Ben asla vazgeçmem!

Hiç şüphesiz son bir haftanın ortak konusu “Elon Musk ve SpaceX başarısı”…

Özel bir firmanın ilk defa uzaya astronot göndermesi hepimizin dilinde… Nasıl başardı? Nasıl yaptı?

SpaceX, bu başarılı fırlatma ile uzaya ilk defa insanlı uçuş gerçekleştirirken, tarihte ilk kez özel bir şirket uzaya insan yollamış oldu. Ayrıca, bu başarının sonucunda, NASA'nın dünya yörüngesinde bulunan Uluslararası Uzay İstasyonu'na astronot göndermek için her seferinde Rusya'ya koltuk başına ödediği yaklaşık 85 milyon dolarlık masraftan kurtulmasının da yolu açılmış oldu.

Tam da tüm mecralarda SpaceX başarısına odaklanmışken, sosyal medyada Elon Musk ile yapılmış bir röportaja denk geldim.

Röportajda yer alan bazı çarpıcı cümleleri aynen aktarıyorum:

“SpaceX kötü gidişatla boğuşuyordu. SpaceX’e saldırılar devam etti.”

“Yukarıya kendi roketlerini gönderecekler. Şüphelerim var.”

“SpaceX’in yaptığı anlaşma özel bir şirket için çok ilham verici bir olay. Ama Neil deGrasse Tyson, SpaceX’in bu uzay programının uzaya insan göndermek gibi olan temel hedeflerine ulaşamayacağını düşünüyor.”

“Sonra bu oldu. SpaceX’in ilk başarılı yeryüzü inişi ve 8 Nisan 2016’da SpaceX Falcon 9v1.2’yi “of course I still love you” üzerine iner.”

“Bu iniş tekrar kullanılabilirliğin önünü açtı ve inişi mükemmelleştirdiler.”

“Vazgeçme noktasına geldiğinde, başlamanı sağlayan o tek sebebi düşün.”

Elon Musk: “Ben asla vazgeçmem. Yani ölü ya da tüm yetilerimi kaybetmiş olmam gerekir.”

Bu noktada, Elon Musk başarının sırrını bir çırpıda söylüyordu: “Asla vazgeçmemek…”

Elon Musk’ın bu sözleri sonrasında “Hayallerin peşinden gitme dönemi” konulu yazımdan bir bölümü belirtmeden olmaz sanırım… Aynen aktarıyorum:

“Dönem, hata yapmaktan ve öğrenmekten korkmama, fikir üretirken yargıyı bir kenara bırakabilme dönemi… Yapılan işlerde makul riskler almaya ya da kendi rahatlık alanının dışına çıkmaya istekli olma dönemi… Dönem, iflaslar, bitişler olsa bile vazgeçmeme, devam etme dönemi…

Zira hayallerin peşinden gitme dönemi…

Larry Page’ler, Larry Ellison’lar, Elon Musk’lar ilk hayal kurarak başladı… Başarısız oldular… Denemeye devam ettiler… Her başarısızlıkta daha da konsantre oldular.

Nitekim hayallerinin peşinden gittiler ve sonunda başarı geldi…”

***

Yerli oyun firması Peak Games 1,8 milyar dolara ABD’li Zynga’ya satıldı. 10 yıl önce Kadıköy Moda'da bir apartman dairesinde kurulan Peak Games, Türkiye'den çıkıp 1 milyar doları aşan değere satılan ilk teknoloji şirketi oldu.

İlk “unicorn”umuz hayırlı olsun. Türk oyun şirketi Peak Games ile gururlandık doğrusu…

Peak Games Kurucusu ve Üst Yöneticisi (CEO) Sidar Şahin anlaşmayla, “Bugün geldiğimiz nokta tüm Türkiye için gurur verici ve biz hepimiz biliyoruz ki, bu daha yolun başı. Zynga ile devam edeceğimiz bu yolculukta, birlikte daha güçlenerek büyüyecek olmak hepimizi geleceğe dair heyecanlandırıyor. Türkiye’den büyüyen, ilerleyen ve gelişmeye devam eden bir ekip olmayı sürdüreceğiz.” dedi.

Bu başarıya katkı veren tüm herkesin emeklerine ve yüreklerine sağlık!

***
Tüm yazılarımda belirttiğim üzere, teknoloji geliştirme çalışmaları dönemin en önemli konularının başında geliyor. Tam da bu noktada, DEVA Partisi’nin “dijital dönüşüm ve teknoloji” alanındaki politika önerileri dikkatimi çekti doğrusu… Kısaca en önemsediğim önerileri belirtmek isterim:

Teknolojide Özgürlük Atılımı: “Teknoloji düzenlemelerinde temel hak ve özgürlükleri, etik değerleri ve tüm paydaşların yararını esas alacağız. Geniş toplumsal istişareden, dünyayla koordinasyondan ve yerli girişimcimizin önünü açmaktan şaşmayacağız.” Ki böylelikle, daha çok unicornlarımız olabilsin…

Rant Yerine Girişimcilik Atılımı: “Kolaycı rantın kapısını kapatacak, alın teri ve akıl teri ile kazancın önünü açacağız. Paranın ölü yatırımlara değil, start-up’lara akmasını sağlayan bir ekonomi kuracağız.” Bu süreçte en ihtiyacımız olan sanırım…

Yeni Teknoloji Geliştirme Atılımı: “Teknolojiyi sadece kullanan değil, geliştirip dünya çapında iş yapan bir ülke olacağız. Yapay zekâ, büyük veri, nesnelerin interneti ve blok zincir gibi alanlarda sadece dünyanın ayak izlerini takip etmeyeceğiz, sıçrama modeliyle teknolojideki en gelişmiş seviyeyi hedefleyeceğiz.”

Silikon Vadisine Teknoloji Büyükelçisi atayacağız. Yenilikçi firmalarla yakın bağlar kuracak ve ülkemize yatırım yapmalarını sağlayacağız.

Tele-Sağlık Atılımı: “Teknolojiyi kullanarak uzaktan sağlanan tıbbi hizmetlerin kapsamını genişletecek, sağlığı vatandaşın ayağına götüreceğiz. Aile hekimlerinin bu sistemi aktif olarak kullanmasıyla hizmet kalitesi artacak ve hazine tasarruf edecek.” Tele-sağlık konusu tüm okuduğum makalelerde karşıma çıkıyor. Dönemin en önemli konularından biri…

Girişimcilik Atılımı: “Start-up kanunu” çıkaracağız. Böylece hızlı büyüyen şirketlerin hukuki statüsünü, mali yükümlülüklerini ve teşviklerini gerçekçi bir çerçeveye oturtacağız. Erken aşama girişimcilerimize kamu alımlarında öncelik vereceğiz. Özel sektörün yeni girişimlerden ürün veya hizmet almasını cazip hale getireceğiz.

Elini taşın altına koyan özel sektör oyuncuları ile kamunun eş-finansman yapmasını teşvik edeceğiz.”

***

Son aylarda yaşadıklarımıza bakınca her şey birden kilitlendi, kapandı, zaman yavaşladı gibi ve hatta durdu gibi… Ve fakat bu yavaşlamanın altında çok büyük bir hız da yok mu? “Size de öyle gelmiyor mu?”

Nasıl birden bu denli çevrimiçi olduk? Nasıl farkında olmadan bu kadar teknolojiyi konuşur olduk?

Bir zamanlar çok hayati görünen her şey birden önemini yitirdi. Yetişilmesi gereken toplantılar, gidilmesi gereken organizasyonlar… Bunların yerine sadece gerçekten önemli olan önemli hale geldi: “Sevdiğimiz birine telefon etmek, alınması gereken ilaç, hayatta kalma ihtiyacı ve tabii ki başkalarının da sağlıklı olması…”

Diğer taraftan, belki de dönemin ruhunda çok seslilik yatıyor artık… İsteyenin istediği şekilde kendini ifade etmesi…

Bakıyorum o mahalle, bu mahalle… Öyle demiş, böyle demiş… Artık dönem öyle bir dönem ki “öyle demiş, böyle demiş”ler bitiyor belki de…

Artık herkes istediğini demiş, istediği şekilde ifade etmiş diye belirtilecek belki de…

Teknolojik yenilikler böylelikle gelebilecek belki de…

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum