olarak niye birlik olup bu vahşete karşı çıkmıyor?

Demek ki çıkamıyor. Gücü yetmiyor. Bazı ülkeler de karşı çıkmak istemiyor. Dünya genelinde gerçek liderlerin sayısı o kadar azaldı ki… Çoğunun ipi kim bilir nerede.

Sadece konuşuluyor. Uzun uzun metinler…

Ama asıl ne yaptığın önemli ya.

Ki çoğu siyasetçi uzun uzun anlatıp çoğu zaman tam tersini yapabiliyor ya.

Yani ne dediğine değil de ne yaptığına bakmak lazım.

“Kara para yanlıştır, zehir tacirleri yanlıştır, rant vicdansızlıktır” deniyor. Ama nereye baksak bunlarla dolu…

Bildiğin ters orantı.

Soruyorum hayatımız ters bir orantıdan mı ibaret?

Sonra da “sosyal bir çürüme” var deniyor. İçi boş birçok cümle ardı sıra sıralanıyor. Kendileri bile sarf ettikleri sözlere inanmıyor. Belki de çoğu metin yazarları tarafından yazılmış ruhsuz metinler.

Söyledik mi söyledik hesabı.

Hele bir de herhangi bir olayda, vahşette şu parti bu parti diye ayrım yapılıyor ki. Bu işte tam ziyan.

O partiden olsa ne olacak? Bu partiden olsa ne olacak?

İnsanlığımız gidiyor, değerlerimiz göçüyor. Buna içi yanan yok mu hiç?

Her yerde bilmiş bilmiş konuşan kafalar. Her şeyi biliyorlar bir kendileri hariç.

Bir de her daim ahkâm kesenler. Zinhar o öyle olacak, bu böyle olacak derken kendileri neye uyuyor acep?

Merak ediyorum bu yalan zamanlar ne zaman bitecek?

Kapıldığımız bu yalan rüzgâr ne zaman kesilecek?

******

“Bir tek diller şakır şakır”

Gitti güven bilmem can hangi belada, yalnızız

Kurşun yarası gibi sözlerin ardında bilenmiş vedalar, mutsuzuz / Ne kahkahalar ne cıvıltılar, hasretiz

Geçtik topraktan kökünden düğüm koptu, mazideyiz / İnsafsız şu karşıki dağlar gelmez, kurtarmaz bizi, muhtacız

Benden ötesi dar vadilerle kaplı, duymuyoruz

Yine haklıyız içteki haksız yanı gören yok nasılsa, yalancıyız

Ne yaprakların hışırtısı ne aldığımız nefes, farkında değiliz

Her daim yaralı yürekler zorda pılıyı pırtıyı toplayıp kaçanlar, güçsüzüz

Bir tek diller şakır şakır nasılsa kalplere kilit vurulmuş…

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum